Yer ve gök arasında hiçbir şey baki değil. Elbette vakti geldiğinde her şey fena bulur. Her canlı gibi insan da doğar büyür ve ölür. Tarih sayfalarında kendi sıkletince yer alır. Zaman dolar, hesap günü hesabını verir. İnsan kendine verilen mühlet çerçevesinde dünya hayatını; hayır - şer, doğru - yanlış, güzel-çirkin ikilemleri arasında tamamlar. Tercihleriyle de gâh dünyayı cennete çevirir, gâh onu kendine zindan kılar. İlk insandan bugüne hal böyle iken kişi için aslolan kendisinin bu gerçeğin neresinde olduğudur. Çoğu zaman -zor da olsa- hayırdan, doğrudan, güzelden yana mı; yoksa sonunun mutlak vahamet olduğunu bile bile şu ya da bu şekilde şerden, yanlıştan, çirkinden yana mı olduğudur.İnsanın üç kuruşluk dünya menfaatine dalıp doğruya sırt dönmesi, allanıp pullanıp kendisine servis edilen yalanların peşinden koşması, zehri bal sanması, deccal tıynetli zavallılara alkış tutması ne acı bir hal?Böyle bir fiyasko hangi anlayış ve inançtan olursa olsun her insan için acınası bir son? Vahim bir felaket? Yazık? Hele ki bu hal Müslümanım diyen bir kişi içinse?Adı Ahmet, Mehmet, Ayşe ya da Fatma? Aşina bulunduğumuz isimler. Kılığı kıyafeti yerli yerinde. Sureti Müslüman ee sireti de farklı olacak değil ya? Hani özü sözü bir kabilinden?Hal hatırdan sonra inciler dökülmeye başlıyor birtakım sözde zat-ı muhterem/muhteremeden? E canım onları da Allah yarattı tabii onlar da cennete gidecekler? Tabi tabii onların Kur'an okumaları için bizim de bol bol İncil okumamız lazım hem o da Allah'ın kitabı. Hey hat ki hey hat.? Bak diyalogun hoşgörünün faydalarına. Bizim gücümüz yetmiyordu ama Amerikalı, Avrupalı, dostlarımız geldiler Mısır'ı da Libya'yı da kurtardılar. Neredeyse Mehdi ilan edecek haçlıyı bizim sefil. Aman ya Rabbi.? Ama Suriye'yi onlara (haçlıya) ihtiyaç duymadan biz halledeceğiz. Başımızdaki büyük kahraman(!) nasıl da azarlıyor İsrail'i. Nasıl da gürlüyor Suriye'ye. Aman efendim aman/galiba ahir zaman.Müslümanın bu derece haktan gafil olmaya hakkı yok. Kuran ve sünnet ortada iken 1400 yıllık İslam mirası ve o mirasın sahibi, savunucusu ve o mukaddesatın hizmetkarları gün gibi ayan beyan ortada iken nasıl bir gaflettir ki kilise zangoçluğunu kendisine meslek edinmiş hainlere acizlere kanabiliyorlar.Şiidir diyerek Ehl-i Beyt aşığı Suriye'deki kardeşimin katline cevap vermeye kalkan cübbeli şalvarlı şaklaban yaratılışlılara kapılabiliyorlar.Daha dün Iraktaki Müslüman kardeşlerime bomba yağdıran, namusuna musallat olan ABD damgalı katillerin evlerine sağ salim ulaşabilmeleri için dua eden, uzaktan kumandalı aymazlara pirim verebiliyorlar. Bugün global kültürün etkisiyle gazete ve dergilerle özelikle bir çok TV kanalıyla hipnotize edilen Müslüman için tüm bu tuzaklar ne kadar geçerli bahaneler olacaktır.Yarın Hakk'ın divanında pişmanlık fayda etmeyecektir. Öyleyse hesap gününü dert edinen için yol bellidir: Şeytanın askerlerinden yüz çevir. İradesini haçlıya teslim edenleri iyi tanı. Onları kendi günahlarıyla baş başa bırak. Oynanan oyunları bir bir ortaya çıkaranla, hakkı ve hakikati dimdik ayakta tutanla bir ve beraber ol ve onunla beraber olanlarla beraber ol.Mutlak çıkar yol Allah'ın (cc) sevdiğiyle ve sevdikleriyle olmaktır.Çünkü Allah (cc) onlardan razı ve onlar da Allah'tan razıdırlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012