Beşiktaş evinde Sivasspor'u 2-0 ile geçti. İşin açıkçası maç öncesi Beşiktaş'ın üstün olacağı bol gollü bir karşılaşma izleyeceğimizi düşünüyordum.
Fakat doğrusunu söylemek gerekirse temposuz, heyecansız insanı sıkan bir karşılaşma izledik.
Şimdi üzerinde üç nokta olan bir doğru düşünelim.
Noktalardan biri doğrunun başında diğeri sonunda ve de üçüncüsü doğrunun ortasında olsun.
Baştaki noktada takım oyunu sondaki noktada bireysel oyun ve ortadaki noktada da takım oyunu ile bireysel oyunun bir dengesi olsun.
Beşiktaş, Lugano maçında sondaki noktaya biraz yakın ama orta noktadan çok uzak olmayan bir oyun oynadı.
Sivasspor maçında ise tamamen baştaki noktaya yani takım oyununa çok yakın bir oyun oynadı.
Evet takım oyunun belirleyicisi pas oyunudur.
Sivasspor karşısındaki Beşiktaş çok fazla pas üretti ama bunlardan bir sonuç çıkaramadı.
Ürettiği paslar sağdan sola veya soldan sağa yapılan çoğu anlamsız paslardı.
Bunun böyle olmasının nedeni boş alan bulmak için anlamsız şekilde bir bu yana bir o yana oyalanmaktır.
Beşiktaş maçın genelinde böyle oyalandı. Peki kalabalığı dağıtmak için ne yapmak lazım.
İşte onun için belli bir miktar bireysel yeteneğe ihtiyaç var.
Evet bireysel yetenek, kabiliyet, fizik güç ve gol girişimi için cesareti gerektiren birçok özelliği barındırıyor.
Kalabalığı dağıtmak ile kalabalığı delmek aynı anlamda kullanabiliriz.
Paslaşan Beşiktaş ama kalabalığı delemeyen bireysel yetenek eksikliği.
Beşiktaş, Sivasspor karşısında bu dertten mustarip idi.
Muçi hiçbir girişimde bulunmadı. İlk 11 başlaması bu form durumu ile bence akılcı değil.
En önemli delici oyuncu Rafa Silva çaresiz idi ve de Milot Rashica yetersiz idi.
Al-Musrati zaten önemli katkı veren bir oyuncu değil. Demode bir futbolcu.
Gedson da son birkaç maçtaki iyi formundan uzaktı. Kanatlara çok destek vermedi.
Dolayısıyla delici bir Beşiktaş izleyemedik. Fakat Beşiktaş bir şeyi iyi yapıyor.
Geriye çekilip bekliyor ve bunun karşılığını da alıyor. Lugano maçında bu strateji ile altı dakikada üç gol buldu.
Beşiktaş'ın Sivas karşısında da bulduğu ikinci gol böyle bir strateji ile gerçekleşti.
Beşiktaş pasör bir takım olmuş durumda fakat delici bir takım olmak için çalışmalar yapmak zorunda.
Sivasspor maçındaki Beşiktaşın hızı yani sürati veya temposu oldukça düşük idi.
Bu kadar düşük ve hareketsiz oyun ile kalabalığı delmek mümkün değil.
Fakat bu durum Türk futbolunun ciddi bir sorunu. Bu Beşiktaş'a has bir sorun değil.
Hareketli bir şekilde kalabalığın içine girme cesaretini gösteriyorsanız başarılı olursunuz.
Paslaşarak hareketli şekilde ileri oynamak fark yaratır.
Sivasspor karşısındaki Beşiktaş'ta böyle bir oyun izleyemedik.
Halbuki Lugano maçında bu Beşiktaş'ı izlemiştik.
Bir de şu dikkatimi çekti. Maç başlar başlamaz Beşiktaş derin uzun paslar ile oynadı.
Futbolda uzun pas olmaz diye bir şey yok. Tabii uzun paslar ile de oynanacak. Bu pasların çoğunluğu isabetli idi.
Fakat Beşiktaş forvetleri bu paslardan sonuç çıkaramadı. Bu kadar paslaşıp bu kadar pozisyon fakiri olmak düşündürücü.
Fakat yine de Beşiktaş kazanmasını bildi. Ayrıca Beşiktaş'ın attığı golleri düşünürsek şunları yazabiliriz.
İlk gol penaltıdan gelen bir gol. İkinci gol ise Sivaslı Camara'nın rahat bir pozisyonda yaptığı basit hata ile gelen ikram bir gol.
İki golde de ne bir organizasyon var ne de ciddi bir bireysel yetenek.
Hakem hakkında da birkaç cümle yazmak lazım. Sanırım Sivaslı Radokoviç eline çarpan topa VAR müdahalesi ile penaltı kararı verildi.
Bu net bir penaltı. Karşılaşmanın hakemi pozisyonu görmemiş olamaz. Fakat bunun bir elle oynama olmadığını düşünüyordu herhalde.
Fakat bu kadar net bir elle oynamayı kaçırması ve böyle bir pozisyona penaltı verilmeyecek ise neye verilecek.
Evet Beşiktaş kazandı. Fakat Beşiktaş'ın futbolunu geliştirmesi lazım. Zira lig uzun.
Bu eksikleri düzeltmeden başarıya ulaşmak zorlaşır. Giovanni van Bronckhorst'un gerekli çalışmaları yapacağını düşünüyorum.
Fakat doğrusunu söylemek gerekirse temposuz, heyecansız insanı sıkan bir karşılaşma izledik.
Şimdi üzerinde üç nokta olan bir doğru düşünelim.
Noktalardan biri doğrunun başında diğeri sonunda ve de üçüncüsü doğrunun ortasında olsun.
Baştaki noktada takım oyunu sondaki noktada bireysel oyun ve ortadaki noktada da takım oyunu ile bireysel oyunun bir dengesi olsun.
Beşiktaş, Lugano maçında sondaki noktaya biraz yakın ama orta noktadan çok uzak olmayan bir oyun oynadı.
Sivasspor maçında ise tamamen baştaki noktaya yani takım oyununa çok yakın bir oyun oynadı.
Evet takım oyunun belirleyicisi pas oyunudur.
Sivasspor karşısındaki Beşiktaş çok fazla pas üretti ama bunlardan bir sonuç çıkaramadı.
Ürettiği paslar sağdan sola veya soldan sağa yapılan çoğu anlamsız paslardı.
Bunun böyle olmasının nedeni boş alan bulmak için anlamsız şekilde bir bu yana bir o yana oyalanmaktır.
Beşiktaş maçın genelinde böyle oyalandı. Peki kalabalığı dağıtmak için ne yapmak lazım.
İşte onun için belli bir miktar bireysel yeteneğe ihtiyaç var.
Evet bireysel yetenek, kabiliyet, fizik güç ve gol girişimi için cesareti gerektiren birçok özelliği barındırıyor.
Kalabalığı dağıtmak ile kalabalığı delmek aynı anlamda kullanabiliriz.
Paslaşan Beşiktaş ama kalabalığı delemeyen bireysel yetenek eksikliği.
Beşiktaş, Sivasspor karşısında bu dertten mustarip idi.
Muçi hiçbir girişimde bulunmadı. İlk 11 başlaması bu form durumu ile bence akılcı değil.
En önemli delici oyuncu Rafa Silva çaresiz idi ve de Milot Rashica yetersiz idi.
Al-Musrati zaten önemli katkı veren bir oyuncu değil. Demode bir futbolcu.
Gedson da son birkaç maçtaki iyi formundan uzaktı. Kanatlara çok destek vermedi.
Dolayısıyla delici bir Beşiktaş izleyemedik. Fakat Beşiktaş bir şeyi iyi yapıyor.
Geriye çekilip bekliyor ve bunun karşılığını da alıyor. Lugano maçında bu strateji ile altı dakikada üç gol buldu.
Beşiktaş'ın Sivas karşısında da bulduğu ikinci gol böyle bir strateji ile gerçekleşti.
Beşiktaş pasör bir takım olmuş durumda fakat delici bir takım olmak için çalışmalar yapmak zorunda.
Sivasspor maçındaki Beşiktaşın hızı yani sürati veya temposu oldukça düşük idi.
Bu kadar düşük ve hareketsiz oyun ile kalabalığı delmek mümkün değil.
Fakat bu durum Türk futbolunun ciddi bir sorunu. Bu Beşiktaş'a has bir sorun değil.
Hareketli bir şekilde kalabalığın içine girme cesaretini gösteriyorsanız başarılı olursunuz.
Paslaşarak hareketli şekilde ileri oynamak fark yaratır.
Sivasspor karşısındaki Beşiktaş'ta böyle bir oyun izleyemedik.
Halbuki Lugano maçında bu Beşiktaş'ı izlemiştik.
Bir de şu dikkatimi çekti. Maç başlar başlamaz Beşiktaş derin uzun paslar ile oynadı.
Futbolda uzun pas olmaz diye bir şey yok. Tabii uzun paslar ile de oynanacak. Bu pasların çoğunluğu isabetli idi.
Fakat Beşiktaş forvetleri bu paslardan sonuç çıkaramadı. Bu kadar paslaşıp bu kadar pozisyon fakiri olmak düşündürücü.
Fakat yine de Beşiktaş kazanmasını bildi. Ayrıca Beşiktaş'ın attığı golleri düşünürsek şunları yazabiliriz.
İlk gol penaltıdan gelen bir gol. İkinci gol ise Sivaslı Camara'nın rahat bir pozisyonda yaptığı basit hata ile gelen ikram bir gol.
İki golde de ne bir organizasyon var ne de ciddi bir bireysel yetenek.
Hakem hakkında da birkaç cümle yazmak lazım. Sanırım Sivaslı Radokoviç eline çarpan topa VAR müdahalesi ile penaltı kararı verildi.
Bu net bir penaltı. Karşılaşmanın hakemi pozisyonu görmemiş olamaz. Fakat bunun bir elle oynama olmadığını düşünüyordu herhalde.
Fakat bu kadar net bir elle oynamayı kaçırması ve böyle bir pozisyona penaltı verilmeyecek ise neye verilecek.
Evet Beşiktaş kazandı. Fakat Beşiktaş'ın futbolunu geliştirmesi lazım. Zira lig uzun.
Bu eksikleri düzeltmeden başarıya ulaşmak zorlaşır. Giovanni van Bronckhorst'un gerekli çalışmaları yapacağını düşünüyorum.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Galatasaray ışıldıyor / 15.09.2024
- Özel günde özel sonuç / 10.09.2024
- Bu oyuna iyi sonuç / 07.09.2024
- Sadece kazandı / 02.09.2024
- Yaraları sarmak zor / 01.09.2024
- Gol arzusu üst düzey / 31.08.2024
- Beşiktaş parlıyor / 30.08.2024
- Galatasaray ağır yaralı / 28.08.2024
- Bol bol sohbet ettiler / 26.08.2024
- Savunma dökülüyor / 22.08.2024
- Özel günde özel sonuç / 10.09.2024
- Bu oyuna iyi sonuç / 07.09.2024
- Sadece kazandı / 02.09.2024
- Yaraları sarmak zor / 01.09.2024
- Gol arzusu üst düzey / 31.08.2024
- Beşiktaş parlıyor / 30.08.2024
- Galatasaray ağır yaralı / 28.08.2024
- Bol bol sohbet ettiler / 26.08.2024
- Savunma dökülüyor / 22.08.2024