Evet sayın okurlar Fenerbahçe, Rize'de belki de hiç ummadığı bir skor elde etti. Tam beş gollü bir zafer: 0-5.
Bu sonucun izahı basit. Rize kendine çok güvenip açık bir futbol oynayınca özellikle ikinci yarı Fenerbahçe peş peşe golleri buldu.
Dikkatimi çekti. Fenerbahçe yedek kulübesinde maç 0-5 olunca bir tatlı sohbet başladı.
Mourinho, Fred ve Dzeko ile koyu bir sohbete daldı ki sormayın gitsin. Yani bir çay kahve hatta nargileleri eksikti.
Her halde kendilerinden geçmiş şekilde farklı skorun keyfini çıkarıyorlardı. Evet bu işin şakası ama Fenerbahçe eminim ki bu kadar rahat kazanacağını tahmin etmemiştir.
İşi kim kolaylaştırdı peki. Her halükarda İlhan Palut. Cesaret hayatta başarı için önemli bir karakter özelliği. Cesaret risk ile el ele gider aynı zamanda. Fakat risk adı üstünde risktir.
Başarı ile sonuçlanabilir ama Rize'nin başına geldiği gibi felaket de getirebilir. İlhan Palut'un cesareti işte böylece felaketi getirdi.
İlhan Palut'u çok da suçlamamak lazım. Tabii ki kazanmak için oynayacak. Bu sonuç ligimizin zorluk seviyesi hakkında tartışmayı da gündeme getiriyor.
4 büyükler haricindeki takımlar kazanmak için oynamayı başaramıyor mu? Sonuç almak için kapanmaları ve sadece savunma mı yapmak durumundalar.
Maçı beraberliğe kilitlemekten başka alternatifleri yok mu?
Süper Lig, maçları kazanmayı beceremeyen Anadolu kulüplerinin oyunu kilitlemeleri yüzünden mi zor ve bu durum bir ligin zor olarak tanımlanması için yeterli bir kriter mi?
Bu maç özelinde ise skordan bağımsız Fenerbahçe'nin ilk yarıda oynadığı kötü oyun ne anlatıyor bunu da düşünmek lazım.
Dağılmış bir rakip karşısında futbolun estetiği açısından ortaya hiçbir şey koymadan kazanmak ne ölçüde ciddi bir başarı.
Örneğin doğru düzgün üç dört organize hücumu dahi olmadan koskoca bir ilk yarıyı tamamlamak ne anlama gelir.
Fenerbahçe'nin oyunu böyle iken Rize'nin ortaya koyduğu futbol düşündürücü değil mi?
Doğru düzgün üç beş pas yapmadan oynayan bir takıma karşı hiçbir sonuç alamamak ne anlama gelir.
Bütün bunları düşünmek futbolumuz için elzem. Mesela 26. dakikada olmazsa olmaz bir oyuncu denilen Fred'in ceza sahası civarında boş durumdaki Dzeko ve Szymanski'den birine isabetli pas atamayıp topu tam ortalarından auta yollamasına ne demeli.
56'da Mert Müldür'ün kendisine şık bir pas atan Fred'den gelen topu kontrol etmeye çalışırken topla birlikte auta çıkması ne anlama gelebilir.
Şimdi Fenerbahçe 5 gollü bir galibiyet almış, Fred hat-trick yapmış ve de sarı lacivertli ekip oldukça iyi bir ikinci yarı çıkarmış bunları mı düşüneceğiz diyebilirsiniz.
Kardeşim tabii düşüneceğiz ve yazacağız. Kazanmayı beceremeyen takımlar, saçma sapan savruk hatalar yapan futbolcular ve de sonra üçüncü sınıf bile olmayan Fransız takımlarına elenip Şampiyonlar Ligine veda eden temsilcilerimiz.
Bu yüzden yazacağız. Burada böyle sonuçlar almak kolay ama bu hususları konuşmadan geçince Avrupa'da ağlaşıp duruyoruz.
Bakalım Fenerbahçe Avrupa Ligi'nde bu maçın ikinci yarısında oynadığı oyunu oynayabilecek mi?
Size acı bir şey söyleyeyim ki Fenerbahçe ve diğer temsilcilerimiz Avrupa'da bu oyunları yine oynayamayacak ve yine hüsranlar yaşayacağız.
Evet ben bu maçta Fenerbahçe'yi beğenmedim. Maçta futbol anlamında çok fazla bir şey ne yazık ki yoktu.
Tempo genel olarak çok düşük olmasa da tatminkar bir seviyede değildi.
Maçtan sonra Mourinho'nun açıklamalarına bakıyorum. Hakemlerden şikayet ediyor.
Mourinho da anlaşılan Türkiye'deki ortama çok çabuk uyum sağladı. Hemen hakemlerden şikayet etmeye başlamış.
Bir de Rizespor'un bu kadar kolay darmadağın olması eleştiriyi gerektiriyor. Kendi evinde 13 dakika içinde dört gol birden yemek ve oyunu bırakmak.
İşte Premier Lig'de Avrupa'da görüyoruz böyle skorlar olsa bile her iki takım da maç 0-0 gibiymiş mücadele ediyorlar.
Neyse şimdi Fenerbahçe bu skorun keyfini çıkarsın. Bu maçta kazandığı morali de Avrupa Ligi'nde yapacağı mücadeleler için motivasyon olarak depolasın.
Bu sonucun izahı basit. Rize kendine çok güvenip açık bir futbol oynayınca özellikle ikinci yarı Fenerbahçe peş peşe golleri buldu.
Dikkatimi çekti. Fenerbahçe yedek kulübesinde maç 0-5 olunca bir tatlı sohbet başladı.
Mourinho, Fred ve Dzeko ile koyu bir sohbete daldı ki sormayın gitsin. Yani bir çay kahve hatta nargileleri eksikti.
Her halde kendilerinden geçmiş şekilde farklı skorun keyfini çıkarıyorlardı. Evet bu işin şakası ama Fenerbahçe eminim ki bu kadar rahat kazanacağını tahmin etmemiştir.
İşi kim kolaylaştırdı peki. Her halükarda İlhan Palut. Cesaret hayatta başarı için önemli bir karakter özelliği. Cesaret risk ile el ele gider aynı zamanda. Fakat risk adı üstünde risktir.
Başarı ile sonuçlanabilir ama Rize'nin başına geldiği gibi felaket de getirebilir. İlhan Palut'un cesareti işte böylece felaketi getirdi.
İlhan Palut'u çok da suçlamamak lazım. Tabii ki kazanmak için oynayacak. Bu sonuç ligimizin zorluk seviyesi hakkında tartışmayı da gündeme getiriyor.
4 büyükler haricindeki takımlar kazanmak için oynamayı başaramıyor mu? Sonuç almak için kapanmaları ve sadece savunma mı yapmak durumundalar.
Maçı beraberliğe kilitlemekten başka alternatifleri yok mu?
Süper Lig, maçları kazanmayı beceremeyen Anadolu kulüplerinin oyunu kilitlemeleri yüzünden mi zor ve bu durum bir ligin zor olarak tanımlanması için yeterli bir kriter mi?
Bu maç özelinde ise skordan bağımsız Fenerbahçe'nin ilk yarıda oynadığı kötü oyun ne anlatıyor bunu da düşünmek lazım.
Dağılmış bir rakip karşısında futbolun estetiği açısından ortaya hiçbir şey koymadan kazanmak ne ölçüde ciddi bir başarı.
Örneğin doğru düzgün üç dört organize hücumu dahi olmadan koskoca bir ilk yarıyı tamamlamak ne anlama gelir.
Fenerbahçe'nin oyunu böyle iken Rize'nin ortaya koyduğu futbol düşündürücü değil mi?
Doğru düzgün üç beş pas yapmadan oynayan bir takıma karşı hiçbir sonuç alamamak ne anlama gelir.
Bütün bunları düşünmek futbolumuz için elzem. Mesela 26. dakikada olmazsa olmaz bir oyuncu denilen Fred'in ceza sahası civarında boş durumdaki Dzeko ve Szymanski'den birine isabetli pas atamayıp topu tam ortalarından auta yollamasına ne demeli.
56'da Mert Müldür'ün kendisine şık bir pas atan Fred'den gelen topu kontrol etmeye çalışırken topla birlikte auta çıkması ne anlama gelebilir.
Şimdi Fenerbahçe 5 gollü bir galibiyet almış, Fred hat-trick yapmış ve de sarı lacivertli ekip oldukça iyi bir ikinci yarı çıkarmış bunları mı düşüneceğiz diyebilirsiniz.
Kardeşim tabii düşüneceğiz ve yazacağız. Kazanmayı beceremeyen takımlar, saçma sapan savruk hatalar yapan futbolcular ve de sonra üçüncü sınıf bile olmayan Fransız takımlarına elenip Şampiyonlar Ligine veda eden temsilcilerimiz.
Bu yüzden yazacağız. Burada böyle sonuçlar almak kolay ama bu hususları konuşmadan geçince Avrupa'da ağlaşıp duruyoruz.
Bakalım Fenerbahçe Avrupa Ligi'nde bu maçın ikinci yarısında oynadığı oyunu oynayabilecek mi?
Size acı bir şey söyleyeyim ki Fenerbahçe ve diğer temsilcilerimiz Avrupa'da bu oyunları yine oynayamayacak ve yine hüsranlar yaşayacağız.
Evet ben bu maçta Fenerbahçe'yi beğenmedim. Maçta futbol anlamında çok fazla bir şey ne yazık ki yoktu.
Tempo genel olarak çok düşük olmasa da tatminkar bir seviyede değildi.
Maçtan sonra Mourinho'nun açıklamalarına bakıyorum. Hakemlerden şikayet ediyor.
Mourinho da anlaşılan Türkiye'deki ortama çok çabuk uyum sağladı. Hemen hakemlerden şikayet etmeye başlamış.
Bir de Rizespor'un bu kadar kolay darmadağın olması eleştiriyi gerektiriyor. Kendi evinde 13 dakika içinde dört gol birden yemek ve oyunu bırakmak.
İşte Premier Lig'de Avrupa'da görüyoruz böyle skorlar olsa bile her iki takım da maç 0-0 gibiymiş mücadele ediyorlar.
Neyse şimdi Fenerbahçe bu skorun keyfini çıkarsın. Bu maçta kazandığı morali de Avrupa Ligi'nde yapacağı mücadeleler için motivasyon olarak depolasın.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Bodrumspor beklendiği gibi çıkmadı / 29.03.2025
- Hak ettiğimiz yerdeyiz / 24.03.2025
- A Ligi'ne yaklaştık / 21.03.2025
- Elveda şampiyonluk / 17.03.2025
- Sanchez Safuri'yi imha etti / 15.03.2025
- Çok yazık oldu / 14.03.2025
- Galibiyet Torreira ile geldi / 10.03.2025