Olayları takip etmenin fevkalade zor ve çetin olduğu bir dönemde bulunuyoruz. Bu durum bizim haber almamızı, durum değerlendirmesi yapmamızı ve haliyle alınması gereken tedbir ve çareleri de zorlaştırıyor.Hal böyle olunca, siz de olayları önünüze koyup çözmek yerine, sadece yakalayabildiğiniz bir kaçını ele almakla yetiniyorsunuz.Her an meydana gelen binlerce olayın, tahrip ettiği toplumda fertten alileye, aileden cemiyete, cemiyetten millete, milletten devlete ve bütün bunların oluşturduğu kurum ve kuruluşlara milli ve manevi değerlere sahip çıkmak hem zorlaşıyor, hem de birileri tarafından suç sayılır hale geliyor.At ile it izinin birbirine karıştığı bu dönemde, üstüne üstlük bazı çevrelerin - ki bunların bazısıda medya, üniverisite, iş dünyası ve sivil toplum örgütleri gelemektedir - yaptıkları yanlış ve maksatlı yönlendirmeler olayların gerçek yüzünü gizlediği için meydana gelen görüş ve bilgi kirliliği toplum için içinden çıkılmaz hale getiriyor.Bütün bunları birtakım ana ve ara başlıklar altında ele almak, madde madde sayarak gözle görülür elle tutulur hale getirmek elbette mümkündür. Hatta akl-ı selim sahipleri tarafından sıkca da yapılmaktadır.Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş, fevkalade başarılı bir örnektir. Her türlü karartma, gizleme ve kirletme haraketlerine rağmen büyük bir dikkat, feraset ve basiretle bütün olayların iç yüzünü görmekte ve gözler önüne de sermektedir.İşte böylesine olayların ters - yüz edildiği, izlerin birbirine karıştığı zaman ve mekanlarda yapılması gereken tek bir şey vardır. O da "mutlak doğruyu" aramaktır.Bunun da yolu, neticesi ne olursa olsun, ciddi muhasebeden geçer Bunun içinde, öyle bilgi ve makam sahibi olmak gerekmez. Sadece insan olmak yeter de artar bile...Bugün içerde ve dışarda yaşanan herhangi bir veya birkaç olayı, yukarda bahsettiğimiz bazılarının etkisinde kalmadan, yanyana getirdiğimiz zaman, sadece bugünü değil, aynı zamanda dünü de, yarını da görme imkanına sahip oluruz.Tek şartınız sadece meselelere insanca bakabilmek...Bu bazıları, kendi şahsiyetleri ile "Eşref-i mahlukat" olan insanı karıştırabilirler. Bu da beyin ve kalbin kirliliğini gösterir ki, zaten işleri zorlaştıran amillerin - sebeblerin başında böylesi bir hastalık sözkonusudur.Dolayısıyla beyni ve kalbi kirlenmemiş her insan, mutlak hakikati bulmakta zorlanmaz. Bu tip insanlar bizzat kendileri, mutlak hakikatin yolcuları oldukları için mutlak hakikatin öncülerini, rehberlerini ve önderlerini de bulmak da asla yanılmazlar.Bugün içinde bulunduğumuz böylesine karmaşık bir ortamda, olayların içinde boğulmak yerine akl-ı selimin gereği bir muhasebe ile kendi gerçeğimize dönmeliyiz.Yarın çok geç olabilir.Hatta şu an bile geç olmaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010