Bundan 11 gün önce Rus askerleri Çeçenistan'daki iki kasabaya baskın düzenleyip, binlerce Çeçene iki gün boyunca acımasızca işkence yaptılar
Yüzlerce Rus askeri 3 ve 4 Temmuz'da saldırı amaçlı helikopterlerin desteğinde iki Çeçen kasabasını yerle bir etti.
Rus askerleri 1500 Çeçen'i tutukladı, evleri yağmaladı ve erkeklere elektrik akımı vererek, işkence yaptılar. Cani Ruslar, iki gün boyunca yüzlerce Çeçen'i acımasızca sorgudan geçirdi.
Geniş kapsamlı sindirme operasyonu, bu kasabaların dışında iki mayının patlaması sonucu en az 4 Rus askerinin ölümü, çok sayıda işgalcinin yaralanmasının ardından geldi.
Köylerdeki yaşlılar, iki gün boyunca sivillerin Rus askerleri tarafından 'şiddetli bir teröre' maruz bırakıldıklarını dile getirdiler. Yüzden fazla zırhlı araçla Çeçen köylerini basan Rus askerleri, hiçbir kuralı takmadan doğrudan mezalime başladılar.
Askerler önce barikat kurdular, ardından da 'kasaba polisinin' elindeki silahları aldılar. Bunu takiben belediye başkanları ve din adamlarını tutukladılar. Sonra evleri teker teker dolaşarak, 15-55 yaşları arasındaki tüm erkekleri tutuklayarak, yerleşim alanlarının dışında topladılar. Cani Ruslar, Çeçen masumları gün boyu kavurucu güneşin altında sırtları açık bir şekilde yüzüstü yatırdılar, ardından üst üste çukurlara doldurdular. Ne olduğunu öğrenmek isteyen köylüler, tüfek dipçikleriyle acımasızca dövüldü. Bu tüyleri diken diken eden işkencenin ardından, Çeçen erkekler teker teker şiddetli sorgu seanslarına alındılar.
İşkenceye maruz bırakılanlardan biri 38 yaşındaki Ruslan Payzulayev'di. Sağır ve dilsiz olan Payzulayev, annesinin yakarışlarına rağmen, Rus askerleri tarafından 'toplama kampına' götürüldü.
İnsanlıktan zerre miktarı nasibi olmayan vahşi Ruslar, onu konuşturmak için ağzına vurup durdular. Beline kemer bağladılar, üzerine kablolar döşeyip elektrik akımı verdiler. Akıma tepki gösterdikçe, Payzulayev'in yüzü geriliyordu.
Olaya şahit olan bir kasabalı, Rus askerlerinden birinin 'gerçekten onun sağır ve dilsiz olup olmadığını göreceğiz' dediğini aktarıyordu.
Sernovodsk'ta caminin imamı, Ashab Gayev, Rus askerlerinin zırhlı araçla kamyonetini uçurumdan aşağı yuvarladığını öfkeyle seyretmek zorunda bırakıldı. Ruslar bununla yetinmedi. Aracın motorunu, aküsünü, tekerleklerini ve jantlarını söküp aldılar.
"O benim tek aracımdı" dedi Gayev, "Yenisini alacak param da yok."
3 kişi hala kayıp
İki kasabadaki iki günlük 'mezalim' yüzlerce Çeçen'in yaralanmasıyla sona erdi. Herhangi bir ölüm vakasının bildirilmemesine rağmen, 3 kişinin kayıp olduğu vurgulanıyor.
Rus askerlerinin mezalimi Rusya tarafından atanan 'kukla Çeçen liderlerin' bile tepkisini çekti. Bu olayı takiben yeni bir mülteci dalgası başladı.
Kukla lider de isyan etti
9 Temmuz'da Çeçenistan'ın Rusya tarafından işgal edilen bölgesinde yaşayan Çeçenlerin yöneticisi Ahmed Kadirov, Rus kuvvetlerinin mezalimini 'suç' olarak ilan etti. Kadirov, Çeçenistan'da düzenin yeniden kurulması için sarfedilen çabaların bu tür saldırılarla yok edildiğini söyleyerek, "Bu şartlar altında birlikte çalışmamız imkansızdır" diye konuştu.
Öte yandan, Kadirov'un idaresindeki Çeçen yönetimini danışmanlık yapmak için Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin tarafından atanan Stanislav İlyasov da, 'mezalimi' gerçekleştiren Rus askerlerinin adalet önüne getirilmediği sürece istifa edeceğini ilan etti.
Kasabalara giriş askeri kontrol noktalarıyla bir hafta boyunca bloke edildi.
Rus bakandan mezalime savunma
Geçtiğimiz Cuma günü, Rusya İçişleri Bakanı Boris Gruzlov, saldırıları savunarak, şunları söylüyordu: Bu tür harekatlar yapılmalı ve de yapılacaktır!" Kukla konumundaki Çeçen yetkililer bu açıklamaya sert tepki gösterdiler.
Çeçenistan'da ise gerilim gittikçe yükseliyor. Rusların Çeçenistan'a yönelik başlattığı 'ana askeri saldırı' bir yıl önce sona ermişti. Bu andan itibaren savaş bir gerilla mücadelesine dönüştü. Çeçen mücahitlerin geceleri döşedikleri mayınlar yüzlerce Rus askerinin ölümüne ve sakat kalmasına yol açıyor. Çeçen mücahitlere diş geçiremeyen Rus askerleri ise hınçlarını 'masum sivil halktan' çıkarıyorlar.
Çeçensitan'ın Rus askerlerince kontrol edilen bölümünde ise 'sıkı yönetim' kuralları uygulanıyor.
1944'ü hatırlamak
Çeçen sivillerin toplu olarak mezalime tabi tutulması, Çeçenlerin 1944'te Orta Asya'ya sürgüne gönderilişlerini hatırlatıyor. O günlerde Rus askerleri, Çeçenleri meydanlarda toplayarak trenlere doldurmuşlardı. Çeçenlere yolculuk esnasında su bile verilmemişti. Hatta Rus askerleri, trenlerin durduğu istasyonlarda Çeçenlere merhamet edip, yiyecek ve su uzatanları bile ağır işkenceye tabi tutmuşlardı. Sonuçta sürgüne gönderilen 480 bin Çeçen'in ancak yarısı Kazakistan'ın bozkırlarına varabilmişti.
Önceki hafta Rus askerleri köye geldiklerinde, 'Sürgün'ü hatırlatan bir şiir hastanenin duvarlarına nakşedilmişti.
Şiirde Çeçenler için hürriyetin, Stalin'in gizli emriyle Çeçenleri nakletmek için kullanılan vagonlar gibi Asya steplerine uzanan 'demiryolu vagonuna' benzediği vurgulanıyordu.
Şiirin altındaki imza ilginçti. Çeçenistan'daki operasyona katılan Yakut askere aitti bu şiir. Yakut asker bu şiir 'en iyi dilekleriyle Çeçenlere ithaf ediyordu.
Sernovodsk Belediye Başkanı Vaha Arsamakov, Rus askerlerinin tutukladıkları arasında 'tek bir mücahid' olmadığını belirtiyordu.
"Ama Rus askerlerinin mücahitlerin eylemlerinden dolayı neden iki kasabayı yerle bir ettiklerini anlayabilmiş değilim" diyordu Arsamakov. Arsamakov'un bunu anlaması için bundan 47 yıl öncesine bakması yeterli. O zaman Ruslar son derece barışçıl amaçlarla, yani Çeçenlere yardım etmek için Çeçen köylerine gelmişti. Belki de bu insanlar mücahitlere katılmamanın, dağlara çıkıp Rus askerlerine karşı vatanın istiklali için tek vücut halinde savaşmamanın bedelini ödüyorlardı.
Haç pozisyonuna sokmak
23 yaşındaki çiftçi Emirhan Sultanov anlatıyor: "Rus askerleri 3 Temmuz günü kasabaya geldiklerinde, askerlerden kaçıp saklanmaya çalıştığım için beni şiddetlice dövdüler. Pasaportumu yenilenmek üzere polis idaresine vermiştim. Pasaportsuz kardeşim Aslan'ın maruz kaldığı duruma düşeceğimden endişe ediyordum. 1 Mayıs'ta Rus askerleri kardeşim Aslan'ın sokaktan çevirip, ormana götürdüler. Başına bir torba koyup, ellerini yana doğru açmalarını emrettiler. Bunu özellikle yaptılar, çünkü böylece ortaya haç işareti çıkıyordu! Askerler bu pozisyonda ona ateş edip, sağ bileğinden yaraladılar. Ama bereket versin ki, onu serbest bıraktılar."
Tıpkı kardeşim gibi beni bir çukura sokup, başıma torba koyarak, ellerimi bağladılar. Ardından beni dipçiklerle dövmeye başladılar. "Asiler (Çeçen mücahitler) nerede? Nerede saklanıyorlar" diye sorup durdular. Ardından kalçalarıma iki kablo bağlayıp, elektrik akımı verdiler bana. El jeneratörüyle akım verdikçe, "Anneni çağırmak istemez misin?" diye bağırdılar.
Acı dayanılmazdı. 20 dakikalık işkenceden sonra, torba altında nefesimin azaldığını, şuurumu kaybettiği farkettiklerinde, akımı kestiler."
Bu haber The New York Times ve Çeçen sitelerinden yararlanılarak hazırlanmıtır
Recep BAHAR
Yüzlerce Rus askeri 3 ve 4 Temmuz'da saldırı amaçlı helikopterlerin desteğinde iki Çeçen kasabasını yerle bir etti.
Rus askerleri 1500 Çeçen'i tutukladı, evleri yağmaladı ve erkeklere elektrik akımı vererek, işkence yaptılar. Cani Ruslar, iki gün boyunca yüzlerce Çeçen'i acımasızca sorgudan geçirdi.
Geniş kapsamlı sindirme operasyonu, bu kasabaların dışında iki mayının patlaması sonucu en az 4 Rus askerinin ölümü, çok sayıda işgalcinin yaralanmasının ardından geldi.
Köylerdeki yaşlılar, iki gün boyunca sivillerin Rus askerleri tarafından 'şiddetli bir teröre' maruz bırakıldıklarını dile getirdiler. Yüzden fazla zırhlı araçla Çeçen köylerini basan Rus askerleri, hiçbir kuralı takmadan doğrudan mezalime başladılar.
Askerler önce barikat kurdular, ardından da 'kasaba polisinin' elindeki silahları aldılar. Bunu takiben belediye başkanları ve din adamlarını tutukladılar. Sonra evleri teker teker dolaşarak, 15-55 yaşları arasındaki tüm erkekleri tutuklayarak, yerleşim alanlarının dışında topladılar. Cani Ruslar, Çeçen masumları gün boyu kavurucu güneşin altında sırtları açık bir şekilde yüzüstü yatırdılar, ardından üst üste çukurlara doldurdular. Ne olduğunu öğrenmek isteyen köylüler, tüfek dipçikleriyle acımasızca dövüldü. Bu tüyleri diken diken eden işkencenin ardından, Çeçen erkekler teker teker şiddetli sorgu seanslarına alındılar.
İşkenceye maruz bırakılanlardan biri 38 yaşındaki Ruslan Payzulayev'di. Sağır ve dilsiz olan Payzulayev, annesinin yakarışlarına rağmen, Rus askerleri tarafından 'toplama kampına' götürüldü.
İnsanlıktan zerre miktarı nasibi olmayan vahşi Ruslar, onu konuşturmak için ağzına vurup durdular. Beline kemer bağladılar, üzerine kablolar döşeyip elektrik akımı verdiler. Akıma tepki gösterdikçe, Payzulayev'in yüzü geriliyordu.
Olaya şahit olan bir kasabalı, Rus askerlerinden birinin 'gerçekten onun sağır ve dilsiz olup olmadığını göreceğiz' dediğini aktarıyordu.
Sernovodsk'ta caminin imamı, Ashab Gayev, Rus askerlerinin zırhlı araçla kamyonetini uçurumdan aşağı yuvarladığını öfkeyle seyretmek zorunda bırakıldı. Ruslar bununla yetinmedi. Aracın motorunu, aküsünü, tekerleklerini ve jantlarını söküp aldılar.
"O benim tek aracımdı" dedi Gayev, "Yenisini alacak param da yok."
3 kişi hala kayıp
İki kasabadaki iki günlük 'mezalim' yüzlerce Çeçen'in yaralanmasıyla sona erdi. Herhangi bir ölüm vakasının bildirilmemesine rağmen, 3 kişinin kayıp olduğu vurgulanıyor.
Rus askerlerinin mezalimi Rusya tarafından atanan 'kukla Çeçen liderlerin' bile tepkisini çekti. Bu olayı takiben yeni bir mülteci dalgası başladı.
Kukla lider de isyan etti
9 Temmuz'da Çeçenistan'ın Rusya tarafından işgal edilen bölgesinde yaşayan Çeçenlerin yöneticisi Ahmed Kadirov, Rus kuvvetlerinin mezalimini 'suç' olarak ilan etti. Kadirov, Çeçenistan'da düzenin yeniden kurulması için sarfedilen çabaların bu tür saldırılarla yok edildiğini söyleyerek, "Bu şartlar altında birlikte çalışmamız imkansızdır" diye konuştu.
Öte yandan, Kadirov'un idaresindeki Çeçen yönetimini danışmanlık yapmak için Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin tarafından atanan Stanislav İlyasov da, 'mezalimi' gerçekleştiren Rus askerlerinin adalet önüne getirilmediği sürece istifa edeceğini ilan etti.
Kasabalara giriş askeri kontrol noktalarıyla bir hafta boyunca bloke edildi.
Rus bakandan mezalime savunma
Geçtiğimiz Cuma günü, Rusya İçişleri Bakanı Boris Gruzlov, saldırıları savunarak, şunları söylüyordu: Bu tür harekatlar yapılmalı ve de yapılacaktır!" Kukla konumundaki Çeçen yetkililer bu açıklamaya sert tepki gösterdiler.
Çeçenistan'da ise gerilim gittikçe yükseliyor. Rusların Çeçenistan'a yönelik başlattığı 'ana askeri saldırı' bir yıl önce sona ermişti. Bu andan itibaren savaş bir gerilla mücadelesine dönüştü. Çeçen mücahitlerin geceleri döşedikleri mayınlar yüzlerce Rus askerinin ölümüne ve sakat kalmasına yol açıyor. Çeçen mücahitlere diş geçiremeyen Rus askerleri ise hınçlarını 'masum sivil halktan' çıkarıyorlar.
Çeçensitan'ın Rus askerlerince kontrol edilen bölümünde ise 'sıkı yönetim' kuralları uygulanıyor.
1944'ü hatırlamak
Çeçen sivillerin toplu olarak mezalime tabi tutulması, Çeçenlerin 1944'te Orta Asya'ya sürgüne gönderilişlerini hatırlatıyor. O günlerde Rus askerleri, Çeçenleri meydanlarda toplayarak trenlere doldurmuşlardı. Çeçenlere yolculuk esnasında su bile verilmemişti. Hatta Rus askerleri, trenlerin durduğu istasyonlarda Çeçenlere merhamet edip, yiyecek ve su uzatanları bile ağır işkenceye tabi tutmuşlardı. Sonuçta sürgüne gönderilen 480 bin Çeçen'in ancak yarısı Kazakistan'ın bozkırlarına varabilmişti.
Önceki hafta Rus askerleri köye geldiklerinde, 'Sürgün'ü hatırlatan bir şiir hastanenin duvarlarına nakşedilmişti.
Şiirde Çeçenler için hürriyetin, Stalin'in gizli emriyle Çeçenleri nakletmek için kullanılan vagonlar gibi Asya steplerine uzanan 'demiryolu vagonuna' benzediği vurgulanıyordu.
Şiirin altındaki imza ilginçti. Çeçenistan'daki operasyona katılan Yakut askere aitti bu şiir. Yakut asker bu şiir 'en iyi dilekleriyle Çeçenlere ithaf ediyordu.
Sernovodsk Belediye Başkanı Vaha Arsamakov, Rus askerlerinin tutukladıkları arasında 'tek bir mücahid' olmadığını belirtiyordu.
"Ama Rus askerlerinin mücahitlerin eylemlerinden dolayı neden iki kasabayı yerle bir ettiklerini anlayabilmiş değilim" diyordu Arsamakov. Arsamakov'un bunu anlaması için bundan 47 yıl öncesine bakması yeterli. O zaman Ruslar son derece barışçıl amaçlarla, yani Çeçenlere yardım etmek için Çeçen köylerine gelmişti. Belki de bu insanlar mücahitlere katılmamanın, dağlara çıkıp Rus askerlerine karşı vatanın istiklali için tek vücut halinde savaşmamanın bedelini ödüyorlardı.
Haç pozisyonuna sokmak
23 yaşındaki çiftçi Emirhan Sultanov anlatıyor: "Rus askerleri 3 Temmuz günü kasabaya geldiklerinde, askerlerden kaçıp saklanmaya çalıştığım için beni şiddetlice dövdüler. Pasaportumu yenilenmek üzere polis idaresine vermiştim. Pasaportsuz kardeşim Aslan'ın maruz kaldığı duruma düşeceğimden endişe ediyordum. 1 Mayıs'ta Rus askerleri kardeşim Aslan'ın sokaktan çevirip, ormana götürdüler. Başına bir torba koyup, ellerini yana doğru açmalarını emrettiler. Bunu özellikle yaptılar, çünkü böylece ortaya haç işareti çıkıyordu! Askerler bu pozisyonda ona ateş edip, sağ bileğinden yaraladılar. Ama bereket versin ki, onu serbest bıraktılar."
Tıpkı kardeşim gibi beni bir çukura sokup, başıma torba koyarak, ellerimi bağladılar. Ardından beni dipçiklerle dövmeye başladılar. "Asiler (Çeçen mücahitler) nerede? Nerede saklanıyorlar" diye sorup durdular. Ardından kalçalarıma iki kablo bağlayıp, elektrik akımı verdiler bana. El jeneratörüyle akım verdikçe, "Anneni çağırmak istemez misin?" diye bağırdılar.
Acı dayanılmazdı. 20 dakikalık işkenceden sonra, torba altında nefesimin azaldığını, şuurumu kaybettiği farkettiklerinde, akımı kestiler."
Bu haber The New York Times ve Çeçen sitelerinden yararlanılarak hazırlanmıtır
Recep BAHAR
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.