Kâbe'yi Yezit, Roma'yı Neron, İstanbul'u Haçlılar (1203) yaktı. Peki, ABD'yi kim yakıyor?
ABD'deki olaylar yeni değil. Soykırımcı Avrupa'nın okyanus ötesine gittiği günden beri kan akıyor, güçlü zayıfı eziyor. Kendi kanı ile doymayan ABD, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra tüm insanlığı hedefe alarak kanını emiyor.
Biz bu gerçekleri biliyor ve anlatıyorduk. Ama insanımız aldatılmıştı. Kim tarafından? ABD'nin bütün vahşet ve çirkefliğini senaryo ile aklayan, kahramanlaştıran Hollywood sineması tarafından. Başka? Cebinde taşıdığı ve kendi parasından çok değer verdiği, güvendiği dolar yüzünden.
Başka? Atatürk'ten sonra gelen bütün hükümet ve liderlerin, ABD karşısındaki tam teslimiyet, sadakat ve 'ABD'siz olmaz' mantığı yüzünden insanımız, ABD'nin vahşi yüzüne tükürmek yerine hayran oldu. Özgürlükler ülkesi, dedi. Yeni dünya, dedi. Hayat orda, dedi. Parası olanlar çocuklarını ABD'de doğurdu veya orada okuttu.
Oysa ABD'nin temelinde insan kanı vardır. En çok suç işlenen ülke ABD'dir. Cezaevlerinde en çok mahkumu olan devlet ABD'dir.
Daha 50 yıl önce zencilere seçilme hakkı veren ABD'de, Irkçılık hiç bitmemiştir. Sosyal ve gelir adaletsizliği zirvededir. Her yıl 20 binden fazla insan katledilmekte, 2 binden fazla insan ise polis tarafından öldürülmektedir. Her dört kadından birinin tecavüze uğradığı ülkedir ABD.
ABD yanıyor. Geçen hafta siyahi Amerikalı George Floyd'u polis, bilerek, isteyerek vahşice katletti.
Bu ilk miydi? Hayır. İşimiz gereği ABD polisinin, ulusal muhafızların, FBI'ın yüzlerce cinayetine tanık olduk.
Teslim olmuş bir zanlıya, onlarca polisin şarjörlerini boşalttığını gördük. 8-10 yaşındaki çocukların üzerlerine binerek yere yatırıp, ters kelepçe taktıklarını gördük.
Siz de gördünüz. Hollywood filmlerinde izlediğiniz o senaryo ve sahnelerin tamamı ABD'nin gerçeği. Tek fark filmlerin sonunda iyi adam
kazanıyor, hak yerini
buluyor. Gerçek hayatta ise tam tersi.
George Floyd'un öldürülmesi sadece bardağı taşırdı. Çünkü insanlar gergin, insanlar işsiz, insanlar korkuyor ve insanlar yarından endişe ediyor.
Diğer taraftan dünyayı yok etmek, insanlığı katletmek için bin bir teknolojiyi devreye sokan ABD, kendi insanını yaşatmak için solunum cihazı üretmekten aciz kaldığını, kendi halkları gördü.
Bu ruh halini yaşayan kalabalıkları, Trump gibi yerine göre maganda, yerine göre kovboy, yerine göre şovenist, yerine göre mafya babası; kendini beğenmiş, kendisinden başkasına itibar etmeyen, ihtiras sahibi bir kişinin yönetmesi ortaya bu tabloyu çıkardı.
Trump'ın o koltuktaki dördüncü yılı yanılmıyorsam! Trump'ın İsrail hariç AB devletleri ve NATO dahil tartışmadığı, suçlamadığı, iç işlerine müdahaleye yeltenmediği, alenen tehdit etmediği, ayar vermeye kalkmadığı bir devlet veya lider var mı?
Trump, kendi ülkesinde de öyle. Senato ile tartışıyor. Mahkemelerle tartışıyor. Muhaliflerle tartışıyor. Kendi atadığı isimlerle tartışıyor. Eyalet valileri ile tartışıyor. Medya ile tartışıyor. Tehdit ediyor, gözdağı veriyor. Haliyle ABD yanıyor.
Trump'tan ders çıkarmak lazım
Pandemi süreci sadece ABD halklarını değil tüm insanları ve devletleri korkutuyor,
endişelendiriyor.
Diğer ülkeleri bilmem ama benim ülkemi yönetenlerin ve siyaset arenasında söz sahibi olanların Trump'a iyi bakmaları ve birbirlerini, milletimizi, dini ve milli değerlerimizi ayrıştırıcı, kışkırtıcı, karşı karşıya getirici söylem ve icraatlardan uzak durmaları gerekir.
İş, aş ve gelecek korkusunun tek ilacı ise Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan ve Hüseyin Baş Bey'in, "Bu işin şifrelerini biliyoruz" dediği Milli Ekonomi Modelidir.
- Ekonominin kitabını yazdılar / 26.04.2025
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025