Sanayi tepetaklak düşse de, reel sektör can çekişse de, bankalar tedirgin bir şekilde beklese de, iş adamları da dahil vatandaşların çoğu feryat etse de hiç önemli değil, çünkü ekonomimizin güçlü bir altyapısı varmış(!) Hükümete göre ekonomimiz çok iyiymiş, hatta IMF ile yapılan görüşmeler bile Türkiye'nin gücünü ortaya koyuyormuş.Bu açıklamayı, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek Gaziantep'te bir TV kanalında canlı yayında yaptı.Türkiye'nin güçlü bir ekonomik alt yapıya sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, "Eskiden IMF nasıl bir program getiriyorsa hiç tartışılmadan, olduğu gibi imzalanıyordu. Oysa bugün bu müzakerelerin yapılıyor olması bile Türkiye'nin gücünü göstermektedir" diye konuştu.Tabii burada soru şu: IMF ile yapılan görüşmeler ekonomimiz güçlü olduğu için mi gecikiyor, yoksa IMF'nin istediği talepler yenir yutulur cinsten olmadığı için mi?Bu uzatmalar acaba yerel seçimler öncesi seçmen tarafından pek hoş karşılanmayacağı için mi oynanıyor?Tabii bu tür sorulara Sayın Şimşek'in ya da hükümetin diğer yetkililerinin cevap vermesini beklemeyin, çünkü siz ne derseniz deyin onlar farklı telden çalıyorlar.Dilerseniz biz hükümetin pembe bulutlarından yine realiteye bir iniş yapalım ve reel sektörden yükselen sesleri aktaralım.Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, IMF'nin bankacılık sektörüne bu noktadan sonra verebileceği çok şeyi olduğunu zannetmediğini belirtti ve G20 ülkeleri arasında IMF ile anlaşma imzalayan ülke şu an itibariyle yok" dedi.Bizim hükümet yetkilileri IMF ile görüşmeyi bir güç kabul ederken, ekonomileri sallanan G20 ülkelerinin hiçbiri IMF'yi kale bile almıyor.Çünkü onlar da iyi biliyorlar ki IMF sorunun çözümü değil, sorunun nedeni.Sayın Bilgin bankacılara şu uyarıyı yapıyor: "Kendinize yeni yol haritaları çizin"Bu yol haritası nedir diye soranlara da şöyle cevap veriyor:"Gerekiyorsa birleşme, gerekiyorsa satma, yeni ortak bulma. Bunlar bu dönemde düşünülmesi gereken opsiyonlardır. Tabii ki ihtiyacı varsa ya da biz ihtiyacı olduğunu söylemeden önce"Bankacılığın en üst yetkilisi tarafından 2009 için tavsiye edilen opsiyonlar: birleşme, satma ya da ortak bulma.Ekonomiden sorumlu bakanının "ekonomimiz güçlü" dediği bir ülkede finansın tek kaynağı olan kurumların opsiyonları bunlar.Realiteye devam edelim.Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Danışma Konseyi önceki gün hükümete sert bir bildiri yayımladı. Bildiride, hükümetin herhangi bir önlem paketi uygulamaya koymadığı, krizi yönetemediği, piyasa için gerekli olan güveni ortaya koyamadığı, iş yerleri kapanmadan harekete geçmesi gerektiği belirtildi.Yani reel ekonomi, pembe bulutların üzerinden görüldüğü gibi değil. İstanbul Sanayi Odası'ndan (İSO) yapılan açıklama da realiteyi gösteriyor.İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, "(Sanayi üretiminde) düşüş eğilimi aynı şekilde devam ettiği takdirde, önümüzdeki aylarda bizleri çok daha zor günler bekliyor demektir" dedi. Küçük, "Vahim olan, azalış oranının her ay daha yüksek çıkmasıdır" şeklinde konuştu.Malum, Sanayi Üretim Endeksi'nde Ağustos ayında yüzde 3.6 ile başlayan azalış oranı, Kasım'da yüzde 13.3'e, Aralık'ta ise yüzde 17.6'ya yükseldi. Küçük devam ediyor: "Daha da üzücü olanı, öncü göstergelerin 2009'un da kayıp bir yıl olacağı yönünde gelişmesidir. 2008, asıl sıkıntıyı 2009'a miras bırakarak bitmiştir. 2009, tahminlerden de zor bir yıl olma riskini taşımaktadır. Ekonominin lokomotifi olan sanayi sektöründeki sorunlara acilen çözüm üretilmediği takdirde, Türkiye ekonomisi küresel kriz için çok daha ağır bir fatura ödemek zorunda kalacaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025