İdlib'den yüreğimizi yakan üç şehit daha geldi.
Şubat ayı başından bu yana sadece İdlib'de verdiğimiz şehit sayısı 19'a yükselmiş durumda.
Son üç şehidin bilgisini dün AK Parti Genel Merkezi'nde Siyaset Akademisi açılışı dersinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi.
Erdoğan, "İdlib'de 3 şehidimiz var. Mekânları cennet olsun. Fakat onun yanında rejim güçlerinin kaybı çok büyük" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sonra da şunları ekledi: "Libya'da daha önce Hafter lehine olan yapıyı tersine döndürdük. İdlib'de de gelişmeler şu anda lehe döndü."
Sahada gelişmeleri lehe çevirmenin kesinlikle en ağır bedeli milletin evlatlarının kaybedilmesidir.
Biz bugün bu bedelleri ödüyoruz.
Bu aslında artık hiçbir yol kalmadığında ancak başvurulması gereken son seçenek olmalıdır. Milleti bu noktaya mecbur bırakmamak da en büyük devlet adamlığı olsa gerek.
Libya'da her şey ABD için?
Libya'da iki tane şehidimiz olduğu açıklanmıştı. Daha fazlası var mı bilmiyoruz.
En az iki şehit verdiğimiz Libya'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasına göre General Hafter lehine olan yapıyı tersine çevirdik. Tersine çevrildikten sonra bizim çıkarlarımız doğrultusunda oluşan yeni yapı, desteklediğimiz Serrac lehine o zaman.
Peki, bu Serrac'ın başında olduğu Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, herkesin malumu olduğu üzere geçen hafta ABD'yi Libya'da üs kurmaya davet etmedi mi?
O zaman bedelini bizim evlatlarımızın ödeyerek Libya'da oluşturulan yeni yapı Washington'un ekmeğine yağ sürüyor.
Lütfen cevap veriniz; bu sonuç milletin evlatlarının Libya'da ABD için feda edildiği anlamına gelmiyor mu?
Peki ya İdlib?
3 şehit geldiği gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'de de gelişmelerin lehimize döndüğünü ifade etti. Dün İdlib bağlamında en önemli gelişme stratejik M4 ve M5 karayollarının kesiştiği kasaba olan Serakib'in muhaliflerce ele geçirilmesiydi.
Sizi bilmem ama ben İdlib konusunda Türkiye lehine gelişen bir şey göremiyorum.
Biz üç şehit verirken rejim güçlerinin 'çok büyük kayıp' vermesi bazılarına iyi bir haber gibi gelebilir.
Ancak ben vatan evlatlarının kaybının ölen rejim unsurlarının sayısının büyüklüğüyle kıyaslanarak makul gibi gösterilmesine temelden karşıyım.
Benim görebildiğim milletin evlatlarını feda ederek verdiğimiz şehitlerle şehitler tepesi hiç boş kalmıyor.
Benim görebildiğim şey ülkenin batısından, kuzeyinden Hatay'a yaptığımız askeri yığınakla Suriye bataklığına daha da saplandığımızdan başka bir fotoğraf değil.
Rusya da ABD de izliyor
İdlib krizi nedeniyle ABD'den yapılan ilk açıklama, 'Türkiye'ye Patriot yok' şeklindeydi, ikinci açıklama ise 'Türkiye-Suriye sınırına asker gönderme planımız yok' oldu.
Yani yapayalnızız.
Başka coğrafyalarda macera arayan Rusya, adeta Türkiye'nin daha da batağa sağlanmasını, ABD ise kendisine daha da muhtaç kalmasını bekliyor…
Nihayetinde Washington'dan icazetli siyasilerin son çare çalacakları kapının kendileri olacağından hiçbir zaman şüphesi olmadı ABD'nin.
Bu çifte bir tuzak gibi değil mi, sizce de?
Rusya lideri Putin, Türkiye'nin görüşme taleplerine rağmen, 5 Mart'ta 'başka işlerim var' diyerek, Erdoğan'la görüşmek istemediğini çok da şık olmayan bir diplomatik üslupla göstermiş oldu.
Şubat sonunda verdiği süre bitince Türkiye'nin İdlib'de ne yapacağını görmek istiyor adeta.
Türkiye, kendi kendini köşeye sıkıştırmış durumda.
Suriye ordusu çekilmezse, 1 Mart'ta yapacaklarımız da Suriye hükümet güçlerini çekilmeye ikna etmeye yetmezse ne olacak, acaba hükümetin bu konuda bir planı var mı?
Zira evdeki hesap çarşıya uymayabilir…
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024