Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak resmen tanıması ve sonrasında gelişen olaylar hakkında Türkiye'de ve dünyada birçok değerlendirmeler yapıldı.
Ama hiçbirisi Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü yazısında İslam dünyasına yaptığı uygulanabilir teklif gibi olmadı. Önemle ifade etmeliyiz ki, Sayın Baş'ın yaptığı bu teklif, Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesinin de kalıcı ve gerçek çözümü?
Dünkü, "İslam dünyasının imanının ispatı" başlıklı makalesinde Sayın Baş, "İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı" ifadesine yer verdikten sonra "Mescid-i Aksa Müslümanların başkenti ilan edilmedir" tarihi önerisinde bulundu.
Dikkat ederseniz, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul eden ABD bile iki devletli bir çözümden bahsediyor. Bu olmayacak bir papaz duasına amin demektir.
Yani iki devletli çözüm sadece bahane; bu bahaneyle yıllardır İslam dünyasını oyalayan ABD-İsrail ikilisi adım adım Kudüs'ü işgal etti ve Müslümanların elinden almaya çalıştı. İslam dünyası, "Filistin devleti kurulacak, Doğu Kudüs de Filistin devletinin başkenti olacak" yalanıyla yıllarca oyalandı kandırıldı.
Bu arada İsrail, Filistin topraklarında hızını hiç kesmeden yeni yerleşim birimleri kurdu, her geçen gün işgalini genişletti. Mescid-i Aksa'yı bile işgal etti, defalarca baskın düzenledi, ibadet halindeyken Müslümanlara saldırdı, Mescid'e giriş çıkışları yasakladı.
Bir karış Filistin toprağı kalmadıktan sonra mı Filistin devleti kurulacak, iki devletli çözüm hayata geçirilecek!
Birleşmiş Milletler (BM) İsrail'in yayılmacı politikasına karşı olduğunu söyledi, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımadıklarını belirtti ama bu kadar?
BM sadece söyledi, hiçbir yaptırımda bulunmadı. Caydırmadı, cesaret verdi.
Halkına zulmediyor bahanesiyle Libya'ya yaptırım kararı alan BM, İsrail'in aleni zulümlerine sadece seyirci kaldı. Bu tepkisizlik de zaten İsrail'e en büyük destekti.
"Filistin meselesi çözülünce Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi çözülecek" iddiası yalandan başka bir şey değildir, altını çizdiğimiz gibi bir oyalama taktiğidir.
Çünkü Filistin meselesi asla çözülmeyecek.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü makalesinde altını çizdiği gibi, Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi sadece Filsitinlilerin meselesi değildir.
İlk kıblegahımızdır, Miraç mucizesine ev sahipliği yapmış bir mekandır, hadislerle müjdelenmiş, ziyaret edilmesi istenilen, sevilmiş ve seçilmiş bir merkezdir. O halde Mescid-i Aksa meselesi tüm İslam dünyasının, tüm Müslümanların meselesidir.
Sayın Baş, makalelesinde bu gerçeği şu sözlerde belirtmektedir:
"ABD Başkanı Trump'ın, Kudüs'ü İsrail'in başkenti şeklinde ilanı, tüm İslam âlemine karşı yapılmış bir hareket ve hakarettir."
"Trump'ın bastığı düğme Ortadoğu'da kaynak ve yerleşim savaşları olarak başlayan savaşı 'dinler savaşı'na dönüştürmüştür. İnançları aynı gaye etrafında birleşen Hıristiyan ve Yahudi dünya, İslam dinine ve Müslüman'a karşı aleni bir savaş açmıştır."
O halde çözüm "Kudüs Filistin'in başkentidir" değil, Sayın Baş'ın ifade ettiği gibi "Mescid-i Aksa Müslümanların başkentidir" olmalıdır.
Burası bizim, Mekke gibi, Medine gibi kutsal mekanımızdır.
Mescid-i Aksa, tüm Müslümanların temsil edildiği bir başkent yapılmalıdır.
"Nasıl?" diye sorarsanız, tüm Katolik Hıristiyanlarının merkezi bugün Vatikan değil midir? Sadece bir kiliseden ibaret olan, nüfusu 600 kişilik olan devlet statüsünde bir Hıristiyanlık merkezi, bir Hıristiyanlık başkenti oluyor da, Mescid-i Aksa neden tüm Müslümanların, İslam dünyasının başkenti olmasın?
Mescid-i Aksa'nın, tüm İslam ülkelerinin kontrolünde, bu ülkeler tarafından güvenliğinin sağlandığı bir başkent haline dönüşmesi bu manevi merkezimizin işgalinin önüne geçecek, bu şekilde buradaki Filistinli kardeşlerimizin de can ve mal güvenliği sağlanacaktır.
İslam dünyasının liderleri; etkisiz kınamaları, timsah gözyaşlarını, Filistin'e sahip çıkıyormuş gibi yapıp ABD'nin ve İsrail'in suyuna gitmeyi derhal bırakıp, Sayın Baş'ın bu teklifine, bu gerçek çözüme odaklanmalıdır.
İslam dünyasının imanının ispatı da budur.
Ama hiçbirisi Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü yazısında İslam dünyasına yaptığı uygulanabilir teklif gibi olmadı. Önemle ifade etmeliyiz ki, Sayın Baş'ın yaptığı bu teklif, Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesinin de kalıcı ve gerçek çözümü?
Dünkü, "İslam dünyasının imanının ispatı" başlıklı makalesinde Sayın Baş, "İşlenen cinayete ümmetin tamamı tek vücut olarak karşı durmalı" ifadesine yer verdikten sonra "Mescid-i Aksa Müslümanların başkenti ilan edilmedir" tarihi önerisinde bulundu.
Dikkat ederseniz, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul eden ABD bile iki devletli bir çözümden bahsediyor. Bu olmayacak bir papaz duasına amin demektir.
Yani iki devletli çözüm sadece bahane; bu bahaneyle yıllardır İslam dünyasını oyalayan ABD-İsrail ikilisi adım adım Kudüs'ü işgal etti ve Müslümanların elinden almaya çalıştı. İslam dünyası, "Filistin devleti kurulacak, Doğu Kudüs de Filistin devletinin başkenti olacak" yalanıyla yıllarca oyalandı kandırıldı.
Bu arada İsrail, Filistin topraklarında hızını hiç kesmeden yeni yerleşim birimleri kurdu, her geçen gün işgalini genişletti. Mescid-i Aksa'yı bile işgal etti, defalarca baskın düzenledi, ibadet halindeyken Müslümanlara saldırdı, Mescid'e giriş çıkışları yasakladı.
Bir karış Filistin toprağı kalmadıktan sonra mı Filistin devleti kurulacak, iki devletli çözüm hayata geçirilecek!
Birleşmiş Milletler (BM) İsrail'in yayılmacı politikasına karşı olduğunu söyledi, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımadıklarını belirtti ama bu kadar?
BM sadece söyledi, hiçbir yaptırımda bulunmadı. Caydırmadı, cesaret verdi.
Halkına zulmediyor bahanesiyle Libya'ya yaptırım kararı alan BM, İsrail'in aleni zulümlerine sadece seyirci kaldı. Bu tepkisizlik de zaten İsrail'e en büyük destekti.
"Filistin meselesi çözülünce Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi çözülecek" iddiası yalandan başka bir şey değildir, altını çizdiğimiz gibi bir oyalama taktiğidir.
Çünkü Filistin meselesi asla çözülmeyecek.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü makalesinde altını çizdiği gibi, Kudüs ve Mescid-i Aksa meselesi sadece Filsitinlilerin meselesi değildir.
İlk kıblegahımızdır, Miraç mucizesine ev sahipliği yapmış bir mekandır, hadislerle müjdelenmiş, ziyaret edilmesi istenilen, sevilmiş ve seçilmiş bir merkezdir. O halde Mescid-i Aksa meselesi tüm İslam dünyasının, tüm Müslümanların meselesidir.
Sayın Baş, makalelesinde bu gerçeği şu sözlerde belirtmektedir:
"ABD Başkanı Trump'ın, Kudüs'ü İsrail'in başkenti şeklinde ilanı, tüm İslam âlemine karşı yapılmış bir hareket ve hakarettir."
"Trump'ın bastığı düğme Ortadoğu'da kaynak ve yerleşim savaşları olarak başlayan savaşı 'dinler savaşı'na dönüştürmüştür. İnançları aynı gaye etrafında birleşen Hıristiyan ve Yahudi dünya, İslam dinine ve Müslüman'a karşı aleni bir savaş açmıştır."
O halde çözüm "Kudüs Filistin'in başkentidir" değil, Sayın Baş'ın ifade ettiği gibi "Mescid-i Aksa Müslümanların başkentidir" olmalıdır.
Burası bizim, Mekke gibi, Medine gibi kutsal mekanımızdır.
Mescid-i Aksa, tüm Müslümanların temsil edildiği bir başkent yapılmalıdır.
"Nasıl?" diye sorarsanız, tüm Katolik Hıristiyanlarının merkezi bugün Vatikan değil midir? Sadece bir kiliseden ibaret olan, nüfusu 600 kişilik olan devlet statüsünde bir Hıristiyanlık merkezi, bir Hıristiyanlık başkenti oluyor da, Mescid-i Aksa neden tüm Müslümanların, İslam dünyasının başkenti olmasın?
Mescid-i Aksa'nın, tüm İslam ülkelerinin kontrolünde, bu ülkeler tarafından güvenliğinin sağlandığı bir başkent haline dönüşmesi bu manevi merkezimizin işgalinin önüne geçecek, bu şekilde buradaki Filistinli kardeşlerimizin de can ve mal güvenliği sağlanacaktır.
İslam dünyasının liderleri; etkisiz kınamaları, timsah gözyaşlarını, Filistin'e sahip çıkıyormuş gibi yapıp ABD'nin ve İsrail'in suyuna gitmeyi derhal bırakıp, Sayın Baş'ın bu teklifine, bu gerçek çözüme odaklanmalıdır.
İslam dünyasının imanının ispatı da budur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025