Ülkemizin ne derece büyük tehditler altında bulunduğunu görmemek, çok müthiş bir gafletin ötesinde bulunmak demektir. İktidarın bu problemleri ortadan kaldıramaması, bir acziyetin veya kastın sonucudur. Acziyet ise bunun yolunu bilenlerden yardım istemektir. Veya işi ehline havale etmektir. Bu davranış vatan sevgisinin ve dinimizin gereğidir. Halkın idarecilere itaati dinimizin şartıdır. Ancak iktidarda görülen gaflet halinde, halkın içindeki akıl ve tecrübe sahiplerinin, iktidara yol gösterme sorumlulukları asla ihmale gelmez. Bu nedenle BTP ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve tüm kurmayları bu görevi on senedir sürdürmektedir. Ben BTP’nin bir elemanı olarak vardığım sonucu halkımın nazarı dikkatine sunuyorum. İnşallah ben yanılırım. Allah (c.c) vatanımızı korusun. Son taksim olayları Bardağı taşıran son damla olarak belirtilmektedir. Asla bardağı taşıran son damla değildir. Kocaman bir sürahiyi taşıran bir damladır. 12 yılı bulan icraatların içerisinde bir tek kanun maddesi gösteremezsiniz ki ülkemizin bir problemini çözsün veya bir yaraya merhem olsun. AB’nin aşkından ortaya çıkan kanunlar, ABD emri ile çıkanlar, seçilmişlerin lehlerine bir gecede çıkıveren, kralları bile halka ret ettirecek, menfaat, ayrıcalık dolu, trafikten tutun da emniyette, adalette, sağlıkta, vekilin yedi ceddine dokunulmazlık ve avantaj sağlayan kanunlar. Satılan veya kiralanan hatta peşkeş çekilen, devlete gelir getirmekte rekorlar kıran KİT’lerin, müesseselerin, fabrikaların, enerji sistemlerinin, eşine rastlanması asla mümkün olmayan yer altı kaynaklarımızın, yabancı firmalara peşkeş çekilmesi, yabancılara orman ve özel sahalarda maden çıkarma izni verilmesi, sürahiyi taşırmadı da, nasıl olduysa yapılanların en ufağı taşmaya sebep oldu! TOKİ’ler, çürük bahanesi ile üç kağıtçılara yıkım için sunulan binalar, Petrolü, altını, tüm kaynakları yabancılara peşkeş çekilen ülkenin, Oto yolları, hava meydanları, kırkın üzerinde, Jony’lerle dolup taşan ABD ve NATO üsleri, İsrail’i koruyan füze kalkanları, kalkana destek ve ülkeyi hedef haline getiren PATRIOTLAR, üç gün üç gece yazmakla bitirilmesi mümkün olmayan hatalar ve yanlışlar, kabı çoktan doldurmuştu hatta kap taşmıştı. Ama ne gören olmuştu ne de her gün haykırıldığı halde duyan. Nedense yürüyüş parkı büyük bir olay oluverdi? Kesinlikle üzerinde düşünmek gereklidir. Dinlerarası Diyaloglarla, 60 binin üzerinde açılan kilise evleri, Dinler bahçesi adıyla açılmış batıl ibadethaneler, devletin kesesinden restore edilen kiliseler. Din turizmi adı altında ayinlere açılanları, hele BOP projesi ile Afganistan, Irak. Libya, Suriye’de devam eden, İsrail istekli ABD emirli, Eş Başkan destekli-Haçlı seferleri, nedense kabı taşırmadı. Şu soruyu sormak gereklidir. Aslında kabı taşıran sebep nedir?..Demokrasilerde, ülkenin aleyhine görülen en küçük kusurda, öncelikle muhalefet iktidarı uyarma görevini önceden yapmak zorundadır. Kanunların ve kararların tartışılması mecliste olduğundan, ilk sorumluluk meclis içerisinde görevli muhalefetindir. Bu asla olmamıştır. Dışarıdan gelen uyarılara ise iktidar kulak asmamıştır. Tek görevini yapan BTP olmuştur. Her şey vatan içindir. Türk milleti nihayet uyanmıştır. Daha doğrusu ABD taktiği ile uyandırılmıştır. Anayasa ile başlayan, açılımla devam eden, sonuçta nereye gidileceği hakkında herkesin bir düşüncesi olmalıdır. Elbette iktidarın da bir hedefi vardır, Bu hedef nedir? Devamı yarın…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017