Osmanlı Devleti'nin parçalanarak yıkılması, bilindiği gibi İngiltere'nin bir dış politika ilkesiydi. Pontus meselesine çok ciddi olarak sarılan Yunanistan'ın en büyük teşvikçisi hatta bu işi başlatıp Yunanlılar'ı ileri sürenlerin İngilizler olduğu şüphesizdir. Bu bakımdan Pontus olaylarının hemen her safhasında İngiliz siyaset adamlarını ve de askerlerini görmek mümkündür. Mütareke sonrası Karadeniz Bölgesi'ne çıkarma yapan İngilizler, Pontusçu Rumlar ile işbirliğine girerek faaliyetlere başlamışlardır. Nitekim, İngiliz temsilcisi Salter, Samsun metropiliti Germanos ile temasa geçmiş, Germanos başkanlığında bir örgüt kurmuştur. İngilizlerin kıyıdan başlamak üzere işgalleri Rumlara moral kaynağı olmuş, dolayısıyla cinayet, yağma ve saldırılarını artırmalarına vesile olmuştur. Bir raporda şöyle denilmektedir: "9 Mart 1919'da 200 kişilik bir İngiliz müfrezesinin Samsun'u ve 30 Mart 1919'da Merzifon'u işgal etmeleri ile birlikte Pontusçu Rumlar ve çeteler tecavüzlerini ve faaliyetlerini artırdı."(1)
"Pontus hülyası peşinde koşanlar Karadeniz sahillerine Rum göçmenler namı altında silahlı çeteler çıkartıyor, kontrol bahanesiyle iskelemize uğrayan İngiliz gemileri bu işleri destekliyordu. Hatta uğradıkları iskelelerde dışarı çıkarak temaslar yapan Miralay Rawlinson Erzurum'a, Binbaşı Smith Trabzon'a, Yüzbaşı Slayt Kastamonu'ya geçerek silah ve kamaları toplamak Ermeni ve Rumlarla gizli işleri konuşmak suretiyle onlara yardım ediyorlardı". "Sinop'un tabii liman oluşundan dolayı düşman gemileri buralara uğruyorlar, kontrol ve yardım bahanesiyle bu harp gemilerinden veya yolcu vapurlarından karaya çıkan sivil memurlar gizlice bu harp gemilerinden veya yolcu vapurlarından karaya çıkan sivil memurlar Pontus teşkilatını hazırlıyorlardı." "İngilizler, İnebolu'daki Pontusçuların daveti üzerine Rumlarla meskun Patriyos mahallesinde Rum kızların ve kadınların hizmet ettiği içkili, çalgılı ziyafetler çekiyorlar ve Türkler aleyhine nümayişler yapıyorlardı. "(2)
TÜRKİYE'YE AKIN
EDEN MİSYONERLER
İngilizler, Osmanlı Devleti'nin parçalanarak; kendi siyasi ve iktisadi politikaları doğrultusunda emellerine ulaşmak için askeri kuvvetler yanında Türkiye'ye binlerce misyoner-ajan çıkartması da yapmıştır. Nitekim İngiltere Osmanlı hakimiyeti altındaki beldeler üzerinde çok girift hesapları olan bir devlettir. "Bu amaca yönelik olarak İngiltere, 17. yüzyıl ortalarından itibaren Ortadoğu'ya çok sayıda misyoner- ajan göndermiştir. Bu misyonerlerin iki gayesi vardı: Birincisi Osmanlı'yı yıkmak, diğeri Müslüman halkları Hıristiyanlaştırmak" (3). Bu gayeyi gerçekleştirmek için de İngilizler, Türkler arasında kavmiyetçilik, din ayrımı, mezhep ihtilafları, renk ayrımı, kabile ve arazi ihtilaflarını tutuşturmak üzere özellikle Ortadoğu'ya ve başkent İstanbul'a misyonerler göndermiştir. Zira İngilizler biliyordu ki, Osmanlı'yı yok etmenin; yani, milli birliği bozmanın yolu dini birliği ve din müessesesini çökertmekten geçmekteydi. Bu misyonerlerin en meşhurları: Humpher, Lawrance, Wayt Fransis E. P. Botta, Goldziher, Renan, Ceatani, Rodinson... gibi batılı misyonerlerdir. (4)
Amerikalılar da Pontusçuluğa, askeri yardımdan çok misyonerleri aracılığıyla dini propaganda ve siyasi alanda destek vermiştir. Hatırlanacağı üzere Merzifon Amerikan Koleji bu tür faaliyetlerin hamisi ve öncüsü durumundaydı. Anadolu'da Pontus fikrinin yayılmasında büyük rolleri olan bu kolej, Pontus Cemiyeti'nin bir şubesi gibi çalışıyordu. Okulun Amerikalı müdürü White, Rum ve Ermeni çetelerine her türlü yardımı yapmakla kalmıyor, Müslümanların devleti Osmanlı'yı yıkmak için, Türkiye'de Rum ve Ermeni'leri korunması gerektiğini de kabul ediyordu. (5) İngiltere, Yunanistan ve ABD'nin yanı sıra Fransızlar da boş durmuyor, çeşitli yerlerde yaptıkları gibi Sinop'ta da, Katolik kiliselerinin onarımı adı altında o bölgeye gidip Pontusçu Rumlar ile temas ve işbirliği yapıyorlardı (6).
Dipnotlar:
1) Jeaschke, a.g.e., s. 103.
2) Nurettin Peker, a.g.e., s. 38-40.
3) Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, İcmal Yayınları, 2000, 8. bsk. s. 78.
4) Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e., s. 78-79; ayrıca; Hicaz'da İngiliz Öğretisi, Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj Gazetesi, 2 Mart 2001.
5) Ali Güler, a.g.e., s. 64.
6) Nurettin Peker, a.g.e., s. 41.
"Pontus hülyası peşinde koşanlar Karadeniz sahillerine Rum göçmenler namı altında silahlı çeteler çıkartıyor, kontrol bahanesiyle iskelemize uğrayan İngiliz gemileri bu işleri destekliyordu. Hatta uğradıkları iskelelerde dışarı çıkarak temaslar yapan Miralay Rawlinson Erzurum'a, Binbaşı Smith Trabzon'a, Yüzbaşı Slayt Kastamonu'ya geçerek silah ve kamaları toplamak Ermeni ve Rumlarla gizli işleri konuşmak suretiyle onlara yardım ediyorlardı". "Sinop'un tabii liman oluşundan dolayı düşman gemileri buralara uğruyorlar, kontrol ve yardım bahanesiyle bu harp gemilerinden veya yolcu vapurlarından karaya çıkan sivil memurlar gizlice bu harp gemilerinden veya yolcu vapurlarından karaya çıkan sivil memurlar Pontus teşkilatını hazırlıyorlardı." "İngilizler, İnebolu'daki Pontusçuların daveti üzerine Rumlarla meskun Patriyos mahallesinde Rum kızların ve kadınların hizmet ettiği içkili, çalgılı ziyafetler çekiyorlar ve Türkler aleyhine nümayişler yapıyorlardı. "(2)
TÜRKİYE'YE AKIN
EDEN MİSYONERLER
İngilizler, Osmanlı Devleti'nin parçalanarak; kendi siyasi ve iktisadi politikaları doğrultusunda emellerine ulaşmak için askeri kuvvetler yanında Türkiye'ye binlerce misyoner-ajan çıkartması da yapmıştır. Nitekim İngiltere Osmanlı hakimiyeti altındaki beldeler üzerinde çok girift hesapları olan bir devlettir. "Bu amaca yönelik olarak İngiltere, 17. yüzyıl ortalarından itibaren Ortadoğu'ya çok sayıda misyoner- ajan göndermiştir. Bu misyonerlerin iki gayesi vardı: Birincisi Osmanlı'yı yıkmak, diğeri Müslüman halkları Hıristiyanlaştırmak" (3). Bu gayeyi gerçekleştirmek için de İngilizler, Türkler arasında kavmiyetçilik, din ayrımı, mezhep ihtilafları, renk ayrımı, kabile ve arazi ihtilaflarını tutuşturmak üzere özellikle Ortadoğu'ya ve başkent İstanbul'a misyonerler göndermiştir. Zira İngilizler biliyordu ki, Osmanlı'yı yok etmenin; yani, milli birliği bozmanın yolu dini birliği ve din müessesesini çökertmekten geçmekteydi. Bu misyonerlerin en meşhurları: Humpher, Lawrance, Wayt Fransis E. P. Botta, Goldziher, Renan, Ceatani, Rodinson... gibi batılı misyonerlerdir. (4)
Amerikalılar da Pontusçuluğa, askeri yardımdan çok misyonerleri aracılığıyla dini propaganda ve siyasi alanda destek vermiştir. Hatırlanacağı üzere Merzifon Amerikan Koleji bu tür faaliyetlerin hamisi ve öncüsü durumundaydı. Anadolu'da Pontus fikrinin yayılmasında büyük rolleri olan bu kolej, Pontus Cemiyeti'nin bir şubesi gibi çalışıyordu. Okulun Amerikalı müdürü White, Rum ve Ermeni çetelerine her türlü yardımı yapmakla kalmıyor, Müslümanların devleti Osmanlı'yı yıkmak için, Türkiye'de Rum ve Ermeni'leri korunması gerektiğini de kabul ediyordu. (5) İngiltere, Yunanistan ve ABD'nin yanı sıra Fransızlar da boş durmuyor, çeşitli yerlerde yaptıkları gibi Sinop'ta da, Katolik kiliselerinin onarımı adı altında o bölgeye gidip Pontusçu Rumlar ile temas ve işbirliği yapıyorlardı (6).
Dipnotlar:
1) Jeaschke, a.g.e., s. 103.
2) Nurettin Peker, a.g.e., s. 38-40.
3) Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, İcmal Yayınları, 2000, 8. bsk. s. 78.
4) Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e., s. 78-79; ayrıca; Hicaz'da İngiliz Öğretisi, Prof. Dr. Haydar Baş, Yeni Mesaj Gazetesi, 2 Mart 2001.
5) Ali Güler, a.g.e., s. 64.
6) Nurettin Peker, a.g.e., s. 41.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.