Tayland, dünyada ilk 25'e giren bir ekonomiye sahip. borsası, serbest döviz piyasası, aklınıza ne geliyorsa var. Ancak görüldüğü gibi orada da darbe oluyor. Radikal'den Murat Yetkin yazıyor.
Tayland'da askerlerin yönetime el koyduğu haberini cep telefonu mesajından öğrendiğimizde, Ankara'da bir yemek davetindeydik. Türkiye Müteahhitler Birliği'nin (TMB) yemekli toplantısında konuşmacı ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson idi ve konuşması henüz başlamamıştı. Masadakilerden biri, bir muhalefet partisinin kongre delegelerinden birisi, sanki olay Türkiye'de olmuşçasına ve sanki onaylanması gerekiyormuş edasıyla "İşte olacağı budur" dedi. Bir başkası "Olur mu canım" gibilerinden bir şey söyledi. Sonra beraberce, TMB üyelerinin ve konuklarının hep birlikte ABD elçisini PKK ve Irak konusunda terletmelerini izledik. (Bu saffada başka bir haberde yeralıyor) Konumuza dönersek, Tayland'da Genelkurmay Başkanı Sondhi Boonyaratklin, Başbakan Thaksin Shinavatra'nın BM toplantıları için New York'ta olduğu sırada tankları sokağa çıkarmış, yönetime el koymuştu. Dünyanın buna karşı çıkacağı yolundaki beklentiler, Shinavatra'nın darbeyi tanımadığını ve Genelkurmay Başkanı'nı görevden aldığını söylemesine karşın BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın devrilen başbakanın Genel Kurul'daki konuşmasının iptal edildiğini açıklamasıyla duvara çarptı. Avrupa Birliği'nden orta karar bir endişe beyanı ve bir an önce normale dönüş temennisi geldi. Oysa Shinavatra, 2001'de kurduğu partisiyle iktidar olmuş, ülkesi onun idaresinde büyüme rekorları kırmış, 2005 seçimlerindeyse 500 sandalyeli mecliste 377 sandalye ile tek başına iktidarını perçinlemişti. Anketler yüzde 40 civarında destek gösteriyordu ve muhalefetin yolsuzluklar konusundaki tepkileri sonucu, erken seçim kararı alınmıştı. Yine de, Shinavatra, 'çok sayıda özel televizyon varken, pazar ekonomisinde darbe mi olur?' yorumlarına karşın, devrildi. Bütün özel televizyonlar birkaç dakika içinde kazanandan yana yayına başlamış, bankalar ve borsa ise bir günlüğüne 'tatil edilmişti'. Dün, darbeci general iki hafta içinde demokrasiye dönüleceği sözü verdi.
Tayland'da askerlerin yönetime el koyduğu haberini cep telefonu mesajından öğrendiğimizde, Ankara'da bir yemek davetindeydik. Türkiye Müteahhitler Birliği'nin (TMB) yemekli toplantısında konuşmacı ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson idi ve konuşması henüz başlamamıştı. Masadakilerden biri, bir muhalefet partisinin kongre delegelerinden birisi, sanki olay Türkiye'de olmuşçasına ve sanki onaylanması gerekiyormuş edasıyla "İşte olacağı budur" dedi. Bir başkası "Olur mu canım" gibilerinden bir şey söyledi. Sonra beraberce, TMB üyelerinin ve konuklarının hep birlikte ABD elçisini PKK ve Irak konusunda terletmelerini izledik. (Bu saffada başka bir haberde yeralıyor) Konumuza dönersek, Tayland'da Genelkurmay Başkanı Sondhi Boonyaratklin, Başbakan Thaksin Shinavatra'nın BM toplantıları için New York'ta olduğu sırada tankları sokağa çıkarmış, yönetime el koymuştu. Dünyanın buna karşı çıkacağı yolundaki beklentiler, Shinavatra'nın darbeyi tanımadığını ve Genelkurmay Başkanı'nı görevden aldığını söylemesine karşın BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın devrilen başbakanın Genel Kurul'daki konuşmasının iptal edildiğini açıklamasıyla duvara çarptı. Avrupa Birliği'nden orta karar bir endişe beyanı ve bir an önce normale dönüş temennisi geldi. Oysa Shinavatra, 2001'de kurduğu partisiyle iktidar olmuş, ülkesi onun idaresinde büyüme rekorları kırmış, 2005 seçimlerindeyse 500 sandalyeli mecliste 377 sandalye ile tek başına iktidarını perçinlemişti. Anketler yüzde 40 civarında destek gösteriyordu ve muhalefetin yolsuzluklar konusundaki tepkileri sonucu, erken seçim kararı alınmıştı. Yine de, Shinavatra, 'çok sayıda özel televizyon varken, pazar ekonomisinde darbe mi olur?' yorumlarına karşın, devrildi. Bütün özel televizyonlar birkaç dakika içinde kazanandan yana yayına başlamış, bankalar ve borsa ise bir günlüğüne 'tatil edilmişti'. Dün, darbeci general iki hafta içinde demokrasiye dönüleceği sözü verdi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.