Pir Sultan Abdal'ı bitirme tezi konusu olarak almamı, büyük bir nasip olarak görüyorum. Pir Sultan Abdal'ı tanıma fırsatını, bitirme tezi ile elde ettiğim için, Allah'a şükrediyorum. Böylesine gerçek bir Müslüman'ı, böylesine gerçek bir hak aşığını tanımak, çok güzel?
Pir Sultan Abdal; 16. Yüzyılda yaşamış, ünlü halk şairi ve ozanıdır. Yazılı kaynaklarda yaşamı hakkında pek fazla bilgi bulunmayan Pir Sultan Abdal, "Alevi Önderi" olarak anılır.
Pir Sultan Abdal'a "Alevi" diyerek, insanımızın önemli bir kısmının, bu büyük insanı tanımamasına sebep olunmuş. Tabi ki Osmanlı'nın çok büyük etkisi vardır. Oysa Pir Sultan, sadece bir ozan değil, o dergâhta yetişmiş bir postnişin ve hak dostu, evliya zattır.
Mevlana, Yunus'u biliriz de, Pir Sultan'ı, neden tanımayız? İşte bunda, çok politik nedenler var. Katı Sünni anlayışına sahip insanlar gözünde "Alevi" dinsiz demektir, ne yazık ki. Oysa Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, anneleri Hz. Fatıma alevi değil de nedir.
Hz. Ali daha hayatta iken, Ali'nin Şiaları vardı. Yani Ali hayatta iken aleviler vardı. Çünkü Ali'ye taraf olmamak, düşünülebilir mi: Hz. Ali'ye en başta, Allah ve Peygamberi taraftır.
Hz. Ali hakkında yüzlerce ayet ve binlerce hadis var. Allah'ı ve Peygamberi inkâr edenlere "dinsiz" denir. Pir Sultan Abdal, Allah, Peygamber ve Ehl-i Beyt aşığı bir hak erenidir.
Hz. Ali'ye "şah" dediği için, İran şahını kast ediyor iftirasıyla yok yere asılmıştır. Pir Sultan'ın isyan ettiğini iddia edenler, o dönemde Sivas ve yöresinde, bir isyan olmadığını bilmeleri gerekir.
Evet, şiirlerinde Hz. Ömer ve Osman'a yer vermez. Ömer ve Osman'ı inkâr, Müslüman'ı neden kâfir yapsın çünkü bu zevat peygamber değiller. Haklarında ayette yok.
Nitekim Pir Sultan: "Hangi kitapta var ol Ömer Osman/ Kuran'da anlatılan Ali değil mi?" mısralarıyla Osmanlı müftülerinin ve kadılarının hışmını üzerine çekmiştir.
Olaya bakar mısınız, Allah'ı, Peygamberi ve Ehl-i Beyt'ini canı pahasına seven bir insan, Ömer ve Osman'ı övmedi diye "dinsiz" ilan edilebilir mi? Ancak edilmiş, ne yazık ki. Kadılara, müftülere meydan okuyan işte o mısralar:
"Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement, işte boynum, sararsa
İşte hançer, işte kellem, keserse
Dönen dönsün, ben dönmezem pirimden"
Pir Sultan'ın mücadelesi, inandıklarını her şartta müdafaa etmesi, baş eğmemesi, boyun bükmemesi, ancak aşıkı olduğu Peygamberin, Ali'nin, Hasan ve Hüseyin'in yolunda olmasıyla izah edilir. Ehl-i Beyt'in hem yolunda, hem de soyunda olan Pir Sultan'ın, gerçek adı da, Haydar'dır.
Pir Sultan Abdalın çocukluğu çobanlıkla gelmiştir. Tekke eğitimi almış, halifeler tarihini, tarikat düzenini ve peygamber ve evliya menkıbelerini öğrenmiştir. Alevi bir şair olan Pir Sultan Abdal, Alevi geleneklerine bağlı olarak büyütülmüş ve bir dergâhta yetişmiştir.
Tekke ve Tasavvuf ile sınırlı kalmayıp halka hitap eden bir liderdi. Şiirlerinde Tasavvuf felsefesi gibi soyut ve yüksek konular yerine, kendi deneyimlerini ve karşılaştığı durumları kaleme almıştır. Eserlerinin konularını sadece din, mezhep ya da tarikat değil, yaşamın çeşitli yönleri de oluşturmuştur.
Devlet düzeninin bozukluğu, iç savaşlar, mezhep ayrılıkları yüzünden yaşanan huzursuzlukları, kadıların adil olmadığı, dönemin müftülerinin yanlışlıkları, Pir Sultanın eserlerinde kolayca görülür.
Bunların yanı sıra, Pir Sultan Abdal, din dışı eserlerinde, doğa, insan ve hayvan sevgisi içinde, gözlem yeteneği ile süslü dizeler kaleme almıştır.
Alevi-Bektaşi tarikatına mensup olan Pir Sultan Abdal, hem bir dini lider hem de devlet başkanı olarak görülen Iran Şahları adına, Anadolu halkını Osmanlı Devletine karşı ayaklanmaya teşvik ettiği ve kışkırttığı suçlamasıyla Sivas Valisi Hızır Paşanın emri ile tutuklanmış, sonra da asılarak şehit edilmiştir.
Pir Sultan Abdal; 16. Yüzyılda yaşamış, ünlü halk şairi ve ozanıdır. Yazılı kaynaklarda yaşamı hakkında pek fazla bilgi bulunmayan Pir Sultan Abdal, "Alevi Önderi" olarak anılır.
Pir Sultan Abdal'a "Alevi" diyerek, insanımızın önemli bir kısmının, bu büyük insanı tanımamasına sebep olunmuş. Tabi ki Osmanlı'nın çok büyük etkisi vardır. Oysa Pir Sultan, sadece bir ozan değil, o dergâhta yetişmiş bir postnişin ve hak dostu, evliya zattır.
Mevlana, Yunus'u biliriz de, Pir Sultan'ı, neden tanımayız? İşte bunda, çok politik nedenler var. Katı Sünni anlayışına sahip insanlar gözünde "Alevi" dinsiz demektir, ne yazık ki. Oysa Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, anneleri Hz. Fatıma alevi değil de nedir.
Hz. Ali daha hayatta iken, Ali'nin Şiaları vardı. Yani Ali hayatta iken aleviler vardı. Çünkü Ali'ye taraf olmamak, düşünülebilir mi: Hz. Ali'ye en başta, Allah ve Peygamberi taraftır.
Hz. Ali hakkında yüzlerce ayet ve binlerce hadis var. Allah'ı ve Peygamberi inkâr edenlere "dinsiz" denir. Pir Sultan Abdal, Allah, Peygamber ve Ehl-i Beyt aşığı bir hak erenidir.
Hz. Ali'ye "şah" dediği için, İran şahını kast ediyor iftirasıyla yok yere asılmıştır. Pir Sultan'ın isyan ettiğini iddia edenler, o dönemde Sivas ve yöresinde, bir isyan olmadığını bilmeleri gerekir.
Evet, şiirlerinde Hz. Ömer ve Osman'a yer vermez. Ömer ve Osman'ı inkâr, Müslüman'ı neden kâfir yapsın çünkü bu zevat peygamber değiller. Haklarında ayette yok.
Nitekim Pir Sultan: "Hangi kitapta var ol Ömer Osman/ Kuran'da anlatılan Ali değil mi?" mısralarıyla Osmanlı müftülerinin ve kadılarının hışmını üzerine çekmiştir.
Olaya bakar mısınız, Allah'ı, Peygamberi ve Ehl-i Beyt'ini canı pahasına seven bir insan, Ömer ve Osman'ı övmedi diye "dinsiz" ilan edilebilir mi? Ancak edilmiş, ne yazık ki. Kadılara, müftülere meydan okuyan işte o mısralar:
"Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement, işte boynum, sararsa
İşte hançer, işte kellem, keserse
Dönen dönsün, ben dönmezem pirimden"
Pir Sultan'ın mücadelesi, inandıklarını her şartta müdafaa etmesi, baş eğmemesi, boyun bükmemesi, ancak aşıkı olduğu Peygamberin, Ali'nin, Hasan ve Hüseyin'in yolunda olmasıyla izah edilir. Ehl-i Beyt'in hem yolunda, hem de soyunda olan Pir Sultan'ın, gerçek adı da, Haydar'dır.
Pir Sultan Abdalın çocukluğu çobanlıkla gelmiştir. Tekke eğitimi almış, halifeler tarihini, tarikat düzenini ve peygamber ve evliya menkıbelerini öğrenmiştir. Alevi bir şair olan Pir Sultan Abdal, Alevi geleneklerine bağlı olarak büyütülmüş ve bir dergâhta yetişmiştir.
Tekke ve Tasavvuf ile sınırlı kalmayıp halka hitap eden bir liderdi. Şiirlerinde Tasavvuf felsefesi gibi soyut ve yüksek konular yerine, kendi deneyimlerini ve karşılaştığı durumları kaleme almıştır. Eserlerinin konularını sadece din, mezhep ya da tarikat değil, yaşamın çeşitli yönleri de oluşturmuştur.
Devlet düzeninin bozukluğu, iç savaşlar, mezhep ayrılıkları yüzünden yaşanan huzursuzlukları, kadıların adil olmadığı, dönemin müftülerinin yanlışlıkları, Pir Sultanın eserlerinde kolayca görülür.
Bunların yanı sıra, Pir Sultan Abdal, din dışı eserlerinde, doğa, insan ve hayvan sevgisi içinde, gözlem yeteneği ile süslü dizeler kaleme almıştır.
Alevi-Bektaşi tarikatına mensup olan Pir Sultan Abdal, hem bir dini lider hem de devlet başkanı olarak görülen Iran Şahları adına, Anadolu halkını Osmanlı Devletine karşı ayaklanmaya teşvik ettiği ve kışkırttığı suçlamasıyla Sivas Valisi Hızır Paşanın emri ile tutuklanmış, sonra da asılarak şehit edilmiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Kübra Karaca / diğer yazıları
- Allah tuzakları bozandır / 17.09.2018
- İnsan Atatürk-2 / 22.07.2018
- İnsan Atatürk-1 / 21.07.2018
- Pir Sultan Abdal'ı tanımak bir nasipmiş / 04.07.2018
- 'Gün Eksilmesin Penceremden' / 07.05.2018
- İnsan Atatürk-2 / 22.07.2018
- İnsan Atatürk-1 / 21.07.2018
- Pir Sultan Abdal'ı tanımak bir nasipmiş / 04.07.2018
- 'Gün Eksilmesin Penceremden' / 07.05.2018