‘Peygamberiniz kaç tane halife geleceğini size haber verdi mi?’
"Abdullah bin Mesud'un yanındaydık. Kur'an'larımızı ona gösteriyorduk. O sırada bir genç ona sordu ki: 'Peygamberiniz kendisinden sonra kaç halife geleceğini size haber verdi mi?'
19.01.2024 19:07:00 / Güncelleme: 19.01.2024 19:20:30
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Mesruk bin Ecda diyor ki: "Abdullah bin Mesud'un yanındaydık. Kur'an'larımızı ona gösteriyorduk. O sırada bir genç ona sordu ki: 'Peygamberiniz kendisinden sonra kaç halife geleceğini size haber verdi mi?'
Abdullah, 'Sen bir genç olmana rağmen bunu benden soruyorsun, senden önce benden kimse böyle bir şey sormamıştı. Evet, Peygamberimiz bize, kendisinden sonra on iki halife geleceğini haber verdi; onlar, Ben-i İsrail'in Nukebası sayısıncadır' dedi."
Attab bin Muhammed, aşağıdaki hadisi üç yoldan Şâbi'den nakletmiştir. (Elbette burada naklettiğimiz, muterref yoluyla Şâbi'den rivayet olunandır).
Şâbi, amcası Kays bin Abd'dan şöyle rivayet eder: "Mescidde oturmuştuk, Abdullah bin Mesud da bizimleydi. Bedevi Araplarından biri yanımıza gelerek şöyle dedi: 'Abdullah sizin aranızda mıdır?'
Abdullah, 'Evet, ben Abdullah'ım, niçin sordunuz?' dedi.
Göçebe Arap, 'Ya Abdullah! Peygamberiniz kaç tane halife geleceğini size haber verdi mi?' diye sordu.
Abdullah, 'Irak'a geldiğimden beri hiç kimsenin bana sormadığı bir soruyu sordun. Evet, Ben-i İsrail Nukebası sayısınca on iki kişi halife olacaktır' dedi."
Ebu Urabe, hadisin bu kısmını şöyle nakletmiştir: "Evet, bunlar Ben-i İsrail Nukebası sayısınca olacaktır."
Cerir Eş'as'tan, o daAbdullah bin Mesud'dan, o da Resûlullah'tan şöyle nakletmektedir: "Benden sonra halifelerim, Ben-i İsrail Nukebası sayısınca, on iki kişidir."
Câbir bin Semure diyor ki: "Babamla beraber Hz. Resûlullah'ın yanındaydık. O Hazret, 'Benden sonra on iki emir gelecektir' buyurdu. Sonra sessizce bir şey söyledi. Ben babama, 'Resûlullah sessizce ne buyurdu?' diye sordum. Babam, 'Hepsi Kureyş'tendir' buyurdular, dedi."
Yine, Câbir bin Semure'nin şöyle dediği naklolunmuştur: "Hz. Resûlullah'ın huzuruna gittim, O Hazretin şöyle buyurduğunu duydum: 'Bu iş, on iki halife hükümet etmedikçe (gelmedikçe) son bulmayacaktır.'
Sonra yavaşça bir şey dediler. Babamdan O Hazretin ne buyurduğunu sordum. Babam, 'Hepsi Kureyş'tendir' sözünü buyurduklarını söyledi."
Yine, Câbir bin Semure diyor ki: "Hz. Resûlullah'ın şöyle buyurduklarını duydum: 'Benden sonra on iki halife gelecektir, hepsi de Kureyş'tendir.'
Eve döndüklerinde kimsenin yanında bulunmadığı bir sırada yanına giderek, 'Ondan sonra ne olacak?' diye sorduğumda, 'Kargaşalık olacak' buyurdular."
SELMAN-I FARİSÎ DİYOR Kİ
Selman-ı Farisî diyor ki: "Hz. Resûlullah'ın huzurlarına gittim. İmam Hüseyin (a.s.) O Hazretin dizlerinin üstündeydi. Resûlullah onun ağzından ve gözlerinden öpüyordu ve şöyle diyordu:
'Sen efendisin ve efendinin oğlusun. Sen, imamsın ve imamın oğlusun, sen hüccetsin ve hüccetin oğlusun, sen, soyundan gelecek dokuz hüccetin babasısın ve onların dokuzuncusu onların Kâim'idir (kıyam edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracak olan Mehdî)."
Emirü'l-Mü'minin Hz. Ali (a.s.) diyor ki: "Hz. Resûlullah şöyle buyurdular: Müjdeler olsun, müjdeler olsun, müjdeler olsun! Benim ümmetimin durumu yağmura benzer; öncesi mi hayırlıdır, sonrası mı belli olmaz.
Yine ümmetimin durumu bir yıl bir grubun, diğer yıl da başka bir grubun faydalandığı bir bağa benzer; umulur ki son grup, bağış açısından daha geniş, kudret ve varlık açısından daha derin ve toplanmış meyve açısından daha güzel olur.
Benim ve Benden sonra mutlu ve akıl sahipleri on iki kişinin başına geldiği ve sonunda İsa bin Meryem'in geleceği bir ümmet helak olur mu hiç?
Ama bu arada, kargaşa ve fitnenin doğuracağı bir nesil helak olacaktır; onlar Benden değildir, Ben de onlardan değilim." (Hadis, İmam Ali'nin (a.s.) bir Yahudiye vermiş olduğu cevaptır).
Temim diyor ki: "Abdullah bin Ebu Huzeyl'den imametin kimin hakkı olduğunu ve imamın nişanelerini sordum. O, şöyle cevap verdi: 'Bu meseleye (imamet meselesine) kılavuzluk eden, mü'minlere hüccet olan, Müslümanların işlerinin sorumluluğunu üstlenmeye kalkan, Kur'an ile konuşan ve dinin hükümlerini bilen kimse Resûlullah'ın kardeşi, O'nun ümmet arasındaki halifesi ve O'nun halka olan vasisidir; onun Peygamber'e olan nispeti Hârun'un Mûsa'ya olan nispeti gibidir.
Onun itaati şu ayet gereğince farzdır: 'Ey iman edenler; Allah'a, Resulüne ve sizden olan ulu'l-emr'e itaat edin.'
Allah-u Teala onun vasfında şöyle buyurmuştur: 'Sizin veliniz ancak Allah, Resulü ve iman edip namaz kılan ve rükû halinde zekât verenlerdir.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Abdullah, 'Sen bir genç olmana rağmen bunu benden soruyorsun, senden önce benden kimse böyle bir şey sormamıştı. Evet, Peygamberimiz bize, kendisinden sonra on iki halife geleceğini haber verdi; onlar, Ben-i İsrail'in Nukebası sayısıncadır' dedi."
Attab bin Muhammed, aşağıdaki hadisi üç yoldan Şâbi'den nakletmiştir. (Elbette burada naklettiğimiz, muterref yoluyla Şâbi'den rivayet olunandır).
Şâbi, amcası Kays bin Abd'dan şöyle rivayet eder: "Mescidde oturmuştuk, Abdullah bin Mesud da bizimleydi. Bedevi Araplarından biri yanımıza gelerek şöyle dedi: 'Abdullah sizin aranızda mıdır?'
Abdullah, 'Evet, ben Abdullah'ım, niçin sordunuz?' dedi.
Göçebe Arap, 'Ya Abdullah! Peygamberiniz kaç tane halife geleceğini size haber verdi mi?' diye sordu.
Abdullah, 'Irak'a geldiğimden beri hiç kimsenin bana sormadığı bir soruyu sordun. Evet, Ben-i İsrail Nukebası sayısınca on iki kişi halife olacaktır' dedi."
Ebu Urabe, hadisin bu kısmını şöyle nakletmiştir: "Evet, bunlar Ben-i İsrail Nukebası sayısınca olacaktır."
Cerir Eş'as'tan, o daAbdullah bin Mesud'dan, o da Resûlullah'tan şöyle nakletmektedir: "Benden sonra halifelerim, Ben-i İsrail Nukebası sayısınca, on iki kişidir."
Câbir bin Semure diyor ki: "Babamla beraber Hz. Resûlullah'ın yanındaydık. O Hazret, 'Benden sonra on iki emir gelecektir' buyurdu. Sonra sessizce bir şey söyledi. Ben babama, 'Resûlullah sessizce ne buyurdu?' diye sordum. Babam, 'Hepsi Kureyş'tendir' buyurdular, dedi."
Yine, Câbir bin Semure'nin şöyle dediği naklolunmuştur: "Hz. Resûlullah'ın huzuruna gittim, O Hazretin şöyle buyurduğunu duydum: 'Bu iş, on iki halife hükümet etmedikçe (gelmedikçe) son bulmayacaktır.'
Sonra yavaşça bir şey dediler. Babamdan O Hazretin ne buyurduğunu sordum. Babam, 'Hepsi Kureyş'tendir' sözünü buyurduklarını söyledi."
Yine, Câbir bin Semure diyor ki: "Hz. Resûlullah'ın şöyle buyurduklarını duydum: 'Benden sonra on iki halife gelecektir, hepsi de Kureyş'tendir.'
Eve döndüklerinde kimsenin yanında bulunmadığı bir sırada yanına giderek, 'Ondan sonra ne olacak?' diye sorduğumda, 'Kargaşalık olacak' buyurdular."
SELMAN-I FARİSÎ DİYOR Kİ
Selman-ı Farisî diyor ki: "Hz. Resûlullah'ın huzurlarına gittim. İmam Hüseyin (a.s.) O Hazretin dizlerinin üstündeydi. Resûlullah onun ağzından ve gözlerinden öpüyordu ve şöyle diyordu:
'Sen efendisin ve efendinin oğlusun. Sen, imamsın ve imamın oğlusun, sen hüccetsin ve hüccetin oğlusun, sen, soyundan gelecek dokuz hüccetin babasısın ve onların dokuzuncusu onların Kâim'idir (kıyam edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracak olan Mehdî)."
Emirü'l-Mü'minin Hz. Ali (a.s.) diyor ki: "Hz. Resûlullah şöyle buyurdular: Müjdeler olsun, müjdeler olsun, müjdeler olsun! Benim ümmetimin durumu yağmura benzer; öncesi mi hayırlıdır, sonrası mı belli olmaz.
Yine ümmetimin durumu bir yıl bir grubun, diğer yıl da başka bir grubun faydalandığı bir bağa benzer; umulur ki son grup, bağış açısından daha geniş, kudret ve varlık açısından daha derin ve toplanmış meyve açısından daha güzel olur.
Benim ve Benden sonra mutlu ve akıl sahipleri on iki kişinin başına geldiği ve sonunda İsa bin Meryem'in geleceği bir ümmet helak olur mu hiç?
Ama bu arada, kargaşa ve fitnenin doğuracağı bir nesil helak olacaktır; onlar Benden değildir, Ben de onlardan değilim." (Hadis, İmam Ali'nin (a.s.) bir Yahudiye vermiş olduğu cevaptır).
Temim diyor ki: "Abdullah bin Ebu Huzeyl'den imametin kimin hakkı olduğunu ve imamın nişanelerini sordum. O, şöyle cevap verdi: 'Bu meseleye (imamet meselesine) kılavuzluk eden, mü'minlere hüccet olan, Müslümanların işlerinin sorumluluğunu üstlenmeye kalkan, Kur'an ile konuşan ve dinin hükümlerini bilen kimse Resûlullah'ın kardeşi, O'nun ümmet arasındaki halifesi ve O'nun halka olan vasisidir; onun Peygamber'e olan nispeti Hârun'un Mûsa'ya olan nispeti gibidir.
Onun itaati şu ayet gereğince farzdır: 'Ey iman edenler; Allah'a, Resulüne ve sizden olan ulu'l-emr'e itaat edin.'
Allah-u Teala onun vasfında şöyle buyurmuştur: 'Sizin veliniz ancak Allah, Resulü ve iman edip namaz kılan ve rükû halinde zekât verenlerdir.' (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.