Resulullah (s.a.v), döneminde bazı hükümdar ve yöneticilere mektuplar göndermiştir.
Muhammedür Resulullah yazılı mühürle mühürlenmiş mektuplardır.
Bu mektupları Habeş Necaşisine, Bizans hükümdarı Herakles'e, İran kisrası Hüsrev Perhiz'e, Busra melikine, Mısır mukavkısına, Umman Rüesasına, Yemame rüesasına, Gassan emirine, Bahreyn hükümdarına ve ayrıca Bizanslı bir Hristiyan din büyüğü Piskopos'a göndermiştir.
Resulullah bu mektupları gönderdiği kişileri ve tebaalarını İslam'a kazanmak amacını gütmüştür.
Gönderdiği mektuplarda önce Allah'ın birliğine inanmaya davet etmiştir.
Resulullah mektuplarına "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" diye başlayarak, Allah'ın bu iki isminin manasında muhatabını kendi nefsiyle hesaplaşmaya davet ediyor.
"Allah'ın kulu ve kölesi Muhammed'den Rumların başbuğu Heraklius'a" ifadesiyle Resulullah burada Allah'a tam bir teslimiyetin insanları nefsinin değil Allah'ın hükmüne ram olmakla kurtuluşa ereceğinin altını çiziyor ve buna davet ediyor.
Ayrıca önemli nükte de, Hz Peygamber'in muhatabını taltif ederken onların karşısında asla zillete düşmemek için kelimeleri itina ile seçmiştir. Rumların ulusu, Kıptilerin büyüğü gibi ifadeler kullanmıştır. Böylece hem karşısındakinin kalbini taltif ederek İslam'a hazırlamayı hedeflemiş, hem de kendi izzetine halel getirecek ifadeler kullanmamıştır.
Resulullah "ben, seni tam bir İslam daveti ile İslam'a çağırıyorum. İslam'a gir, sonunda emniyet ve selamet içinde olursun" diyerek, kurtuluşun dünya ve ahirette ancak İslamiyet'e girmekle olduğunu açık olarak ifade etmiştir.
Çünkü O sadece bir Nebi değil, kendisine kitap verilmiş, en son ve en kâmil şeriatla gönderilmiş bir Resul idi. Bunun için kurtuluş ve selamet ancak O'na ve yoluna uymakla olacağını mektuplarında vurgulamıştır.
Resulullah'ın kendileri kitap ehli birer Hristiyan olan Habeş kralına, Bizans imparatoru Heraklius'a ve bir piskoposa mektup göndererek İslam'a davet etmesi çok önemlidir.
Geçmişte hoca efendi diye taltif edilip peşinde gidilen FETÖ liderinin Dinlerarası Diyalog fikirleri bir mü'min, Müslüman duruşu asla değildi. Daha öncesinde Said'i Nursi de aynı Papalık misyonunun bir parçası idi.
Günümüzde de ilim adına ortaya çıkan bazı kimseler diyalog adı altında Hz. Muhammed'in (s.a.v) ve onunla gönderilen İslamiyet'in ortaya çıkışından sonra dahi Hz. İsa (a.s) ve Hz. Musa (a.s) ümmetinden olanların kendi dinlerinde kalarak cennete girebileceklerini iddia etmektedirler. Böyle bir şeyin asla mümkün olmadığı Peygamberimizin mektuplarından ve Kur'an ayetlerinden apaçık ortadadır.
Selmani Farisi olayı buna açık bir örnektir. Bakara suresi 62. ayet nazil olduktan sonra Peygamberimiz Selman'ı çağırdı ve ona dedi ki, "Kim beni duymadan bana kavuşmadan İsa dini üzere İslam üzere ölürse o hayır üzeredir. Ama her kim bu gün Beni duyduğu halde, Bana kavuştuğu halde Bana inanmaz ve Bana tabi olmazsa muhakkak o helak olmuştur. Cennete giremeyecektir."
Nitekim mektuplarda da bu açıkça vurgulanmıştır. Bunun için hükümdarları da ancak "İslam'a giren kurtuluşa erer" cümlesiyle Müslüman olmaya davet ediyor.
Burada şu gerçeği vurgulamak çok önemlidir. Ülkemizin milli birlik ve bütünlüğüne yönelik tehditlerin ne olduğunu apaçık eserleri, konferansları, uluslararası kongreler ve makalelerle milletimize duyuran Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı dinlemiş olsaydık 15 Temmuz belası başımıza gelmezdi. Toplumun her kesimi bu konuda açık açık bilgilendirilmiştir.
Bakınız burada ifade ettiğimiz Peygamberimizin davet mektupları ve O'nun ortaya koyduğu mantık ve Müslüman duruşu, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın "Rahmetenli'l Alemin Hz. Muhammed (s.a.v)" adlı iki ciltlik eserinin 2. cildinde sayfa 117-151 arasında en geniş şekilde ele alınmıştır. Bu eser 1990'da basılmıştır. Diyalog belası daha ortada açık bir şekilde yokken bu konu en açık bir şekilde işlenmiş ve Müslümanlara net bir ışık tutmuştur. Ayrıca hiçbir eserde Resulullah'ın mektupları bu kadar geniş şekilde, bu bakış açısıyla ele alınmamıştır. Bu yazı da hocamızın bu eserinden hareketle yazılmıştır.
Önemine binaen bu eser ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın bütün eserleri tekrar tekrar okunmalı ve milli birlik ve beraberliğimiz bu sayede korunmalıdır.
- AKP yasa çıkardı, ‘evime, mülküme çökme’ / 06.12.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023