Yıllardır ülkeyi yöneten siyasilerimiz ve özellikle de AKP iktidarı, "petrol yok" diyerek ülkemizdeki petrol gerçeğinin üstünü örtmeye çalıştı.
Dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ise ülkemizde 3 katrilyon dolarlık maden rezervi olduğunu, ülkemizin petrol denizi üzerinde yüzdüğünü her fırsatta, her ortamda söyledi. Prof. Dr. Baş, il il yaptığı mitinglerde, hangi ilin hangi madenlere sahip olduğunu belgeleriyle ortaya koyunca, bu sefer siyasiler, "Petrol var ama Lozan'da gizli bir madde var, 2023 yılına kadar çıkartamıyoruz" yalanına sığındılar.
Prof. Dr. Baş, bu sefer yabancılara verilen maden ruhsatlarını ve nereden hangi madenlerin, hangi şirketler tarafından çıkartıldığını madde madde açıklayınca, bu sefer siyasilerimiz daha önceki söylediklerini sanki hiç söylememişler gibi "Şurada doğalgaz keşfettik, burada petrol bulduk" demeye başladılar. Çevir kazı yanmasın misali.
Ama şu bir gerçek ki, yabancılara maden ruhsatları 2003 yılında, yani AKP iktidara geldikten 1 yıl sonra verilmeye başlandı. Birçok yabancı şirket, petrollerimizi çıkartarak yurt dışına kaçırdı. Yani o zamandan bu zamana atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmişti.
Petrolü olmadığı iddia edilen Türkiye'de 2013 yılında Petrol Yasası değiştirilmiştir.
6326 Sayılı Petrol Kanunu'nu değiştiren Türk Petrol Kanunu Tasarısı, TBMM'de görüşülerek 30 Mayıs 2013 tarihinde kabul edilmiş ve 11 Haziran 2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Yeni petrol yasasına göre, yabancıların çıkarttıkları petrolden Türkiye'ye bırakılan pay, yüzde 2 olarak belirtilmiştir.
Dün "ülkemizde petrol yok" diyen siyasilerimizle, bugünlerde "petrol keşfettik" diyen siyasilerimizin aynı olması oldukça dikkat çekicidir. Örnek vermek gerekirse;
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Ocak 2018 tarihinde yaptığı bir açıklamada, "Türkiye'nin zengin doğal kaynakları, petrolü, gazı ve altını yok ama hepsinden öte zekamız var, zekamız" demişti. Açıklamasının devamında ise şu ilginç ifadeleri kullanmıştı:
"Madenlerimizin ham halleriyle satılmasına eskiden beri hiç gönlüm razı olmamıştır. Ama maalesef bütün madenlerimiz hep ham halleriyle yurtdışına ihraç edilmiştir. Ondan sonra oradan işlenmiş olarak onları almışızdır. Topraklarımızdan çıkan cevherleri mamul veya yarı mamul haline getirerek sattığımızda elde edeceğimiz katma değer katlanarak artacaktır."
Halbuki, yabancıların madenlerimizi çıkartarak ham halde yurt dışına çıkartmasını sağlayan yasa, 2003 yılında AKP iktidarı döneminde çıkartılan yabancıların ülkemizde maden ruhsatı almasını sağlayan yasaydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz ay "3 yeni kuyuda petrol keşfi" ile ilgili yaptığı açıklamada bu sefer şunları söylemişti: "Karadeniz'de bulduğumuz 405 milyar metreküplük doğal gazın ardından, kara alanlarında sürdürdüğümüz çalışmaların da sonuçlarını almaya başladık. Açılan yeni kuyular yanında, daha önce 'Petrol yok' diye üzerine beton dökülen kuyulardan da petrol üretmeye başladık. Sadece son bir ayda üç yeni kuyuda petrol keşfettik. Diyarbakır'da bulunan Akoba-1 ve Yenişehir-1 kuyularıyla Kırklareli'ndeki Misinli-2 kuyularımızda günlük üretimimize 6 bin 800 varil ilave sağladık. Türkiye Petrollerinin 2021 yılı yurt içi günlük üretim ortalaması, son üç keşfimizle birlikte 61 bin varilin üzerine çıkmıştır."
Biz de doğal olarak, "Hani doğalgaz ve petrol yoktu?", "Hani Lozan Antlaşması'na göre 2023 yılına kadar çıkartamıyorduk?" diye sormak düşüyor.
Demek ki, petrol vardı, gizledik; Lozan'da gizli bir madde yoktu, uydurduk!
Ama neden? Bu sorunun cevabını biz söylemeyelim, herkes kendisi bulsun.
Enerji Bakanı Fatih Dönmez, 2019 ve 2020 yıllarındaki petrol üretimi ile ilgili şu rakamları paylaşmıştı:
2019'da 14 milyon 664 bin varili kamuya, 6 milyon 85 bin varili özel sektöre ait olmak üzere toplam 20 milyon 750 bin varil ham petrol üretimi gerçekleştirildi. 2020'de ise, 16 milyon 613 bin varili kamu, 5 milyon 656 bin varili özel sektör tarafından olmak üzere toplam 22 milyon 269 bin varil ham petrol üretildi. Yıllık artış 1,5 milyon varil oldu.
Bakan Dönmez, yeni keşfedilen 3 kuyunun kapasiteleri için şu bilgilerli paylaştı:
Diyarbakır'daki Akoba-1 kuyusunda günlük 2 bin 800, Yenişehir-1'deki kuyuda günlük 3 bin Kırklareli'ndeki Misinli-2 kuyusunda ise günlük 1000 varil petrol çıkarılıyor.
Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, petrol keşfedilen 3 kuyudan biri olan Kocaköy ilçesindeki Yenişehir-1 petrol kuyusunda dün incelemelerde bulundu. Vali Karaloğlu, Diyarbakır sınırları içerisinde günlük 1,5 milyon dolarlık petrol üretiminin olduğunu belirterek, "Diyarbakır Türkiye'nin en önemli petrol üretim şehirlerinden birisi olacak" dedi.
Vali Karaloğlu, kuyudan en düşük 4,5 milyon varillik üretim beklediklerini, kentte 2017'de günlük üretim 6 bin 500 varil iken yeni keşfedilen kuyularla 14 bin 700 varile çıktığını, özel sektörle birlikte günlük üretimin 22 bin 800 varil olduğunu belirtti.
Gördüğünüz gibi ülkemizde petrol var ve Lozan'a rağmen değil, Lozan sayesinde petrol çıkarıyoruz. Prof. Dr. Baş yıllardır Türk milletine bize maden yasağı getiren antlaşmanın Sevr Antlaşması olduğunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu işgal antlaşmasını yırtıp attığını ve bizleri Lozan Antlaşması'yla ekonomik ve siyasi özgürlüğümüze kavuşturduğunu anlatmaktadır.
Türk milleti olarak doğru söyleyeni dinlemediniz, "petrol yok" diyenleri, "var ama çıkartamıyoruz" diyenleri dinlediniz. Şimdi petrollerin çoğunu yabancılar ham halde yurt dışına çıkartıp bize pahalı bir şekilde bizim petrollerimizi satıyorlar.
Prof. Dr. Baş fırsatını kaçırdık, bari o'nun özenle yetiştirdiği Bağımsız Türkiye Partisi kadroları, Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirecek olan BTP Lideri Hüseyin Baş fırsatını kaçırmayalım. Böylece petrolümüz de bizim olsun, doğalgazımız da.
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025