Son günlerde iyiden iyiye alevli tartışmalara sahne olan, çarşaf çarşaf haberlerine yer verilen, her ortamda konuşulan asgari ücret gibi önemli ve hayati bir konunun işverene yüklenerek yapılan zamla hallolacakmış gibi bir başlıkla lanse edilmesi, yönetilmesi ve çözüm aranmasının doğru olmadığını defaatle dile getirdik. Geçmişte de şahit olduk.
"Asgari ücretin enflasyonu fazla tetiklemesine yol açacak bir adım da atılmasa iyi olur" diyen Bakan Nebati'nin de özetlediği gibi bu sistemde asgari ücreti 5-6 katına da çıkarsanız enflasyon raflardan halkımıza yansıyacağı için faydası olmayacağının aksine piyasaları sıkıntıya sokacağının altını çizerim.
Ülkemizin ekonomik durumunu çarşı pazara uğrayıp, mutfaktaki tencerenin içinden başlayarak masaya yatırıp ele alacak olursak hiç de iç açıcı olmayan bir tablonun hâkim olduğunu gözlemleriz.
Halkımızın yaşadıkları ile ülkemizi yöneten iradenin anlatarak ortaya koyduğu tablonun uzaktan yakından hiç alakasının olmadığını 10 yaşındaki çocukların bile çözdüğü bir havanın hâkim olduğu ortamda yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakılıyoruz.
İzlenen yanlış ekonomik politikalara ek olarak devasa bir "yutan eleman" haline getirilen akaryakıt fiyatları ve döviz kuru da eklenince zor şartlarda mücadele eden işveren tarafından ödenecek olan asgari ücret 30 bin lira da olsa bir anlam ifade etmeyeceği gibi ülkemizi darboğaza sürükler. Firmaların kapanmasına, işsizliğin artmasına ve etiket fiyatlarının fahiş bir hal almasına vesile olmaktan öteye gidemez.
Şahsi çıkarların devlet menfaatinin önüne konulmasına ek olarak işçi ve işvereni rakip bir firma gibi görüp her ortamda pembe tabloları çizerek müflis tüccar misali yönetilmeye çalışılan, herkesin elini cebine attığında yandığı bir ortamda ülkemizin durumunu kelimelerle ifade etmeye gerek olmadığı kanısındaydım.
Buradan hareketle; halkımızı ekonomik darboğazdan kurtarmanın çözümü asgari ücreti artırmak olsaydı, yılda bir defa zam yapılan asgari ücrete ikinci zam yapılmazdı. Ülkemizi yangın yerine çevirerek ekonomik ibreleri dibe vurduran zihniyet, Ocak ayında 4 bin 253 lira yaptığı asgari ücretin eridiğini, pul olduğunu anladı ki 5 bin 500 liraya çıkardı. Ölü doğan bu zam işvereni zor durumda bırakacağı gibi işçiyi de mutlu etmeyecek, tencereler yine boş kalacak. Tane ile sebze-meyve almaya devam eden halkımız profiline ek olarak farklı bir şey ekleyemeyecektir.
Asgari ücrete yapılan zam işverene yansıdığı için fiyat artışına gideceğinden dolayı tekrar halkımıza zam olarak dönecektir. Boş balonu şişirmekle, yapılan zam arasında hiçbir fark olmadığının altını çizerim.
Kısaca; yapılan bu zam işvereni mutsuz edip, işçiyi de mutlu etmeyeceği için hava atmak adına "zam yaptık" demek için devreye konulmuş hiçbir işe yaramayacak, yaşam şartlarında dal dahi oynatmayacak bir adımdır.
Döviz, akaryakıt, hammadde ve üretim maliyetlerini bir noktada tutmadan atılan her adım doğru orantılı olarak yukarıdaki kalemleri etkileyeceği için zam yapılması durumunda aldığımız her üründe misliyle tarafımıza dönecektir.
Bu sistem ve bu mantaliteyle hastalığı doğru tespit etmeyerek farklı organlarda, üstelik de yanlış tedavi uygulanması, vatandaşımıza çözüm olmayacağı gibi, her gün hastalığın hızlı ilerlemesine sebebiyet verecek, neticesi de kaçınılmaz son olacaktır.
Buradan hareketle enflasyonu şartlara uydurulmuş bir yüzde ile açıklayanların markete, manava, pazara çıkmasını öneriyorum. Küçücük şahsi menfaat uğruna çocuğuna ihtiyaçlarını alamayan, çocuğu ağladıkça perişan olan bir baba ve annenin, evine ekmek götüremeyenlerin, aç yatanların vebalini kaldıramazsınız ve altında ezilirsiniz. Unutmayın hepimiz bir gün öleceğiz. Allah'a hesap vereceğiz! Bugün size "enflasyonu o rakam yazın" diye telkinde bulunan zihniyetler yarın hesap günü Allah huzurunda size sahip çıkabilecekler mi!
Kısaca, fiyatları artırmadan belli bir bölümünü devlet eliyle verip asgari ücrete zam yapabiliyorsanız işte o zaman işe yarar. Ama zam yapıp enflasyonun da roket gibi hız alması durumunda bu zam hiçbir işe yaramayacağı gibi piyasaları da zor durumda bırakır. Hayat standartları aşağıya çekileceği gibi, piyasa kontrol altına alınamaz. Üstüne üstlük geliri değişmeyen asgari ücretli olmayanlar, çiftçiler daha da perişan bir duruma gelir.
Buradan hareketle; asgari ücreti piyasalar baz alınarak asgari geçim şartlarına göre arttırarak bunun da belli bir kısmının devlet tarafından ödenmesini öneren Bağımsız Türkiye Partisi'nin ortaya koyduğu mantalite ülkemizi düze çıkararak halkımızı rahatlatacak mantıktır.
Eğer asgari ücretin artışındaki farkı işverene yüklerseniz, işveren ürettiği ürüne zam yapar ve dolayısıyla fiyatlar artar ve enflasyon oluşur. Peki, bunu devlet verirse ne olur? Üretici için hiçbir şey değişmez, bilakis üretici sattığı malı daha geniş bir pazara satar ve dolayısıyla enflasyondan ziyade piyasa canlılığı olur. Ülkeyi yöneten irade asgari ücreti bu mantalite ile artırırsa piyasada ufacık dahi enflasyon olmaz.
Bundan dolayı ekonomideki gidişatın düzeltilmesi için havanda su dövmeye, ekonomiyi cilalayıp, makyajlayıp halkımızın önüne koymaya gerek yok. Herkes cebini biliyor. Ekonominin kötü olduğunu ortaya koyarak ayağı yere basan bir çözüm yolu aramaktan başka çaremiz olmadığının altını çizerim. Ülkemizi yöneten irade bundan öteye gidemez. Çünkü şahsi kaygıları, devlet kaygılarının önüne geçiyor. Halkımızın çıkar ve menfaatleri yerine, farklı menfaatleri gözetiyorlar. Bundan dolayı yenilik şart ve kaçınılmaz bir vaziyet almıştır. Onun için şahsi kaygılarını, devlet kaygılarının arkasına koyarak halkımızın menfaatlerini gözeten bir mantığı ortaya koyan Milli Ekonomi Modeli ile hareket edersek çözüm yolu buluruz. Yoksa "ekmek alamıyorum. Pazara çıkamıyorum. Çocuğuma şunu alamıyorum, bunu almıyorum" demeye devam ederiz.
- Alevilik yol, Bektaşilik tariki medeniyettir / 16.10.2024
- Atatürk’ümüzü de, dinimizi de rahat bırakın / 05.09.2024
- İmam Hüseyin Hak adına Kerbela’ya gitmiştir / 18.07.2024
- Fenerbahçe’miz kazandı / 11.06.2024
- Ülkemizin manevi başkenti Hacıbektaş’tır / 26.12.2023
- Asgari ücret zammından taraflar mutsuz oluyor! / 24.12.2023
- Dinci ve Kemalist aynı kapıya çıkar / 14.12.2023
- Türk Devletleri Ehl-i Beyt nefesiyle kurulmuş, yörüngeden çıkınca yıkılmıştır / 12.12.2023
- Türk devletleri niye yıkıldı? / 11.12.2023