TÜİK, 2018 yılı 3. çeyrek büyüme verilerini açıkladı.
Ekonomide büyüme yüzde 1.6'ya düşmüş.
Detaylara baktığımızda;
İnşaat yüzde 5.3 küçülmüş.
Sabit sermaye yatırımları yüzde 3.8 küçülmüş.
Sanayi sadece yüzde 0.3, imalat sektörü ise yüzde 0.6 büyümüş.
Tarım yüzde 1.0; hizmet sektörü yüzde 4.5, kamu yatırımları yüzde 7.5 büyümüş...
Eksi verileri, çizginin üstünde tutan kamu desteği görülmektedir. Toplanan vergi ve cezalar devlet eliyle dağıtılan ulufelerin düşüşü kurtarmaya yetmediği ortadadır.
2017 4. çeyreğinde yüzde 11.3'e;
2018 1. çeyreğinde yüzde 7.4'e;
2018 2. çeyreğinde yüzde 5.2'ye;
2018 3. çeyreğinde yüzde 1.6'ya düşen büyüme verilerinin artarda 4 çeyrek gerilemesi, dolayısıyla durgunluk ardından 4. çeyrekte resesyona gittiğimizi gösteriyor.
Verilen teşvikler; oto, mobilya ve beyaz eşyada vergi indirimleri, dahası indirim kampanyalarının yıkımı durdurmaya yetmediği ancak tüketime bir nebze katkı sunduğu da gözden kaçmamaktadır.
2018 yılı teşvik ve vergi indirimlerinin sona ermesi, iç talepte daralma dolayısıyla 2019 1. çeyreğinde kesin (yüzde -2.0) daralmanın yaşanması kaçınılmaz görünüyor
2. çeyrekte yüzde 0.2 düşen ithalatın 3. çeyrekte yüzde (-16.7) düşmesi ithalde alınan KDV kaybına sebep olurken, 5.37'lik dolar kuru, 6 TL üzerinden hesap yapan ihracatçıyı şok etti.
Özel tüketimin yüzde 1.1 mevsim etkilerinden arındırılmış büyümenin yüzde (-1.1) oluşunu dikkate sunmakta fayda var.
Kur artışının tetiklediği yüksek faiz ve enflasyon artışı yüzünden işgücü ödemeler dengesi, GSMH'ya oranı yüzde 38'den yüzde 31.6'ya düştü. Fatura emekçiye kesildi kaldı.
Sıkı para politikası, para darlığı devam ediyor. Vade ortalaması 32-37 günü geçmeyen TL mevduat ve artık gelmeyen dış kaynak, yüksek faizler ve kredi darlığı sebebiyle hem üretim hem tüketimde daralma, öz varlıkta erime yılların emeğini yok ediyor. Neoliberal model, dış kaynağa ve krediye dayalı büyüme modelinin iflas ettiğini gözler önünde.
Şaha kalktık, uçtuk, dünya lideri olduk, derken borç çukuruna düştük. Sürpriz mi? Hayır...
"Gökten ne yağar da yer kabul etmez" diyerek yabancı paraya güzelleme döşeyenlerin benzetmesinde kaç yanlış var girmeyeceğim. Kalplerine yabancı hayranlığı işleyenlerin ülkeyi düşürdükleri çukuru inkar etmeleri, 'kriz mriz yok, hepsi manipülasyon' demelerinin halk tarafından kabullenilmesi akıl tutulması değil de ne? Borçlanma ve ithalata bağımlı büyüme elbette iflas edecekti. "Elin atına binen, tez iner" hem de bedeli vardı.
Bağıra bağıra gelen krizi 2002'de Baş Hocam, "Durun ey kalabalıklar, bu sokak çıkmaz sokak" diyerek haber vermişti. Emisyonu genişleterek ekonomiye faizsiz finans sunmak, boğulma noktasındaki üretici ve tüketicilere hayat suyu olacakken tek engel kuru inat.
Parasal genişlemenin Batı'da eksi faizlere sebep olduğunu da duymadık mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mahmut Erdem / diğer yazıları
- Fakirleşerek büyüme / 18.06.2022
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020