Yayınladığımız tabloda Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye'nin 16 yılına ait kişi başı milli gelir verilerini grafik üzerinde resmetmiştir. Veriler, yerel verilerle yüzde 98 uyum göstermektedir.
Türkiye'de 2005'te 7 bin 350 $ olan kişi başı milli gelir 2013'te 12 bin 488 $'a yükseldikten sonra düşüşe geçmiş, 2020'de 7 bin 720 $'a gerilemiştir. Görüldüğü üzere 2005'ten 2013'e kadar 8 yıl yükselen kişi başı milli gelir, 2013'te trendin tersine dönmesi üzerine sürekli düşmüştür.
2023'te kişi başı milli geliri 25 bin $'a yükselteceğini söyleyen Erdoğan, hedefin çok ama çok uzağında düşmüştür.
2003'te iktidarı devralan Erdoğan 11 Mayıs 2005'te IMF'yle anlaşmış, 6 milyar 134 milyon dolar kredi çekmişti
Kemal Derviş'in reçetesi; yüksek faiz, düşük kur, yabancı para ve özelleştirmeleri esas alan neoliberal program 18 yıldır devam ediyor. İlk yıllarında verilen yüksek faiz kazancı, yabancının dolar getirip DİBS ve Hazine tahvillerine yatırım yaptı. Bu vesileyle gelen sıcak para ve özelleştirme gelirlerini üretimde değerlendirmeyi akıl edemeyen hükümet, ithalata bağlı tüketim odaklı büyüme modelini devreye soktu. Dış kredi ve özelleştirme gelirleri ithalata kaynak olurken, getirilen kredi kolaylığı üzerinden artırılan tüketim, gayrisafi milli hasılaya bir miktar katkı sağlamıştır. 2008'de ABD'deki mortgage krizinden çıkışta FED'in parasal genişleme kararından Türkiye de yararlanmıştır. İthalatın patladığı, dış borç ve özelleştirme gelirlerinin kaynak olarak kullanıldığı tüketim odaklı program iki kere seri değiştirilerek kişi başı milli gelir 12 bin 488 dolara yükseltilmiştir. 22 Mayıs 2013 FED başkanı Bernanke'nin parasal sıkılaştırma kararı, yükseliş trendini tersine çevirmiş kişi başı milli gelir düştükçe düşmüş, nihayet 7 bin 720 dolara gerilemiştir. Bernanke'nin kredileri geri çağırma kararı piyasalarda krize sebep olmuş, döviz açık pozisyonu olanları endişeyle piyasalara saldırmaya sevk etmiştir. Dövize talep kuru yükseltirken faizleri de yükseltmiştir. Döviz ve faizdeki yükselişler yatırımları durdurmuş, tüketimin yavaşlamasına sebep olmuştur. Dış kaynaktan umudunu kesen Erdoğan'ın, daralan ve büzüşen ekonomiye taze kan için "döviz bozdur, yastık altını boşalt" kampanyaları itibar görmemiştir. Mayıs 2013 krizinden "Gezi eylemcileri ile faiz lobisini" sorumlu tutan Erdoğan, olayı saptırmış ve gerçeği izlemiştir. Gezi eylemleri ikinci haftasında bittiği halde, ekonomide yıkım devam etmektedir. O halde kriz yapısaldır. Dış kaynağa, yabancı paraya dayalı ekonomik model iflas etmiştir. Nasıl etmesin ki? "Başkalarının eşeğine binen tez iner" der atalarımız. Adam "paramı ver, eve dönüyorum" dediği gün eşekten düştüğünün resmidir. Kamu bankaları üzerinden cebri baskılara rağmen dünyanın en yüksek faizi veren yedinci ülkeyiz. 2020'de 7 bin 720 dolara düşen kişi başı milli gelirden, yapılan iki seri değişikliğinde ilave edilmiş 2020 $ ve 1750 $'ı toplam 3770 $'ı çıkardığımızda milli gelir 3950 dolara, yani 2002'deki 4240 $'ın da altına düşmüş demektir. Ayrıca 2002'de iç ve dış borç toplamı 221 milyar dolardı. Uluslararası Borç İzleme Enstitüsü'nün (IIF) Ekim 2020 raporunda Türkiye'nin toplamı borcu 1 trilyon 240 milyar dolara çıktığı görülmektedir. Tabloda, Türkiye'nin varlıklarını ve kredisini fütursuzca yakıp kül eden bir saman alevinden kala kala bir enkaz var.
Bütün bu yıkımı yaşamaz, kainat devleti olurduk.
Pof. Dr. Haydar Baş, "Bunlar cahildir. Bilmezler. Ülkeyi batıracaklar" demişti 20 yıl önce. Uyarmıştı bizi. Dinlemedik. Kendi ellerimizle kuyumuzu kazdık. Varlıklarımızı kaybettik. Borç çukuruna düştük.
Hala bir şansımız var. Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve kadrosu ve sevgili evladı Hüseyin Baş görev başındadır.
- Bu kaçıncı operasyon? / 25.12.2021
- 2020’de yüzde 1.8 büyürken, meğer küçülmüşüz! / 05.05.2021
- Mesele sadece 128 milyar dolar mı? / 23.04.2021
- Ak Parti’nin 18 yıllık enkazı / 08.01.2021
- Dolar kazanç aparatı olunca... / 25.11.2020
- Büyüdük ama negatif / 05.09.2020
- İSO 2019 raporu / 16.07.2020
- Fason tartı aleti / 29.06.2020
- Tefeciye yılda 4 milyon konut / 13.04.2020