‘Osteoporoz önlenebilir ve tedavi edilebilir’
Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena İlin, insan ömrünün uzaması ile önemli bir sağlık sorunu haline gelen osteoporozun, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirtti
12.06.2020 02:54:00





Tüm dünyada insan ömrünün uzaması ve yaşlı nüfusun artması ile osteoporozun giderek önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Sena İlin, hastalığa hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarının da eşlik edebileceğini belirtti. Yaşlılıkla birlikte kronik dejeneratif eklem hastalıkları ve iskelet sistemini ilgilendiren hastalıkların görülme sıklığında artış olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, bu hastalıklar içerisinde iskelet sistemini ilgilendiren ve en sık karşılaşılan hastalığın osteoporoz olduğunu belirtti.
Yaşam kalitesini olumsuz etkiler
Halk arasında kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz hastalığının, birim hacime düşen kemik kütlesinde azalma olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, osteoporozun kemik dokusunun mikro-mimarisinin ve kemik kalitesinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artması ile karakterize bir hastalık olduğunu belittiği açıklamalarına şöyle devam etti: "Hipertansiyonun kontrol altına alınamadığı durumlarda inme riski ve beyin kanaması gibi ciddi komplikasyonlarla seyreden tablolara yol açabileceği gibi osteoporoz da kemiklerde kırık riskini artırarak, hem yaşam kalitesini düşüren hem de ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlara yol açabilen ve kırık oluşana kadar sessiz seyreden bir hastalıktır. Kemik kırılganlığında artış yani osteoporoz her kadının yaşayacağı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Genelde kadın hastalığı olarak özellikle menopoz sonrası dönemdeki bayanları etkilediği bilinse de aynı zamanda erkek popülasyonunu da büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir."
Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Elli yaşın üzerindeki kişiler arasında yapılan araştırmalar ışığında her üç kadının ve her sekiz erkeğin birinde yaşamları süresince osteoporoza bağlı kırık geliştiğinin kanıtlandığını söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, hastalığın gelişim sürecinde çoğu zaman belirti vermediğini belirtti. Hastalığın kırık oluşuncaya kadar sessiz seyir gösterdiğini söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin hastalığın belirtileri ile ilgili şöyle devam etti: "Yaygın kemik ağrıları ve kemiklerde hassasiyet, omurgada kırık, özellikle kemiğin içinin boşalmasına bağlı çökme kırıkları, şiddetli sırt ve bel ağrıları, kamburluk, öne eğik vücut şekli, vücut postüründe bozulma, boy kısalması, küçük bir travma ile el bileğinde, kalçada ve omurga gibi kemiklerde kırık ve hareketlerde kısıtlılık hastalığın belirtileri olarak sayılabilir."
'Kemik kütlesi ergenlikte doruğa ulaşır'
Kemiklerin çok dinamik bir organ olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, normal kemik dokusunda sürekli ve dengeli bir şekilde yapım ve yıkımın söz konusu olduğunu belirtti. Doğumdan ergenliğe kadar şekillenip büyümeye devam eden kemik kütlesinin, ergenlikte doruğa ulaştığını söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, bu dönemde sahip olunabilinecek güçlü kemik yapısı oranına paralel olarak ilerleyen yaşlarda osteoporoz gelişme riskinin azalacağını söyledi. Uzm. Dr. Sena İlin, 30 yaşından sonra her iki cinste de yılda ortalama yüzde 0,2-0,5 oranında kemik yoğunluğu kaybının gerçekleşmeye başladığını sözlerine ekledi.
Osteoporoz nasıl önlenir?
Osteoporozun önlenebilen ve destek tedavilerle kemik mimarisi güçlendirilebilen yani tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, özellikle otuzlu yaşlara kadar kalsiyumdan zengin beslenme ve kemik yapısını güçlendirecek spor aktivitelerine yer verilmesinin önemine değindi.
Uzm. Dr. Sena İlin, "30 yaşından sonra kemik yoğunluğunda azalmalar başlayacağından, kuvvetli kemiklere sahip olmak isteyen herkesin günde 1000 miligram elementer kalsiyum alması gerekmektedir. 1 su bardağı süt, 1 adet taze sıkılmış portakal suyu veya beyaz peynir ya da kaşar peynir yaklaşık olarak 300-500mg kalsiyum ihtiva etmektedir. Buradan yola çıkarak normal osteoporotik olmayan, 50 yaş altı bayanlar ile 65 yaş altı erkeklerde günlük 1000 mg, 50 yaş üstü bayan ile 65 yaş üstü erkeklerde günlük 1500 mg kalsiyum, kemik yapısını idame ettirebilmek ve korumak için gereklidir. Eğer hastada eşlik eden böbrek taşı öyküsü ve kemik yıkımını artıran hastalık varlığı söz konusu ise doktor gözetiminde ve önerisi ile tedavi planlanmalıdır" dedi. İHA
Yaşam kalitesini olumsuz etkiler
Halk arasında kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz hastalığının, birim hacime düşen kemik kütlesinde azalma olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, osteoporozun kemik dokusunun mikro-mimarisinin ve kemik kalitesinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artması ile karakterize bir hastalık olduğunu belittiği açıklamalarına şöyle devam etti: "Hipertansiyonun kontrol altına alınamadığı durumlarda inme riski ve beyin kanaması gibi ciddi komplikasyonlarla seyreden tablolara yol açabileceği gibi osteoporoz da kemiklerde kırık riskini artırarak, hem yaşam kalitesini düşüren hem de ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlara yol açabilen ve kırık oluşana kadar sessiz seyreden bir hastalıktır. Kemik kırılganlığında artış yani osteoporoz her kadının yaşayacağı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Genelde kadın hastalığı olarak özellikle menopoz sonrası dönemdeki bayanları etkilediği bilinse de aynı zamanda erkek popülasyonunu da büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir."
Osteoporozun belirtileri nelerdir?
Elli yaşın üzerindeki kişiler arasında yapılan araştırmalar ışığında her üç kadının ve her sekiz erkeğin birinde yaşamları süresince osteoporoza bağlı kırık geliştiğinin kanıtlandığını söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, hastalığın gelişim sürecinde çoğu zaman belirti vermediğini belirtti. Hastalığın kırık oluşuncaya kadar sessiz seyir gösterdiğini söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin hastalığın belirtileri ile ilgili şöyle devam etti: "Yaygın kemik ağrıları ve kemiklerde hassasiyet, omurgada kırık, özellikle kemiğin içinin boşalmasına bağlı çökme kırıkları, şiddetli sırt ve bel ağrıları, kamburluk, öne eğik vücut şekli, vücut postüründe bozulma, boy kısalması, küçük bir travma ile el bileğinde, kalçada ve omurga gibi kemiklerde kırık ve hareketlerde kısıtlılık hastalığın belirtileri olarak sayılabilir."
'Kemik kütlesi ergenlikte doruğa ulaşır'
Kemiklerin çok dinamik bir organ olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, normal kemik dokusunda sürekli ve dengeli bir şekilde yapım ve yıkımın söz konusu olduğunu belirtti. Doğumdan ergenliğe kadar şekillenip büyümeye devam eden kemik kütlesinin, ergenlikte doruğa ulaştığını söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, bu dönemde sahip olunabilinecek güçlü kemik yapısı oranına paralel olarak ilerleyen yaşlarda osteoporoz gelişme riskinin azalacağını söyledi. Uzm. Dr. Sena İlin, 30 yaşından sonra her iki cinste de yılda ortalama yüzde 0,2-0,5 oranında kemik yoğunluğu kaybının gerçekleşmeye başladığını sözlerine ekledi.
Osteoporoz nasıl önlenir?
Osteoporozun önlenebilen ve destek tedavilerle kemik mimarisi güçlendirilebilen yani tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, özellikle otuzlu yaşlara kadar kalsiyumdan zengin beslenme ve kemik yapısını güçlendirecek spor aktivitelerine yer verilmesinin önemine değindi.
Uzm. Dr. Sena İlin, "30 yaşından sonra kemik yoğunluğunda azalmalar başlayacağından, kuvvetli kemiklere sahip olmak isteyen herkesin günde 1000 miligram elementer kalsiyum alması gerekmektedir. 1 su bardağı süt, 1 adet taze sıkılmış portakal suyu veya beyaz peynir ya da kaşar peynir yaklaşık olarak 300-500mg kalsiyum ihtiva etmektedir. Buradan yola çıkarak normal osteoporotik olmayan, 50 yaş altı bayanlar ile 65 yaş altı erkeklerde günlük 1000 mg, 50 yaş üstü bayan ile 65 yaş üstü erkeklerde günlük 1500 mg kalsiyum, kemik yapısını idame ettirebilmek ve korumak için gereklidir. Eğer hastada eşlik eden böbrek taşı öyküsü ve kemik yıkımını artıran hastalık varlığı söz konusu ise doktor gözetiminde ve önerisi ile tedavi planlanmalıdır" dedi. İHA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.