Galata bankerleri tabakasını oluşturan azınlık gruplar, faizcilikle kendi sermayelerini sürekli büyütürken devleti ekonomik yönden ciddi sıkıntıya soktular. Diyebiliriz ki, Osmanlı Devleti'ni ekonomik yönden çökerten en önemli etken "dış borç" ve onun getirdiği "faiz yüküydü"
Prof. Dr. Haydar Kazgan, Galata bankerleri hakkında şu bilgileri bizimle paylaşır:"1860'lardan itibaren Galata'daki Komisyon Hanı ve Havyar Hanı'nda finans imparatorlukları kurmuş olan Galata bankerleri, saraydan başlayıp, vezir, vükela, memur ve subaydan İmparatorluğun en uzak köşesindeki tahıl ya da meyve üreticisine, oduncusuna, kömürcüsüne ve her türlü esnafına kadar uzanan bir ağ kurmuş bulunuyorlardı.
Osmanlı'yı ekonomik yönden çökerten en önemli etkenBunun yanı sıra devletin yabancı ülkelerden borç bulmasında da aracılık ediyor ve bu iş için komisyon alıyorlardı. Öyle ki, devletin milli geliri ve dışarıdan aldığı borçların önemli bir miktarı "borsa oyunları", "tefecilik" ve "faizcilik" işlemleri ile bu bankerlere gidiyordu. Galata bankerleri tabakasını oluşturan bu azınlık grup, faizcilikle kendi sermayelerini sürekli büyütürken devleti ekonomik yönden ciddi sıkıntıya soktular. Diyebiliriz ki, Osmanlı Devleti'ni ekonomik yönden çökerten en önemli etken "dış borç" ve onun getirdiği "faiz yüküydü". Bu borçların getirdiği faiz yükünün yüksek olmasının en önemli sebebi ise Galata bankerleri'nin tefecilik oyunlarıydı? (Haydar Kazgan, Galata Bankerleri, Orion Kitabevi, Ankara, 2005, s. 45)
Galata borsasında oynanan kirli oyunlar"Osmanlı Hükümeti 4 Şubat 1862 sirküleri ile İstanbul'daki yabancı ülke temsilciliklerine, Galata borsasını düzenleyen bir kanun teklifi göndermiştir. Böylece Galata borsasında oynanan kirli oyunlara bir son vermek isteniyordu. Anlaşıldığına göre, bu sirkülerin yaptığı etki sebebiyle Galata bankerleri, hemen aralarında toplanıp teşkilatlanarak yeni düzenlemeye hazırlıklı olmak istemişlerdi. Fakat Osmanlı, elinde bir kanun teklifi olduğu halde bunu yürürlüğe tam 10 yıl sonra koyabilecekti. Hükümetin bu düzenlemede geç kalması ve meydanı bankerlerin otokrasisine terk etmesi anlamlıdır! Zira, Hükümet tasarısını hazırlayanlar: A. Abraham, Teodor Baltazzi, Abraham Kamando gibi Yahudi bankerler olduğundan, Hükümet tasarısının yürürlüğe konmama sebebini de bu ünlü bankerlerin menfaatlerinde aramak gerekiyor." (H. Kazgan, Galata Bankerleri, s. 41-42)
"Hazine-i Hassa" ve "Darphane sarraflığı" Ermenilerde"Türkiye adeta memleketin zararı pahasına zenginleşmiş birkaç paşa ve elli altmış tefeci ve sarrafın çıkarlarını sağlamak için varlığını sürdürmekte idi? Spekülatif oyunlara halk da alışmıştı! Vekil, vükela ellerine geçen parayı sarraflar aracılığı ile oyunlara katılarak değerlendiriyordu. Bu işlerden en ziyanlı çıkan ise şüphesiz, Türk-İslam halkı oldu." (H. Kazgan, Galata Bankerleri, s.7-9).
Borsa oyunlarına bulaşmayan yoktuPadişah Abdülaziz'in annesi Pertevnihal Sultan'ın bile bu borsa oyunlarında birçok paralar batırdığı kaynaklarda zikredilmektedir. Abdülaziz'in istekleri karşısında tüm kapıları çalan Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, kaybettiklerini almak için her türlü oyunlara başvurmuştu. Bu işe bulaşmayan kimse yoktu. Namık Kemal, Ziya Paşa, Mithat Paşa... Abdülaziz devrinde saray kadınlarının hepsinin mücevherleri, bu sarraf bankerlerin elinde rehin kalmıştır... ((H. Kazgan, Galata Bankerleri, s. 46).) Osmanlı Devleti'nde sarayın, devlet erkanının, valilerin, beylerbeylerinin, kısaca yöneticilerin herbirinin maiyetinde zengin bir sarraf banker bulunur, bütün alacak/verecekleriyle bu sarraflar ilgilenirdi. Mültezimlerin de devlete peşin olarak ödeyecekleri iltizam için başvurdukları kaynak, yine bu sarraflardı. Sarraflar giderek devletin malî işlerini de yürütmeye başlamış, bir ölçüde devlet bankası işlevini de üstlenmişlerdi. Örneğin 3. Mustafa döneminden itibaren, "Hazine-ı Hassa" ve "Darphane sarraflığı" Ermeni Duzoğulları'na verilmiş, 100 yılı aşkın bir süre bu ailenin elinde kalmıştı. 1842 yılında Irganyan, Uzun Artinoğlu, Gelgeloğlu, Bogos, Tıngıroğlu gibi tanınmış sarraflar Anadolu ve Rumeli kumpanyalarını kurmuş, devlet varidatını toplayıp devlet adına ödemede bulunmuşlardı. Gümrük gelirini ise yıllarca Cezairoğlu Mıgırdıç adında bir sarraf iltizam etmişti. Öyle bir noktaya gelmişti ki ülkenin hâli, "Galata bankerleri, devleti iki koldan soyan şapkalı beyler olarak görülüyorlardı" (Vakit, 28 Mayıs 1881).
Ramazan kararnâmesi; ekonomik iflasın ilanı!Osmanlı, 1854 Kırım Savaşı'ndan sonra ilk kez borçlanmaya başladı, demiştik. Bu tarihten itibaren 20 yıl boyunca çeşitli aralıklarla iç ve dış piyasalardan borçlanılmıştır. Ancak bu kaynaklar verimli değerlendirilemediğinden dolayı borçların vadesi gelince ödeme sıkıntısı çekilmiş, zamanla anapara ve faizler ödenemez hale gelmiştir.1859 yılında ilk dış borç alınmasının 5 yıl sonrasında İngiliz ve Fransız üyelerin de katılımı ile "Islahat-ı Maliye Komisyonu" kurulur. Bu komisyon, günümüzde olduğu gibi kamu harcamalarını kısma ve vergileri artırma üzerine yoğunlaşmıştı. 1863'te de Osmanlı Bankası kuruldu. Osmanlı'nın "Merkez Bankası" olarak işlev görmesi beklenen bankanın yetkileri içerisinde banknot basma maddesi de bulunuyordu. İsmi "Osmanlı" olan bu bankanın sahipleri ise elbette borç veren iki ülke Fransa ve İngiltere idi.Yarın: Osmanlı maliyesi yabancıların kontrolünde
Prof. Dr. Haydar Kazgan, Galata bankerleri hakkında şu bilgileri bizimle paylaşır:"1860'lardan itibaren Galata'daki Komisyon Hanı ve Havyar Hanı'nda finans imparatorlukları kurmuş olan Galata bankerleri, saraydan başlayıp, vezir, vükela, memur ve subaydan İmparatorluğun en uzak köşesindeki tahıl ya da meyve üreticisine, oduncusuna, kömürcüsüne ve her türlü esnafına kadar uzanan bir ağ kurmuş bulunuyorlardı.
Osmanlı'yı ekonomik yönden çökerten en önemli etkenBunun yanı sıra devletin yabancı ülkelerden borç bulmasında da aracılık ediyor ve bu iş için komisyon alıyorlardı. Öyle ki, devletin milli geliri ve dışarıdan aldığı borçların önemli bir miktarı "borsa oyunları", "tefecilik" ve "faizcilik" işlemleri ile bu bankerlere gidiyordu. Galata bankerleri tabakasını oluşturan bu azınlık grup, faizcilikle kendi sermayelerini sürekli büyütürken devleti ekonomik yönden ciddi sıkıntıya soktular. Diyebiliriz ki, Osmanlı Devleti'ni ekonomik yönden çökerten en önemli etken "dış borç" ve onun getirdiği "faiz yüküydü". Bu borçların getirdiği faiz yükünün yüksek olmasının en önemli sebebi ise Galata bankerleri'nin tefecilik oyunlarıydı? (Haydar Kazgan, Galata Bankerleri, Orion Kitabevi, Ankara, 2005, s. 45)
Galata borsasında oynanan kirli oyunlar"Osmanlı Hükümeti 4 Şubat 1862 sirküleri ile İstanbul'daki yabancı ülke temsilciliklerine, Galata borsasını düzenleyen bir kanun teklifi göndermiştir. Böylece Galata borsasında oynanan kirli oyunlara bir son vermek isteniyordu. Anlaşıldığına göre, bu sirkülerin yaptığı etki sebebiyle Galata bankerleri, hemen aralarında toplanıp teşkilatlanarak yeni düzenlemeye hazırlıklı olmak istemişlerdi. Fakat Osmanlı, elinde bir kanun teklifi olduğu halde bunu yürürlüğe tam 10 yıl sonra koyabilecekti. Hükümetin bu düzenlemede geç kalması ve meydanı bankerlerin otokrasisine terk etmesi anlamlıdır! Zira, Hükümet tasarısını hazırlayanlar: A. Abraham, Teodor Baltazzi, Abraham Kamando gibi Yahudi bankerler olduğundan, Hükümet tasarısının yürürlüğe konmama sebebini de bu ünlü bankerlerin menfaatlerinde aramak gerekiyor." (H. Kazgan, Galata Bankerleri, s. 41-42)
"Hazine-i Hassa" ve "Darphane sarraflığı" Ermenilerde"Türkiye adeta memleketin zararı pahasına zenginleşmiş birkaç paşa ve elli altmış tefeci ve sarrafın çıkarlarını sağlamak için varlığını sürdürmekte idi? Spekülatif oyunlara halk da alışmıştı! Vekil, vükela ellerine geçen parayı sarraflar aracılığı ile oyunlara katılarak değerlendiriyordu. Bu işlerden en ziyanlı çıkan ise şüphesiz, Türk-İslam halkı oldu." (H. Kazgan, Galata Bankerleri, s.7-9).
Borsa oyunlarına bulaşmayan yoktuPadişah Abdülaziz'in annesi Pertevnihal Sultan'ın bile bu borsa oyunlarında birçok paralar batırdığı kaynaklarda zikredilmektedir. Abdülaziz'in istekleri karşısında tüm kapıları çalan Sadrazam Mahmut Nedim Paşa, kaybettiklerini almak için her türlü oyunlara başvurmuştu. Bu işe bulaşmayan kimse yoktu. Namık Kemal, Ziya Paşa, Mithat Paşa... Abdülaziz devrinde saray kadınlarının hepsinin mücevherleri, bu sarraf bankerlerin elinde rehin kalmıştır... ((H. Kazgan, Galata Bankerleri, s. 46).) Osmanlı Devleti'nde sarayın, devlet erkanının, valilerin, beylerbeylerinin, kısaca yöneticilerin herbirinin maiyetinde zengin bir sarraf banker bulunur, bütün alacak/verecekleriyle bu sarraflar ilgilenirdi. Mültezimlerin de devlete peşin olarak ödeyecekleri iltizam için başvurdukları kaynak, yine bu sarraflardı. Sarraflar giderek devletin malî işlerini de yürütmeye başlamış, bir ölçüde devlet bankası işlevini de üstlenmişlerdi. Örneğin 3. Mustafa döneminden itibaren, "Hazine-ı Hassa" ve "Darphane sarraflığı" Ermeni Duzoğulları'na verilmiş, 100 yılı aşkın bir süre bu ailenin elinde kalmıştı. 1842 yılında Irganyan, Uzun Artinoğlu, Gelgeloğlu, Bogos, Tıngıroğlu gibi tanınmış sarraflar Anadolu ve Rumeli kumpanyalarını kurmuş, devlet varidatını toplayıp devlet adına ödemede bulunmuşlardı. Gümrük gelirini ise yıllarca Cezairoğlu Mıgırdıç adında bir sarraf iltizam etmişti. Öyle bir noktaya gelmişti ki ülkenin hâli, "Galata bankerleri, devleti iki koldan soyan şapkalı beyler olarak görülüyorlardı" (Vakit, 28 Mayıs 1881).
Ramazan kararnâmesi; ekonomik iflasın ilanı!Osmanlı, 1854 Kırım Savaşı'ndan sonra ilk kez borçlanmaya başladı, demiştik. Bu tarihten itibaren 20 yıl boyunca çeşitli aralıklarla iç ve dış piyasalardan borçlanılmıştır. Ancak bu kaynaklar verimli değerlendirilemediğinden dolayı borçların vadesi gelince ödeme sıkıntısı çekilmiş, zamanla anapara ve faizler ödenemez hale gelmiştir.1859 yılında ilk dış borç alınmasının 5 yıl sonrasında İngiliz ve Fransız üyelerin de katılımı ile "Islahat-ı Maliye Komisyonu" kurulur. Bu komisyon, günümüzde olduğu gibi kamu harcamalarını kısma ve vergileri artırma üzerine yoğunlaşmıştı. 1863'te de Osmanlı Bankası kuruldu. Osmanlı'nın "Merkez Bankası" olarak işlev görmesi beklenen bankanın yetkileri içerisinde banknot basma maddesi de bulunuyordu. İsmi "Osmanlı" olan bu bankanın sahipleri ise elbette borç veren iki ülke Fransa ve İngiltere idi.Yarın: Osmanlı maliyesi yabancıların kontrolünde
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Oğuz Köroğlu / diğer yazıları
- Nereden geldiğini unutma ki Nereye gideceğini unutmayasın / 22.01.2012
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011
- İmam Hüseyin'in şehadetine ağlamak / 06.12.2011
- "Ben Kerbelâ şehidiyim" / 05.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 04.12.2011
- İmam Hüseyin'in kıyamı ve şehadeti / 02.12.2011
- Türk Milleti'ne açık mektup / 11.06.2011
- Milli Ekonomi Modeli mutlaka meclise girmeli / 10.06.2011
- Prof. Dr. Haydar Baş'ın projeleri iktidar olmalıdır / 09.06.2011
- Baba devlete giden yol: Milli Ekonomi Modeli / 08.06.2011
- Küresel oyunları bozacak tek lider: Prof. Dr. Haydar Baş / 04.06.2011