Halifelik, Peygamber (s.a.a) efendimiz darül bekaya yolculuğunun başlamasıyla İslam ümmetinin en can alıcı noktası, Müslümanların yumuşak karnı olmuştur. Müslümanlardan aklı evveller, "en iyi benim" hissine kapılıp, yanındaki nifak ehli münafıkların da kışkırtmalarıyla beraber hakkı olmadığı makama oturarak onu gasp etmişlerdir. Kimileri bu gasp etme olayına "ümmetin maslahatı" yalanıyla cevaz vermiş, kimileri ise göz göre göre başkalarının mühürlü develerine el koymuştur. Halifelik, "half" (arka) kelimesinden türetilmiş, arkadan gelen manasındadır. Istılah manası ise Peygamber Efendimiz (s.a.a.) arkasından gelen İslam ümmetinin; imamları, maddi ve manevi işlerini gören önderler, dünya ve ahiret işlerini düzene koyan, Allah (c.c.) tarafından itaat edilmesi ayetle emrolunan. "Ey iman edenler Allah'a itaat edin, Peygamberine itaat edin ve sizden olan ulu'l emre de." (Nisa süresi 59. ayet) Peygamber Efendimiz (s.a.a.) hadis-i şeriflerinde de hilafet ve halifelikle ilgili şöyle buyuruyor:"Hilafet benden sonra otuz sene sürecek ondan sonra da sultanlık şeklini alacaktır." (El- Hâkim el Müstedrek 4;519, İbni Kesir El-Bidaye ven-nihaye 4;30)."Halife (imamlar) Kureyş'tendir." (Hadisi Şerif, değişik ravilerle Nesai'nin Sünenül Kübra c.5 s.405. Ahmed Müsned c.19 s. 318 ve daha birçok hadis ravisi tarafından Buhari'nin sahihinde kitabu'l Ahkam C.15 S. 3303-3304) Müslim'in sahihinde de bu hadis-i şerif şöyle geçmektedir: "İnsanlardan iki kişi kaldığı müddetçe bu iş (hilafet) Kureyş'ten ayrılmaz." (Kitabu'l-İmare c.6 s.8.)Daha değişik metinlerle aynı manada Kütübü Sitte'de (en meşhur altı hadis kitabı), Kütübü İsne Aşar'da (en meşhur on iki hadis kitabı) var olmuştur. Emeviler Kureyş'ten (ümeyye oğullarından) geldikleri için İslam ümmeti, bunların zalimliklerine ancak 89 sene tahammül etmiştir. Emevi devleti, ümmetin birlikte isyanıyla yıkılınca, geri kalan Emeviler de miladi 750 yılından sonra Endülüs Emevi devletine kaçtılar. Orada da miladi 1492 yılında devletlerine İspanyollar tarafından son verilmiştir.'Hilafet Ehl-i Beyt'in hakkıdır' diyen Abbasiler de hilafet makamının sahiplerine bu makamı vermemişlerdir. Abbasiler de Kureyş'ten (Haşimi oğullarından)* geldiklerinden İslam ümmetinin hem siyasi hem de dini lideri olmuşlardır. Ta ki halife güçten düşüp birçok komutanını ve valisini Türklerden yapana kadar! Siyasi gücünü kaybeden halife orduyu yalnızca törenlerde Bağdat'ta görüyordu. Dini liderliği kalan halife, Moğollar 1258 yılında Bağdat'ı işgal ettiklerinde canını kurtarmak için Mısır'a kaçmış Memlüklülere sığınmıştı.Memlüklüler, halifenin dini otoritesini kullanmış siyasi otoritelerine karıştırmamışlardır, yalnız törenlerde Müslümanlara göstermelik Emiril Müminin görevine bürünmüştür. Abbasiler Haşimi oğullarından olduklarından dolayı törensel halifeliği baki kalmıştı. Memlüklüler de bu hadisi şerife bağlı kalmışlardır. Kendilerinin Türk boyu olan Çerkezlerden olduğunu bilen bu ırk, hiçbir zaman halifeliğin ismine ve sıfatına bürünme bahtsızlığına bulaşmamış, çok çetrefilli bu meseleyi ince bir zekâ ürünü olarak halifelik yapan Abbasi soyuna gözdağıyla halletmişlerdi.Osmanlı Ridaniye Savaşı'nda Abbasi Halifesi 3. Mütevekkil'i (esir olarak) kazanılan savaşın neticesinde zorla İstanbul'a getirmişti.Şu ilahi tecelliye bakın ki (!) birden halife vefat etmiş o kadar çoluk çocuğundan da arkada kimse kalmamıştı. İlahi bir elle (!) soyu tükenen Abbasilerin yerini Osmanlı almış ve âlimleri o günden beri bu manası değiştirilmiş hadisi şerifi tevil etmeye çalışmışlardır. Hala Osmanlıcı fikrine sahip olan çok kıymetli insanlarımız şunu iyi bilsinler ki; çok kıymetli üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in şu tarihi tespitine kulak versinler:"Osmanlı Ehl-i Beyt'e yüzünü döndürdükçe ilerlemiş, Ehl-i Beyt'ten yüzünü çevirince de batmıştır."Osmanlıların aldığı en iyi sıfat 'Hadimul Harameyn'di, (Mescidi Nebevi ve Mescidi Haram'ın hizmetçisi.) En güzel iş hayatta yerinizi bilmek değil midir? Osmanlı, Asrısaadetten sonra en çok fetihleri yapmış Ahmet Yesevi hamurunun mayasını büyüterek tüm coğrafyasına yaymayı başarmıştı. Hükmün güç hezeyanına kapılan Osmanlılar, bu hadisi şerifi bir kenara atarak hak etmediği makama oturmuş, böylece duraklama ve sonrasında batış başlamıştır. Biraz bilgi sahibi padişahlar gülünç duruma düşmemek için halifelik sıfatının yanına yanaşmamışlardır. Kimileri ise ayağı kırılan koltuğunu "halifelik" tutkalıyla tutturmaya çalışmıştır. Biraz bilgi sahibi olan insanımız ise İslam ümmetini parçalayan görüşün kavmiyetçi akımlar ve Osmanlı'nın hilafetine isyan olduğunu her zaman bilmiştir.Gerçekten Peygamber Efendimizin (s.a.a.) bu hadisi şerifinden sonra Osmanlı hilafetine inanıyor musunuz? Dipnotlar:* Günümüzde Ürdün devletinin açık okunuşu "Ürdün Arap Haşimioğulları Cumhuriyeti'dir".
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024