Terörle müzakere etmenin teröre pirim vermek anlamına geldiğini daha önceki yazılarımızda belirtmiştik.
Diğer bir ifadeyle PKK ile yapılan Oslo ve İmralı görüşmeleri bugün terörün eylemlerinin tırmanmasının en büyük nedenidir.
Başbakan Erdoğan bir televizyon programında Oslo görüşmelerinden bahisle, bu görüşmelerin çözüme yönelik yapıldığından bahsetti.
Konuşmasının devamında Sayın Erdoğan, herkesin adım atmakta tereddüde düştüğü İmralı, Oslo gibi adımları attıklarını, Oslo görüşmelerini MİT eski Müsteşarı Emre beyle başlattıklarını ardından da Hakan beyle devam ettirdiklerini söyledi.
Böylece görüşmelerin arkasında olduklarını açıkça belirtmiş oldu.
Yıllarca onbinlerce cana mal olan PKK terörünün temsilcileriyle masaya oturmanın neresi “çözüme yönelik” merak konusu…
Başbakan Erdoğan, dile getirilen 10 maddelik metni de inkar etmiyor. Ama bunun altında imzalarının olmadığından bahsediyor.
Başbakan bu konuda şunları söylüyor:
“Aslında bir belge değil. Onların hazırladığı kendilerine göre uydurma bir kaleme aldıkları 9-10 maddelik bir yazı. Bunu bir belge olarak sundular. Onların içinden de orada görüşülenler var mıdır? Vardır tabi. Ama bir evrakın belge olabilmesi için tarafların onun altında imzaları olması lazım…”
Ben bunu belgedir değildir şeklinde tartışmaya açacak değilim ama Başbakan’ın “çözüme yönelik” olarak ifade ettiği Oslo görüşmelerinde 10 maddelik bir yazı metni çıkıyor ve Başbakanın ifadesiyle bu metin PKK tarafından hazırlanmış.
Soru şu: Tamam da Başbakan sizin hazırladığınız metin nerede? Yoksa çözüme yönelik toplantıya sadece PKK’nın metnini okumak ve taleplerini duymak için mi gittiniz?
Diğer bir ifadeyle Hükümetin PKK’dan en ufak bir talebi gözükmüyor, şartları PKK’nın temsilcileri sıralıyor. Benim buradan çıkardığım sonuç bu.
Dikkatimi çeken diğer bir husus ise, görüşmelerin neden bittiği konusunda Başbakan’ın söyledikleri… Erdoğan, daha sonrasında samimiyetsizlik ve terör örgütü tarafından bilgilerin servis edilmesi nedeniyle bu görüşmelere son verdiklerini ifade etti.
Bilgilerin servis edilmesinden duyulan rahatsızlık nedendir? PKK tarafı ve de arkasındaki batılı güçler her şeyi bildiğine göre, acaba bu görüşmelerde Türk kamuoyunun bilmemesi gereken şeyler mi var?
PKK’lı yetkililer samimiyetsizlik gösterip(!) bilgileri sızdırmış, görüşmelerin bitme sebebi buymuş. Peki, milletin oylarıyla işbaşına geçen ama milletin en büyük derdi olan PKK terörüyle yaptığı görüşmeleri gizli tutmaya çalışan siyasi iradenin milletine karşı samimiyetine ne demeli?
İşin garip tarafı kurduğu hain pusu ve saldırılarla gencecik insanlarımızın canını alan PKK terörünün temsilcileriyle yapılan görüşmeler “samimiyetsizlik” sebebiyle kesiliyor. Şaşırmamak mümkün değil. Sormak lazım teröristin samimisi nasıl oluyor diye…
Siyasilerimizin özrü kabahatinden büyük açıklamaları devam ededursun, terör olaylarındaki artış bu sürecin kimlere faydalı olduğunu açıkça gösteriyor.
Başbakan Erdoğan sürecin devam edeceğinden bahsederken, ana muhalefet lideri de sürece alkış tutuyor. Siyasetin bazı şovmenleri ise daha şimdiden federalizmi dillerine dolamaya başladılar. Neymiş efendim, Türkiye, “Türkiye Birleşik Devletleri” olmalıymış.
Tavize ve de bölünmeye bu kadar meraklı bir siyasi arenada, zihniyet yeniden millileşmediği, gönüller samimileşmediği müddetçe kazanan hep terör ve yandaşları olacaktır.
Diğer bir ifadeyle PKK ile yapılan Oslo ve İmralı görüşmeleri bugün terörün eylemlerinin tırmanmasının en büyük nedenidir.
Başbakan Erdoğan bir televizyon programında Oslo görüşmelerinden bahisle, bu görüşmelerin çözüme yönelik yapıldığından bahsetti.
Konuşmasının devamında Sayın Erdoğan, herkesin adım atmakta tereddüde düştüğü İmralı, Oslo gibi adımları attıklarını, Oslo görüşmelerini MİT eski Müsteşarı Emre beyle başlattıklarını ardından da Hakan beyle devam ettirdiklerini söyledi.
Böylece görüşmelerin arkasında olduklarını açıkça belirtmiş oldu.
Yıllarca onbinlerce cana mal olan PKK terörünün temsilcileriyle masaya oturmanın neresi “çözüme yönelik” merak konusu…
Başbakan Erdoğan, dile getirilen 10 maddelik metni de inkar etmiyor. Ama bunun altında imzalarının olmadığından bahsediyor.
Başbakan bu konuda şunları söylüyor:
“Aslında bir belge değil. Onların hazırladığı kendilerine göre uydurma bir kaleme aldıkları 9-10 maddelik bir yazı. Bunu bir belge olarak sundular. Onların içinden de orada görüşülenler var mıdır? Vardır tabi. Ama bir evrakın belge olabilmesi için tarafların onun altında imzaları olması lazım…”
Ben bunu belgedir değildir şeklinde tartışmaya açacak değilim ama Başbakan’ın “çözüme yönelik” olarak ifade ettiği Oslo görüşmelerinde 10 maddelik bir yazı metni çıkıyor ve Başbakanın ifadesiyle bu metin PKK tarafından hazırlanmış.
Soru şu: Tamam da Başbakan sizin hazırladığınız metin nerede? Yoksa çözüme yönelik toplantıya sadece PKK’nın metnini okumak ve taleplerini duymak için mi gittiniz?
Diğer bir ifadeyle Hükümetin PKK’dan en ufak bir talebi gözükmüyor, şartları PKK’nın temsilcileri sıralıyor. Benim buradan çıkardığım sonuç bu.
Dikkatimi çeken diğer bir husus ise, görüşmelerin neden bittiği konusunda Başbakan’ın söyledikleri… Erdoğan, daha sonrasında samimiyetsizlik ve terör örgütü tarafından bilgilerin servis edilmesi nedeniyle bu görüşmelere son verdiklerini ifade etti.
Bilgilerin servis edilmesinden duyulan rahatsızlık nedendir? PKK tarafı ve de arkasındaki batılı güçler her şeyi bildiğine göre, acaba bu görüşmelerde Türk kamuoyunun bilmemesi gereken şeyler mi var?
PKK’lı yetkililer samimiyetsizlik gösterip(!) bilgileri sızdırmış, görüşmelerin bitme sebebi buymuş. Peki, milletin oylarıyla işbaşına geçen ama milletin en büyük derdi olan PKK terörüyle yaptığı görüşmeleri gizli tutmaya çalışan siyasi iradenin milletine karşı samimiyetine ne demeli?
İşin garip tarafı kurduğu hain pusu ve saldırılarla gencecik insanlarımızın canını alan PKK terörünün temsilcileriyle yapılan görüşmeler “samimiyetsizlik” sebebiyle kesiliyor. Şaşırmamak mümkün değil. Sormak lazım teröristin samimisi nasıl oluyor diye…
Siyasilerimizin özrü kabahatinden büyük açıklamaları devam ededursun, terör olaylarındaki artış bu sürecin kimlere faydalı olduğunu açıkça gösteriyor.
Başbakan Erdoğan sürecin devam edeceğinden bahsederken, ana muhalefet lideri de sürece alkış tutuyor. Siyasetin bazı şovmenleri ise daha şimdiden federalizmi dillerine dolamaya başladılar. Neymiş efendim, Türkiye, “Türkiye Birleşik Devletleri” olmalıymış.
Tavize ve de bölünmeye bu kadar meraklı bir siyasi arenada, zihniyet yeniden millileşmediği, gönüller samimileşmediği müddetçe kazanan hep terör ve yandaşları olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025