Geçtiğimiz hafta Cumartesi Trabzon'da yapılan Bağımsız Türkiye Mitingi çok önemli tespitlere sahne oldu.Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, meydana sığmayan, parklara ve bahçelere taşan coşkulu BTP'lilere ve ekranı başında ilgiyle takip eden milyonlara birbiri ardınca önemli değerlendirmeler yaptı.Önemli uyarılar, yerinde tespitler ve akademik düzeyde takdir edilen, değil sadece Türkiye'yi dünyayı kurtaracağı bilim adamlarınca hem yazılı hem de sözlü olarak ifade edilen çözümler?Mitingde yok yoktu.Sayın Baş'ın yaptığı en önemli tespitlerden birisi de, Başbakan Erdoğan'ın AB'ye karşı çıkanları ortaçağ kafalı olmakla suçlamasına verdiği anlamlı cevaptı. Başbakan Erdoğan "AB'ye karşı çıkanlar Ortaçağ kafalı" derken iltifat etmiyor, eleştiriyordu.Halbuki Ortaçağ'ın bizler için anlamı farklıydı, Batılılar için anlamı farklıydı. Sayın Başbakan'ın burada geçen "Ortaçağ kafalı" ifadesiyle hangi tarihten ve hangi kültürden bahsettiğini bakın Sayın Baş nasıl izah ediyor?"Sayın Başbakan AB politikasında iflas ettiği için ne dediğini şaşırdı"Ortaçağ'da dünyada İslam medeniyeti ile Haçlı medeniyeti diye iki farklı medeniyetin bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Baş, Hun imparatoru Attila'nın Batı Roma imparatorluğunu yıkmasıyla başlayıp, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethiyle son bulan Ortaçağ'da İslam medeniyetinde yaşananları anlatarak, "Bu çağda Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed (s.a.v) dünyaya teşrif etti. Kabul etmiyor musun Sayın Başbakan?" dedi.Ortaçağ'da İslam dininin dünyanın dört bir yanına yayıldığını, Türklerin İslam'la buluştuğunu anlatan BTP lideri Baş, Ortaçağ'ın Türk İslam dünyası için nasıl bir anlam taşıdığını şöyle vurguladı: "Ortaçağ'ı başlatan da Türkler, sonuna mührü vuran da yine Türklerdir. Sen kimden yanasın sayın Başbakan? Batı'nın Ortaçağı, İslam'ın en parlak çağıdır. Müslümanlar mimaride, musikide, fizikte, tıpta, matematikte, mühendislikte, astronomide, kısaca maddi bilimlerin tamamında, manevi bilimlerde en doruk noktaya ulaştıkları asırdır sayın Başbakan!"Ortaçağ Batı dünyası için ise karanlık bir çağdı ve Sayın Baş Batının o dönemde içinde bulunduğu durumu şöyle özetledi:"O dönemde yalnız Portekiz'de engizisyon mahkemesinde 50 bin insan öldürülmüştür. Yine Avrupa'nın ortasında Müslüman ve Hıristiyan bilginlerinin tümünü kitaplarıyla yakan papazlar ve keşişler, aynı yıllarda keşfettikleri Amerika'da Maya, Aztek ve İnka uygarlıklarını yok etmişlerdir.""Türkiye'nin girmek istediği bugünkü AB işte böyle bir geçmişi olan bir medeniyetin ürünüdür" diyen Prof. Baş Başbakan Erdoğan'a şöyle seslendi: "Sayın Başbakan diyor ki, 'AB'ye karşı olanlar Ortaçağ zihniyetindedir.' Sayın Başbakan bu milletin yüzde 70'i AB'ye karşı."Evet. AB'ye karşı olanları Ortaçağ kafalı olmakla suçlamak tarihi ve siyasi bir hataydı.Hem tarihi değerlerimiz açısından, hem de suçlananların ülkemizde çoğunluğu teşkil etmesinden. Gerçi karşı çıkanlar azınlık dahi olsa, AB projesi bir Sevr projesi, ülkemizi bölme ve parçalama projesi olduğu için asla suçlanmamalıydı, tebrik edilmeliydi, ödül bile verilmeliydi.Ülkemizi temsil etmekle mükellef olan siyasilerimizin bu tür hatalara düşmesi oldukça düşündürücüdür.Batı Ortaçağ'daki yanlışlarına rağmen o dönemine sahip çıkıyor, çocuklarına o dönemden övgüyle bahsediyor, karanlık olayları örtbas ediyor.Halbuki Sayın Baş'ın altını çizdiği gibi o dönem bizim zirvede ve üstün olduğumuz dönemdi. O dönemde övgüyle bahsedilecek nice önemli olaylar, hadiseler, destanlar vardı.Bizler bütün bunları bir kenara koyuyoruz ve Batı'nın kültürüyle, tarihiyle, bakış açısıyla olaylara yorum getiriyoruz. Bu basit bir hata değildir, üstelik temsil yönü olanlar için hiç değildir.Bu hataları idareciler yaparsa, onlara tabi olanlar ne yapar, gençlerimiz ne yapar? Aslını ve tarihini unutan hatta inkar eden bir medeniyetin devam etmesi mümkün müdür? Üstelik hiçbir döneminde en ufak kara leke taşımayan bir tarihe sahibiz.Bu vesileyle bize, milletimize yeniden bir tarih şuuru verdiği, kültürümüzü ve medeniyetimizi yeniden hatırlattığı için milletimiz adına Sayın Baş'a ayrıca teşekkürlerimi sunarım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025