Türkiye zaten son zamanlarda batının, ekonomik olarak adeta güdümü altına girmiş bulunmaktadır. 300 milyar $'ın çok üstünde iç ve dış borçlara gömülmüş olan Türkiye'nin bu durumu adeta acınacak haldedir. Böylece bir taraftan İMF kontrolleri, diğer taraftan AB ve ABD dayatmaları ve içerden onların bazı uzantıları PKK saldırıları, bazı medya tarafından devamlı olarak yapay gündemlerin ortaya atılması, ülkemizi adeta yüksek voltaja kapılmış gergin bir duruma getirmektedir. Bu gerginlik halkımızın hemen hemen her ferdinde az çok görülmektedir. Tabii ki ordumuz da bu durumdan ileri derecede rahatsızlık duymaktadır. Kara Kuvvetleri Komutanı sorumluları uyarmaktadır Böylece Türkiye'de asker de huzursuz olmaktadır. Ordu mensuplarımız bu durumda halkımızdan çok daha hassas durumdadır. Onların erken uyarı sistemleri halktan çok daha iyi çalışmaktadır. Çünkü Ordumuz, ülkemize yönelen tehlikeleri daha iyi algılamakta ve daha iyi değerlendirmektedir. Ordu yöneticilerin ön sezileri ülkemize yönelen tehditleri gizli de olsalar erken algılamaktadır! Son zamanlarda Türkiye'miz üzerinde kara bulutlar dolaşmaktadır. Ülkemizin coğrafyası üzerine gizli hesaplar yapılmaktadır. Dost olarak kabul ettiğimiz Batı - Hıristiyan Dünyası kiliseye dönük bir çok gizli ve yıkıcı hesaplar peşinde koşmaktadır. Eski Sevr'i canlandırmak istekleri bazen alenen bazen ise gizli bir şekilde anlaşılmaktadır. AB sorumluları, Türkiye'yi devamlı olarak içerden ve dışardan zor durumda bırakmak için olmayacak isteklerle sıkıştırarak huzursuz etmektedir. Öte yandan, bazı siyasilerimizin akılları AB'ye adeta kilitlenmiş durumdadır. Onların akılları fikirleri AB'ye girmek olduğu için tüm dikkatleri müzakere tarihi olarak bilinen 3 Ekim'e adeta sabitlenmiş bulunmaktadır. Onun için bazı tehlikeleri askeri güçlerimiz ve halkımız kadar net görememektedir. Bazen görmediklerini diğer siyasilerimiz, ordu mensupları ve halkımız tarafından gösterilse bile onların vahamet derecesini önemsememektedirler. Ordumuz ise milli konularda büyük hassasiyet içindedir. Ordumuz için milli bütünlük ve beraberlik temel kuralların başında gelmektedir. Şimdi ise bu birliğin üzerinde çeşitli oyunlar oynanmak istenmektedir! Etnik konular ele alınmakta hatta yapay etnik guruplar icat etmeye çalışılmaktadır. İçimizde olan bazı sütü bozuk kimselerin de yardımlarıyla milletimizin içinde, ikilikler ve ayrılıklar oluşturmaya gayret etmektedirler. Devamlı olarak Türkiye'ye karşı adeta yapay olarak gündem üzerine gündemler oluşturmakta ve içerdeki huzurumuzu bozarak dinamitlendirmektedirler. Orgeneral Büyükanıt'ın ikazları Ordumuzun hassas algılaması bu tehlikeleri dile getirmektedir. Orgeneral Büyükanıt "Türkiye'nin üzerinde tehlikeler dolaşmaktadır" demektedir. Ülkemizde ayrımcılık, etnik ve inanç çatışmaları oluşturulmak istendiğini söylemektedir. Ayrıca bu büyük tehlikelerin "Dışardan pompalandığını ve özellikle dile getirildiğini de ifade etmektedir. Orgeneral Büyükanıt'a göre terör örgütü etnik ayırımcılığa yönelmiştir! Bu nedenle Türkiye için "tehlike çanları çalıyor" demektedir! Ancak daha sonra bu yıkıcılar-bölücüler ve birlik düşmanları, yok olacaktır da demektedir. Ancak bu tür yıkıcılık çalışmaları içten de dıştan da büyük çapta yardım görmektedir. Bununla beraber güçlü güvenlik kuvvetlerimizin pençelerinde onlar ezilecektir diye de ilave etmektedir. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyükanıt, ayrıca Avrupa'ya dönük şu cevabı da vermiş bulunmaktadır: "Avrupa Parlamentosu'nda teröristlere karşı Ordumuzun ve güvenlik güçlerimizin mücadelesini yapan vatanperver askerlerimizin "saldırgan askeri operasyonlar" yaptığı ifade şeklini "esefle karşılıyorum." Kaldı ki, her Allah'ın günü ülkemizin seçkin evlatlarını canavarca öldüren terör örgütüne herhangi bir serzenişte bulunmayan Avrupa Parlamentosu, ülkesini cansiperane koruyan vatanperver asker evlatlarımıza karşı laf atmaktadır. Ordumuzu saldırgan sözleriyle damgalamaya çalışmaktadır. Türkiye ise bu terörden ötürü 40.000'in üstünde şehit vermiştir ve halen de vermektedir. Ancak AB mensupları, şehitlerimizden hiç bahsetmeyerek sadece teröristlerin haklarından bahsetmektedir! Bu tutumları ise iki yüzlülük değil de nedir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006