Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, İstinaf Mahkemesi'nde oybirliğiyle verilen beraat kararının yankıları devam ediyor.
Prof. Dr. Baş bu kararla tüm suçlamalardan ayrı ayrı beraat etmiş oldu.
Diğer bir ifadeyle tüm suçlamaların büyük bir iftira olduğu açığa çıkmış oldu.
İftiraları havada kaparak haber yapan basın-yayın organlarının, mahkeme kararıyla verilen beraate duyarsızlığı, medya basınımızın hukuka ve insan haklarına verdiği değeri(!) gösteriyor.
Bu aşamadan sonra bu basın organlarının haktan hukuktan bahsetmesinin hiçbir anlamı ve inandırıcılığı kalmadı; kimseyi kandırmasınlar…
Kendilerinde zerre kadar olmayan bir şeyi başkalarından isteme hakları yok.
Prof. Dr. Baş, hayatında bir trafik cezası bile almayan, hukukun dışına zerre kadar çıkmayan birisi olarak zaten tertemiz bir insandı, İstinaf'ın verdiği bu kararla bu bir kez daha hukuken tescil edilmiş oldu.
Atılan iftiralar, yıllarca hukuksuzca yürütülen dava süreçleri, Haznedar'da evinin önünde yapılan provokatif saldırı, Susurluk'ta uzun namlulu silahlarla yapılan çirkin saldırı gibi Prof. Dr. Baş'ı hukukun dışına çıkarma girişimlerinin hepsi geri tepti.
Prof. Dr. Baş sırasını savdı, şimdi sıra hukuksuzca saldıranlarda, bakalım onlar ne yapacak, hangi deliğe saklanacaklar, onları kim kurtaracak?
FETÖ'den hiç ders almadılar.
Herkesin FETÖ'ye selam durduğu, FETÖ'nün en güçlü olduğu, devlet imkânlarını da kullandığı, siyasetçilerden istedikleri her şeyi alabildikleri bir dönemde; Prof. Dr. Baş, FETÖ gerçeğini gören ve onunla mücadele eden tek liderdir.
Bu sebeple FETÖ, Prof. Dr. Baş'ın üzerine hukuksuzca gitmiş, asılsız iftiralarla karalamak, mahkum etmek istemiştir.
Prof. Dr. Baş aleyhinde tamamı iftiralarla dolu 40 bin sayfayı bulan dava dosyaları oluşturulmuş ama Prof. Dr. Baş, 20 yıl boyunca süren bu mücadelede bütün davaları hukuk önünde kazanmıştır.
Bu son dava ile de Prof. Dr. Baş, itibarı zedelenerek siyasetten uzak tutulmak istenmiştir ama bu da geri tepmiştir.
Prof. Dr. Baş, İmam Ali efendimizin ifade ettiği gibi "Haklıysan korkma Hak seni korur" düsturuna sahip bir insandır.
Bu sebeple, O'nunla mücadele eden yenilmeye mahkûmdur.
Şu bir gerçek ki, sürekli Prof. Dr. Baş'la, her türlü kirli yöntemi devreye koyarak uğraşanlar, görüntüde her ne kadar O yokmuş gibi davransalar da, O'nun üstünü örtmeye çalışsalar da, aslında yaşanan bütün gelişmeler O'nu ne kadar önemsediklerinin ve de korktuklarının bariz bir göstergesidir.
Yazarlarımızdan Hasan Hüseyin Tekin'in şu tespitinin altını çizmek isterim:
"Çanakkale Savaşı, Türk milletinin lideriyle buluşması açısından önemlidir. Bu dava da Mustafa Kemal'in Çanakkale'de ortaya çıkması gibidir."
Bu olaylar doğum sancısı gibidir, büyük doğumların habercisidir.
Prof. Dr. Baş, bir kenarda oturan, hiçbir çözüm üretmeyen, milletinin derdiyle dertlenmeyen sıradan bir insan olsaydı, hiç kimse onunla bu şekilde mücadele etmeyecekti.
Ama O, sürekli doğruyu ortaya koyan, birlik ve beraberlik vurgusu yapan, Milli Ekonomi Modeli ile Kapitalizmin tahtını yıkan, ABD'nin kağıttan imparatorluğunu yerle bir eden, Hoş Geldin Atatürk eseriyle asırlık kirli oyunları bertaraf eden, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'le mezhep savaşlarının önünü kesen, "devlet benim, ben devletim" diyen bir liderdir.
Prof. Dr. Baş, "devlet benim" ifadesinin sadece sözünü etmemektedir, hayatı bunun ispatıdır.
Prof. Dr. Baş, gittiği her ortamda devletini, milletini en üst düzeyde, onurlu bir şekilde temsil eden bir liderdir. Rusya Duma'sında Jirinovski'ye "Ne mutlu Türküm diyene" dedirtecek kadar, Duma koridorlarında cemaatle namaz kıldıracak kadar milli ve dini değerlere sahip çıkan, yaşayan ve yaşatan bir liderdir.
Hayatı boyunca Türk milleti ve devleti ayağa kalsın, dünyanın en güçlü milleti ve devleti olsun diye çözümler, projeler ve modeller üretmiştir.
Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, Şii-Sünni kardeştir tezleriyle Türkiye'nin bölge ülkeleriyle savaşa girmesine mani olmuştur, Türk milletini korumuştur.
Diğer bir ifadeyle, Prof. Dr. Baş devlet kurumlarının ve iktidarıyla muhalefetiyle diğer siyasilerin ortaya koyamadığı şeyleri başarmıştır.
Bu açıdan da bakıldığında Prof. Dr. Baş'ın beraat kararı, devlet adına millet adına büyük bir zaferdir.
Tekrar tekrar geçmiş olsun diliyor, Allah başımızdan eksik etmesin diyoruz.
Türk milleti, yaşadığı badirelerden acilen kurtulmak istiyorsa, çözümün tek adresi olan Prof. Dr. Baş'ın etrafında tek bilek tek yürek olmalıdır.
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025