Önce tarım, sonra madencilik
Maden ihracatındaki yükselişin ABD ve Avrupa’daki resesyon nedeniyle son 2 ayda yavaşladığını ifade eden İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, “Türkiye’nin maden ihracatı 6 milyar dolar seviyelerinde ancak çok daha yüksek rakamlara ulaşabiliriz. Salgın döneminde paranız olsa dahi bazı hammaddelerin tedarik edilemediği görüldü. Tarım yoksa madencilik de yok mantığıyla hareket ediyoruz. Ancak maden yoksa hammadde bağımsızlığı da yok” dedi.
24.11.2022 15:39:00





RECEP BAHAR / DETAY HABER
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), 30'u aşkın ülkeden 250'den fazla iş insanının katılımıyla Bursa'da 'Doğal Taş Alım Heyeti Organizasyonu' düzenledi. 23 Kasım'da başlayan 26 Kasım'a kadar devam edecek Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen organizasyonla sektörün ihracatının artması ve yeni pazarlara ulaşılması amaçlanıyor. Bu kapsamda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, İMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Eyüp Batal ve İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Metin Çekiç, Bursa'da düzenledikleri basın sohbet toplantısında, madencilik sektörü ve madenciliğin geleceği hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Resesyon ihracatı etkiliyor
Türkiye'nin doğal taş ihracatının 2022'nin ilk 9 ayında hızlı bir yükseliş yaşadığını ifade eden Rüstem Çetinkaya, "Doğal taş sektörü işlenmiş ve blok olarak ikiye ayrılıyor. İşlenmiş ürünlerde 9 ayda hızlı ilerlerdik. 10 ve 11'inci aylarda ise işlenmiş ürün ihracatında bir yavaşlama yaşandı. Bu yavaşlamanın en büyük nedenleri arasında ABD vardı. Çünkü ABD'de resesyonun etkisi net olarak görülmeye başladı. İşlenmiş tarafta Avrupa'da da resesyon etkilerini görüyoruz. Blok tarafında ise Çin'de devam eden pandemi önlemlerinin etkileri hala görülüyor. Blok ihracatında Çin, Türkiye'nin en büyük alıcısıydı. Ancak ülkedeki pandemi kısıtlamaları nedeniyle ticaret aksadı. İhracatımızda Çin'i tam anlamıyla sübvanse edecek bir pazar yok. Buna rağmen düzenlediğimiz alım heyeti organizasyonlarıyla ihracatımızı toparlamaya, artırmaya çalışıyoruz. Bursa'da düzenlediğimiz alım heyeti organizasyonumuza da Hindistan, Mısır, Vietnam, İtalya, Yunanistan, İspanya, Lübnan, Cezayir ve Fas gibi ülkelerden alıcılar geldi. Şu anda en büyük potansiyel Hindistan'da... Ülke inşaat yatırımları yapıyor. Tabi bir Çin kadar potansiyelleri olduğunu söylemek zor. Mısır da Türkiye için potansiyeli olan bir ülke. Buradaki ödeme problemleri aşılırsa Mısır'a doğal taş satabiliriz" diye konuştu. Yaşanan gelişmeler nedeniyle yıl sonu için belirlenen 7.5 milyar dolarlık ihracat hedefini revize etmek zorunda kaldıklarını belirten Çetinkaya, "Yıl sonu ihracat beklentimiz 6.6-6.8 milyar dolar civarında" dedi.
Madene ihtiyaç artacak
Madenlere gelecek yıllarda çok daha fazla ihtiyaç duyulacağına vurgu yapan Rüstem Çetinkaya, "Koronavirüs döneminde net bir şekilde gördük. Paranız olsa da ürüne, hammaddeye ulaşamıyorsunuz. Hammadde için en önemli kaynak da madenler ve madene duyulan ihtiyaç da her geçen gün artıyor. Örneğin dizel bir otomobile göre elektrikli otomobillerde 6 kat daha fazla maden kullanılıyor. Yapılan bir araştırmaya göre 2040 yılına gelindiğinde bazı madenlere bugünden 15-16 kat daha fazla ihtiyaç duyulacak. Gelecek için bakır, lityum, kobalt, nikel, alüminyum, grafit, silisyum gibi birçok mineral kritik olacak. Türkiye olarak da buna göre hareket etmemiz gerekiyor. Kobaltı ele aldığımızda dünyadaki en büyük kobalt kaynakları Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bulunuyor. Ancak kobaltın işlenmesinde Çin söz sahibi. Eğer hammadde konusunda bir kriz olursa ortada kalırız. Bu yüzden var olan kaynaklarımızı üretime kazandırmalıyız" ifadelerini kullandı.
Madencilik tarımdan ayrı yapılamaz
Madenciliğin ülkenin hammadde bağımsızlığını yakalamasında çok önemli olduğunu dile getiren Rüstem Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Madeni biz tarımdan ayrı düşünmüyoruz. Hatta tarımı ilk sıraya alıyoruz. Tarım sektörü ile birlikte hareket etmek istiyoruz. Geçtiğimiz aylarda bu düşüncelerle Madenciliğin Teması Türkiye'dir başlığıyla TEMA'ya çağrı yaptık. 'Madencilik hakkındaki endişeleri bir masa etrafında toplanarak konuşalım' dedik. Ancak TEMA çağrımıza olumlu ya da olumsuz bir cevap vermedi. Zeytin ve üzüm üreticileriyle karşı karşıya gelmeden onlarla bir arada olmak istiyoruz. Bazı madenlerde yaşanan sorunlardan dolayı tüm sektörün zan altında kalmasını istemiyoruz. İşini iyi yapanlarla, diğerlerinin ayrılmasını istiyoruz."

Madenciliğe Avrupa mantığıyla bakılmalı
Maden ya da madenciliğin bir üst başlık olduğunu, burada vakaların ayrı ayrı konuşulması gerektiğine dikkat çeken Eyüp Batal da, "Genç bir madencilik var Türkiye'de. Her şey mükemmel mi? Elbette değil. Madenciliği doğru yapanları ayırmamız gerekiyor. Somut olayı tartışmak yerine bir sorun yaşandığında bütün maden sektörü suçlanıyor. Bu düşünce ortaya çıkınca da suçlu olan kişiye alan yaratılıyor. Biz buna karşıyız" dedi. Madencilik yapılan yerde zeytin veya üzüm üretiminin yapılabileceğini ya da madencilik işlemleri bittiğinde söz konusu alanın rehabilite edilerek yeniden doğaya kazandırılabileceğini ifade eden Batal, "Ancak imara açılan zeytinlik alanlarda bir daha zeytincilik yapamazsınız. Bu yüzden bir iş yapılırken iyi araştırılması gerekiyor. Toprağın altındakiler mi daha fazla kurumsal yarar içeriyor yoksa üstündekilerle. Bu tam anlamıyla araştırılmalı. Avrupa bu mantıkla bakıyor olaya" ifadelerini kullandı. Batal, Yeni Mesaj'ın sorusu üzerine, "Çin'de inşaat sektöründe yakında toparlanma beklenmiyor. Mermer inşaatlarda son aşamada kullanılıyor. Türkiye'de maden finansmanı da yaygın değil. Madenci özkaynağıyla yapıyor yatırımı. 100 maden ruhsatından ikisi dönüşüyor işletmeye" dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.