Bu yazım düşünmeden yaşayanlar için değil.
Onlar okumasınlar…
Okuduğunu anlayanlara…
Vatanı vatan yapmak için savaşanların yıl dönümünü iptal eden, sudan sebepler ile 30 Ağustosları kutlamayanlara değil…
Aksine Edirne'den Ardahan'a kadar bu toprakları vatan yapmak için ölümü göze almış olanlara saygı duyanlara…
Bu yazım; Araplaşmayı marifet sayanlara değil, bu yurdun topraklarının kıymetini bilip, Atalarına sahip çıkanlara…
Bu yazım, çocuklarını örtülü, çarşaflı, peçeli, poturlu yetiştirmek isteyenlere değil, başı dik; göğsünü siper edecek, alnı ve bağrı açık, ataları gibi kendilerini bu vatana adayacak kadar cesur olanlara…
Bu yazım, bilimin ışığını alnında hisseden, onu takip eden, ülkesini daha lüks değil, herkesin eşit ve kardeşçe yaşaması için ekmeği bölüşmesini, lokmasını paylaşanlara…
Bu yazım, küçük yaştan itibaren vatanının ve atasının kıymetini bilen, gelecekte parçalanmamış bir vatan toprağında torunlarını büyütmek, onları doğdukları topraklara hizmet etmek aşkı ile yetiştirenlere…
Bu yazım; iki tane soysuzun yaptıklarından etkilenip yurtdışına kaçarak gelecek arayanlara değil, aksine onlarla mücadele etmek için daha da kararlı hale gelen, ülkesinden vazgeçmeyenlere…
Bu yazım; bu toprakları adım, adım arşınlayan; her köşesini ayrı ayrı seven, kokusunu, insan dokusunu özleyen, dağında çiçeğini, ormanda böceğini, kayaların arasından akan pınarını, gölgesinde dinlendiği çınarını, gönlünde sevgisinin nişanesini taşıyanlara…
Bu yazım; lüks arabalara binip sağa-sola çamur atanlara, fildişi kulelerde yaşayanlara, insanları pazarın çöpüne, askıda ekmeğe, lokantalarda artık yemeğe mahkûm edenlere değil; açları doyuranlara, alın teri ile evine ekmeğini götürenlere, çamuru vatanımın çamuru diye sevenlere, damı akan, suyu akmayan, elektriği kesik, tezekle yemek pişirenlere, gaz lambasında gelecek için çalışanlara…
* * *
Gezdik yine ölümün kutsal topraklarında…
Nargile içen, Arap'ın yalellisini çalan, şehitlerin sessizliğindeki kıyılarda cagala-cugala bağıra çağıra, kahkahalar eşliğinde denize giren, bu vatana ve şehitlere zerre kadar saygısı olmayanlar arasında…
Dur yabancı. Burası ölümün kutsal topraklarıdır. Bu güzel yurdu işgale gelenlere 7 den 70'e kadar silahlanıp göğsünü siper edenlerin vurulup toprağa düştüğü, koca bir donanmaya karşı bir avuç yürekli yiğidin ben öldükten sonra vatan yaşasın diye şehit olduğu yerdir.
Buralarda yalelli çekilmez, nargile üflenmez, edepsizce uzanılıp yatılmaz…
Burası ölümün kutsal topraklarıdır.
Şehitlik mertebesine ermişler için dua edilecek, saygı ile gezilecek, bastığın her yerden bir şehidin kanının oluk, oluk aktığı yerdir. Gülmek haddimize değildir, gözyaşlarımızdan… Teselli edecek 'dil'de yoktur göçüp gidenlerimiz için…
Dün; Çanakkale sırtlarında direnenlerin, Kocatepe'den aldığı emir ile İzmir'de sona eren bir kurtuluşun, geçtiği her yeri kanları ile sulayanların, bugün huzur içinde yaşamamız için bize miras bıraktığı topraklardır buraları…
Sakın ha! Sahipsiz sanma bu vatanı… Ne istersen yapabileceğini de düşünme asla… Gün gelir, bizde bize düşeni yaparız...
Birde bakarsın ki kırılmıştır nargile şişen, höpürdeterek içtiğin kahvenin fincanı… Ayakların popona vurarak kaçacak yer ararsın…
Eğer iş bize düşerse…
Bu vatanın her köşesinde bir kurtuluş destanımız vardır. Bir de ölümün kutsal toprakları…
O kadar çok tur ki, hepsi birden canlanınca şaşarsın!
- Haydar Hoca'yı hatırlarken… / 06.08.2024
- Kıyılarda sorun büyük… / 05.08.2024
- Bir kral, bir prenses ve bir Demir Leydi / 28.07.2024
- Koca Nazım… / 04.06.2024
- Bizim 19 Mayıslarımız… / 19.05.2024
- Helallik / 14.05.2024
- Gerçek… / 18.01.2024
- Gözyaşı… / 27.12.2023
- Yazmak, yaşamaktır… / 23.12.2023