‘O gün hatalardan geçilmez'
İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) kıyametle ilgili olarak buyurdu ki: “O gün korkudan yüreklerin ağızlara gelerek hapsedildiği bir gündür. O gün hatalardan geçilmez, hiç kimseden fidye alınmaz, hiç kimseden mazeret kabul edilmez ve hiç kimseye tevbe etme müsaadesi verilmez”
19.06.2021 11:27:00





İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s), her cuma günü ashab ve taraftarlarına nasihat ediyorlardı. İşte o nasihat ve öğütlerden bir kısmı:
"Ey insanlar! Allah'tan korkun ve bilin ki, O'na döneceksiniz ve o gün herkes, yaptığı her hayır ve kötü amelini hazır bir halde karşısında bulacak ve işlediği kötülükle arasında çok uzun bir mesafenin olmasını dileyecektir. 'Allah kendisinden sakınmanızı emretmektedir.' (Âl-i İmran Suresinin 28. ayetine işarettir).
Yazıklar olsun sana ey gafil Ademoğlu! Oysa senden gaflet edilmemekte; ecelin her şeyden daha hızlı sana doğru süratle gelmektedir; seni arıyor, seni yakalamasına bir şey kalmamıştır. Neredeyse vaktini tüketmişsin, ölüm meleği canını almış ve kabrinde yalnız başına bırakılmışsın, ruhun tekrar sana döndürülmüştür.
Münker ve Nekir adlı iki melek seni sorgu ve sıkı imtihana çekmek için aniden, habersiz olarak yanına gelmişlerdir.
Bil ki, onların senden soracakları ilk soru, taptığın Rabbin, sana gönderilen peygamber, inandığın din, okuduğun kitap, itaat ettiğin imam hakkında ve ömrünü nerede geçirdiğin, malını nereden kazanıp ve nerede harcadığın olacaktır.
Korunmak için kendine bir vesile hazırla! Nefsini yokla, imtihan ve sorguya tâbi tutulmadan önce kendine cevap ara. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan (o zaman) Allah, delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allah'ın rızasına kavuşmakla müjdelenirsin. Melekler rahmet ve nimetle seni karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur, delilin bâtıl olur, cevap vermekten aciz kalarak cehennemle müjdelenirsin ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle seni karşılarlar.
Ey Ademoğlu! Bil ki, bunun ötesi kıyamet günüdür. O gün daha büyük, daha korkunç ve gönülleri daha çok inciticidir. İşte o gün bütün insanların bir araya toplanıp hazır olacağı ve her şeyin ortaya çıkacağı bir gündür. O günde Allah öncekileri ve sonrakileri bir araya toplar; o gün Sûr'a üfürülür; kabirler alt-üst edilir; o gün pek yakındır.
O gün korkudan yüreklerin ağızlara gelerek hapsedildiği bir gündür. O gün hatalardan geçilmez, hiç kimseden fidye alınmaz, hiç kimseden mazeret kabul edilmez ve hiç kimseye tevbe etme müsaadesi verilmez. O gün iyiliklere karşı mükâfat, kötülüklere karşı da cezadan başka hiçbir şey ortada yoktur. Kim bu dünyada mü'min olur ve bir zerre kadar hayır veya şer işlerse (o gün) onu bulur.
Öyleyse ey insanlar! Allah'ın sizleri, Kitab-ı Sadık ve Beyan-ı Natık'ta sakındırdığı isyan ve günahlardan korkup sakının. Mel'un Şeytan sizleri çabuk erişilebilen şehvet ve dünya lezzetlerine davet ettiğinde, kendinizi Allah'ın mekr (düzen) ve azabından emin görmeyin. Zira Allah buyuruyor ki: 'Takvalı kimseler, Şeytan'ın bir vesvesesine uğradılar mı düşünürler, bir de bakarsın ki basiret sahibi olmuşlar bile.' (A'raf, 200).
Allah korkusunu kalbinize yerleştirin ve Allah'ın vaad ettiği dönüşteki güzel sevapları ve korkuttuğu şiddetli azapları hatırlayın. Çünkü bir şeyden korkan, ondan sakınır ve bir şeyden sakınan, onu terk eder." (Bihar, c.6, s.223)
"Ey insanlar! Allah'tan korkun ve bilin ki, O'na döneceksiniz ve o gün herkes, yaptığı her hayır ve kötü amelini hazır bir halde karşısında bulacak ve işlediği kötülükle arasında çok uzun bir mesafenin olmasını dileyecektir. 'Allah kendisinden sakınmanızı emretmektedir.' (Âl-i İmran Suresinin 28. ayetine işarettir).
Yazıklar olsun sana ey gafil Ademoğlu! Oysa senden gaflet edilmemekte; ecelin her şeyden daha hızlı sana doğru süratle gelmektedir; seni arıyor, seni yakalamasına bir şey kalmamıştır. Neredeyse vaktini tüketmişsin, ölüm meleği canını almış ve kabrinde yalnız başına bırakılmışsın, ruhun tekrar sana döndürülmüştür.
Münker ve Nekir adlı iki melek seni sorgu ve sıkı imtihana çekmek için aniden, habersiz olarak yanına gelmişlerdir.
Bil ki, onların senden soracakları ilk soru, taptığın Rabbin, sana gönderilen peygamber, inandığın din, okuduğun kitap, itaat ettiğin imam hakkında ve ömrünü nerede geçirdiğin, malını nereden kazanıp ve nerede harcadığın olacaktır.
Korunmak için kendine bir vesile hazırla! Nefsini yokla, imtihan ve sorguya tâbi tutulmadan önce kendine cevap ara. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan (o zaman) Allah, delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allah'ın rızasına kavuşmakla müjdelenirsin. Melekler rahmet ve nimetle seni karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur, delilin bâtıl olur, cevap vermekten aciz kalarak cehennemle müjdelenirsin ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle seni karşılarlar.
Ey Ademoğlu! Bil ki, bunun ötesi kıyamet günüdür. O gün daha büyük, daha korkunç ve gönülleri daha çok inciticidir. İşte o gün bütün insanların bir araya toplanıp hazır olacağı ve her şeyin ortaya çıkacağı bir gündür. O günde Allah öncekileri ve sonrakileri bir araya toplar; o gün Sûr'a üfürülür; kabirler alt-üst edilir; o gün pek yakındır.
O gün korkudan yüreklerin ağızlara gelerek hapsedildiği bir gündür. O gün hatalardan geçilmez, hiç kimseden fidye alınmaz, hiç kimseden mazeret kabul edilmez ve hiç kimseye tevbe etme müsaadesi verilmez. O gün iyiliklere karşı mükâfat, kötülüklere karşı da cezadan başka hiçbir şey ortada yoktur. Kim bu dünyada mü'min olur ve bir zerre kadar hayır veya şer işlerse (o gün) onu bulur.
Öyleyse ey insanlar! Allah'ın sizleri, Kitab-ı Sadık ve Beyan-ı Natık'ta sakındırdığı isyan ve günahlardan korkup sakının. Mel'un Şeytan sizleri çabuk erişilebilen şehvet ve dünya lezzetlerine davet ettiğinde, kendinizi Allah'ın mekr (düzen) ve azabından emin görmeyin. Zira Allah buyuruyor ki: 'Takvalı kimseler, Şeytan'ın bir vesvesesine uğradılar mı düşünürler, bir de bakarsın ki basiret sahibi olmuşlar bile.' (A'raf, 200).
Allah korkusunu kalbinize yerleştirin ve Allah'ın vaad ettiği dönüşteki güzel sevapları ve korkuttuğu şiddetli azapları hatırlayın. Çünkü bir şeyden korkan, ondan sakınır ve bir şeyden sakınan, onu terk eder." (Bihar, c.6, s.223)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.