Askerlerimizin Suriye'ye girip Süleyman Şah fecaatini gerçekleştirdikleri gecenin yarısında, ilgilendiğimiz çocuklardan lise 1'e giden bir tanesi mesaj attı: "Nuray Abla, bu haber gerçek mi? Gerçekten askerlerimiz Suriye topraklarına mı girmiş?"Ne diyeceğimi bilemedim. Küçücük çocukların savaş korkusuyla uykuları kaçıyor bu ülkede! Uygun imkânlar sağlandığı takdirde her biri ilgilendiği alanlarda mükemmel yerlere gelebilecek, dünya çapında sayılı ve saygıdeğer bilim ve ilim adamları/kadınları arasına kolaylıkla dâhil olabilecek bu çocuklar, hayatlarının en verimli çağlarını AKP'nin cehenneme çevirdiği bu ülkenin dertleriyle uğraşarak geçiriyorlar."Cehalet mutluluktur" diye bir söz vardır, bilirsiniz. Bilmeyen, sıkıntıların büyüklüğünü fark edemeyen insan mutludur. Fakat biz hep farkındaydık gidişatın. Prof. Dr. Haydar Baş Hocam öyle bir İcmal gençliği yetiştirdi ki; kendimizi bildiğimiz ilk günden beri ülkemizin geleceği için çırpınıp duruyoruz. Ellerinde bayraklarla küçücük minikler, doğruyu anlatma derdinde olan binlerce genç ve ilerleyen yaşına rağmen hepimizden daha gençmişçesine tükenmek bilmeyen bir aşk ve şevkle ömrünü Hakk'a adayan Haydar Hocam...Öylesine kutlu bir kadroya sahibiz ki; durmak, dinlenmek yasak bize. Her eylem ve söylemimizin hesabını Allah-ü Teâlâ'ya vereceğimiz bilinciyle yetiştirildiğimiz için amaçsız bir yaşam sürmek ne demek, hiç bilmedik. "Son nefes için siyaset yapıyorum" diyen Haydar Hoca'm, bizleri de bu vatan derdiyle dertlendirerek başıboş kalsaydık kim bilir hangi rotaya yönelecek olan hayatlarımızı anlamlı kıldı.Hafta sonu bir grup İcmal genci olarak gittiğimiz Kerbela tiyatrosunda, sadece bir tiyatro izlemediğinin bilincinde olan ve gözyaşlarına oyun bitmesine rağmen engel olamayacak derecede Ehl-i Beyt'e sevdalı bir gençliğin mimarı kendisi. "Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı ise gelecek kuşağı düşünür" diyerek ömrünü insanlığın kurtuluşuna adayan Haydar Hoca'nın yetiştirdiği gençler olarak biz de davasını dava bildik. Şehir şehir, sokak sokak, kapı kapı dolaşarak insanımıza gerçeği anlatmaya çalıştık. Kovulduk, hakaretler işittik, cezalar aldık ama doğruyu anlatmaktan hiçbir zaman vazgeçmedik; vazgeçmeyeceğiz de. Çünkü biliyoruz ki; Âşık Yunus Emre'ye "Bir derdim var, bin dermana değişmem" dedirten büyük sevda Haydar Hoca'mızın gönlündeki: Hakk'a ulaşma ve taşıma sevdası... Ülkece adeta 2. Kurtuluş Mücadelesi'ni verdiğimiz bu dönemde bizlere 2. Kuvva-yı Milliye ruhunu yaşatan liderimiz sayesinde dedelerimize, nenelerimize, canını bu vatan uğruna feda etmiş kahraman atalarımıza layık olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Evet, derdimiz büyük; evet, çilemiz çok, yükümüz ağır. Ama Haydar Hocam hamurumuzu öyle bereketli bir ilimle yoğurdu, gönüllerimize Hakk'ın ve haklının yanında olma davasını öyle bir işledi ki; bütün bir İcmal gençliği adına rahatlıkla söyleyebilirim: "Bir derdimiz var, bin dermana değişmeyiz!"
Nuray Şenaslan / diğer yazıları
- Haydar Hoca'nın yetiştirdiği gençliği bilir misiniz? / 18.03.2015
- Gelecek nesiller tarafından nasıl anılmak istersiniz? / 05.03.2015
- Asıl mesele insan meselesi / 19.02.2015
- Asıl ütopya burada! / 14.02.2015
- Karar verme zamanı / 04.02.2015
- Alevi canlara selam olsun / 07.01.2015
- Mevlanayı anarken yüzünüz hiç kızarmadı mı? / 04.01.2015
- Sonsuz bir ummanı müjdeleyen lider / 19.12.2014
- Ayrıştırmaya çalışanlara inat birliğimizi haykıralım! / 11.12.2014
- Bu yapılanların dindeki yeri nedir? / 04.12.2014
- Gelecek nesiller tarafından nasıl anılmak istersiniz? / 05.03.2015
- Asıl mesele insan meselesi / 19.02.2015
- Asıl ütopya burada! / 14.02.2015
- Karar verme zamanı / 04.02.2015
- Alevi canlara selam olsun / 07.01.2015
- Mevlanayı anarken yüzünüz hiç kızarmadı mı? / 04.01.2015
- Sonsuz bir ummanı müjdeleyen lider / 19.12.2014
- Ayrıştırmaya çalışanlara inat birliğimizi haykıralım! / 11.12.2014
- Bu yapılanların dindeki yeri nedir? / 04.12.2014