12. Avrupa Şampiyonası Finallerinde gruplarda son maçlar da başladı. 8 takım turnuvaya elveda derken, geriye kalan diğer 8 takım şampiyonluk mücadelelerine devam edecekler. Ama ne olursa olsun bence kazanan futbol olmalı. Hollanda-Çek Cumhuriyeti maçında Hollanda'nın antrenörü Dick Advocaat, sahanın en iyi oyuncusu 20 yaşındaki genç solak Arjen Robben'i oyundan çıkarınca hem stattaki taraftarları hem de bizim gibi maçı televizyondan seyredenleri çileden çıkardı. O dakikaya kadar o kadar güzel futbol oynuyordu ki Robben, çıkarılacak en son adamdı. Bu değişiklik taşları bir anda yerinden oynatırken sahada roller de değişti. Çekler o dakikadan sonra oyunu öyle güzel okudular ki maçı bir anda lehlerine döndürdüler.
İtalyanlar tat vermiyor
Bir övgü de İsveç'e. İtalya karşısında oyundan hiç kopmadılar ve İbrahimovic'in topuğundan beraberliği sağladılar. Önceki yazımda İtalya'nın hayal kırıklığı olduğunu yazmıştım. İtalyanlar, kendi ligleri hariç uluslararası maçlarda göze hitap etmeyen futbollarıyla başarılı olmaya çalıştılar. Benim bir iddiam var: Fatih Terim bu İtalya'nın başına geçsin, Makarnacılar dünyanın en çok sevilen takımı olurlar. Bakın Fransa'ya! yıllardır çok güzel ve hareketli futbollarıyla herkesin gönüllerine girdiler. İşte futbol bu. Bazen televizyonda eski maçları seyrediyoruz. 1960'lı 1970'li yılların futbolu o kadar zevkli, o kadar heyecanlı ki. İşte futbol Fransa'nın, İsveç'in, Çekler'in, İngiltere'nin oynadığı gibi olmalı. Zaten bu saydığım takımların sistemlerine bakarsanız hepsi birbirinin kopyası.
Turnuvadaki en önemli konulardan birisi de geleceğin futbolcuları; İngiltere'de Rooney, Hollanda'da Robben ve van der Vaart, İsveç'te Bosna-Hersek asıllı İbrahimovic, Çek Cumhuriyeti'nde Heinz ve Baros, Almanya'da sol bek Lahm, Portekiz'de Chistiano Ronaldo, İspanya'da Torres, Vicente ve Juaquin. Bu saydığım futbolcular önümüzdeki yıllarda çok konuşulucağa benziyor.
Genç yetenekleri görün
Beşiktaş Del Bosque'yi aldığında malum gazetelerde Real Madrid'in bazı futbolcularını transfer edeceğini okuduk. Bu futbolcuların bize gelmesi için Trabzonspor, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın çok para kazanması lazım. Manchester United, Arsenal, Milan takımları gibi çok zengin olması lazım. Yani bu şu anki ekonomik şartlarda imkansız. Bu futbolculara servet verene kadar Avrupa Şampiyonası Finallerinde dikkat çeken bazı futbolcular alınabilir. Hem bu futbolcular o kadar pahalı da değil ve çok kaliteliler. Şimdi yazacağım futbolcuları dikkatlice seyretmenizi istiyorum. O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız:
Hırvatistan'dan Olic, Rosso ve Mornar. Rusya'dan İzmailov, Gusev ve Smertin. İsviçre'den Hakan Yakın, Celestini ve Wicky. Bulgaristan'dan Martin Petrov, Hristov, Pazin ve Jankovic. İsveç'te şu an bonservisi elinde olan Larsson, Svensson ve Kallström. Letonya'dan Dinamo Kievli Verpakovskis, Stepanovs ve sol kanatta fırtına gibi koşan Rubins. Çeklerden Ujfalusi, Heinz ve Plasil.
İtalyanlar tat vermiyor
Bir övgü de İsveç'e. İtalya karşısında oyundan hiç kopmadılar ve İbrahimovic'in topuğundan beraberliği sağladılar. Önceki yazımda İtalya'nın hayal kırıklığı olduğunu yazmıştım. İtalyanlar, kendi ligleri hariç uluslararası maçlarda göze hitap etmeyen futbollarıyla başarılı olmaya çalıştılar. Benim bir iddiam var: Fatih Terim bu İtalya'nın başına geçsin, Makarnacılar dünyanın en çok sevilen takımı olurlar. Bakın Fransa'ya! yıllardır çok güzel ve hareketli futbollarıyla herkesin gönüllerine girdiler. İşte futbol bu. Bazen televizyonda eski maçları seyrediyoruz. 1960'lı 1970'li yılların futbolu o kadar zevkli, o kadar heyecanlı ki. İşte futbol Fransa'nın, İsveç'in, Çekler'in, İngiltere'nin oynadığı gibi olmalı. Zaten bu saydığım takımların sistemlerine bakarsanız hepsi birbirinin kopyası.
Turnuvadaki en önemli konulardan birisi de geleceğin futbolcuları; İngiltere'de Rooney, Hollanda'da Robben ve van der Vaart, İsveç'te Bosna-Hersek asıllı İbrahimovic, Çek Cumhuriyeti'nde Heinz ve Baros, Almanya'da sol bek Lahm, Portekiz'de Chistiano Ronaldo, İspanya'da Torres, Vicente ve Juaquin. Bu saydığım futbolcular önümüzdeki yıllarda çok konuşulucağa benziyor.
Genç yetenekleri görün
Beşiktaş Del Bosque'yi aldığında malum gazetelerde Real Madrid'in bazı futbolcularını transfer edeceğini okuduk. Bu futbolcuların bize gelmesi için Trabzonspor, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın çok para kazanması lazım. Manchester United, Arsenal, Milan takımları gibi çok zengin olması lazım. Yani bu şu anki ekonomik şartlarda imkansız. Bu futbolculara servet verene kadar Avrupa Şampiyonası Finallerinde dikkat çeken bazı futbolcular alınabilir. Hem bu futbolcular o kadar pahalı da değil ve çok kaliteliler. Şimdi yazacağım futbolcuları dikkatlice seyretmenizi istiyorum. O zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız:
Hırvatistan'dan Olic, Rosso ve Mornar. Rusya'dan İzmailov, Gusev ve Smertin. İsviçre'den Hakan Yakın, Celestini ve Wicky. Bulgaristan'dan Martin Petrov, Hristov, Pazin ve Jankovic. İsveç'te şu an bonservisi elinde olan Larsson, Svensson ve Kallström. Letonya'dan Dinamo Kievli Verpakovskis, Stepanovs ve sol kanatta fırtına gibi koşan Rubins. Çeklerden Ujfalusi, Heinz ve Plasil.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Yasin Erkol / diğer yazıları
- Gençlere muhtaç olun / 25.09.2017
- Sporumuz nereye gidiyor? / 21.09.2017
- Kritik 3 mevki! / 14.08.2015
- Tek eksik 'Gol secdesi' / 20.08.2014
- İlk maçların ardından! / 19.06.2014
- Milli atlet! / 26.07.2013
- 6+0+4 ve Avrupa'nın iki yüzü / 13.07.2013
- Ağustos böceği / 27.03.2013
- Şirazemiz kaymış / 21.05.2012
- Şirazemiz kaymış / 18.05.2012
- Sporumuz nereye gidiyor? / 21.09.2017
- Kritik 3 mevki! / 14.08.2015
- Tek eksik 'Gol secdesi' / 20.08.2014
- İlk maçların ardından! / 19.06.2014
- Milli atlet! / 26.07.2013
- 6+0+4 ve Avrupa'nın iki yüzü / 13.07.2013
- Ağustos böceği / 27.03.2013
- Şirazemiz kaymış / 21.05.2012
- Şirazemiz kaymış / 18.05.2012