AKP lideri Erdoğan seçim öncesi esip gürlüyordu: "Milletimiz adalet istiyor, kalkınma istiyor ve temiz toplum istiyor, saydamlık istiyor. Onun için partimizin adı adalet ve kalkınma, kısaltılmış adını AK parti, amblemini de ampul yaptık."
AKP ampulü yakınca karanlık hiç bir şey kalmayacaktı. Hatta AKP iktidarının dışişleri bakanı kendi dönemlerini diğer iktidarlardan ayıran en önemli özelliğin açıklık, saydamlık olduğunu iddia etmişti.
Ancak iki yıla yaklaşan devr-i iktidarlarında Türkiye'nin en hayati meselelerinin ABD-İMf-AB ve İsrail dörtgeninde kapalı kapılar ardında kotarıldığını gördük.
Millet, iktidarın kapalı kapılar ardından verdiği sözlerin faturasını açık ödedi.
Adalet adına azınlıklara, hıristiyanlara ikram edilen imtiyazların karşılığında insanımıza, dindarımıza çifte standarttan başka bir şey görmedik.
AKP iktidarında kalkınanlar ise belli. Yine finans, medya, bürokrasi ve siyaset esnafı ve onları besleyen küresel sermaye...
10 milyon açlık sınırında. 20 milyon insanımız yoksulluk sınırında. 13 milyon işsiz... 26 milyon genç evlenecek çağda ama imkansızlıklardan ev kuramıyor.
Hükümet bu yıl da rantiyeye 100 katrilyonun üstünde para aktardı. Yatırım, üretim ve istihdam ise hükümetin umurunda değil.
Memura 24 milyon zam yaparken milletvekillerine 650 milyon zam yapılıyor.
Yolsuzluk gündemine gelince... AKP'nin de önceki iktidarlardan farkı yok...
O da "benim hırsızım senin hırsızın" oyunu oynuyor. İktidara yalakalık yapan batık medya patronlarını el üstünde tutuyor. Rakip gördükleri ile ya da kendi destekçisi medya patronlarının rakip gördüklerinin üstüne gidiyor.
İktidar, milletvekili dokunulmazlıklarının sınırlandırılmasına şiddetle karşı çıkıyor.
Tam tersine hortumcu vekillere af yolunu açıyor.
AKP hükümetinin hazırladığı yeni kanun tasarısında halkı soyanlar üç yıl içinde para ödeyerek, ceza almadan kurtulacaklar ve sicilleri temizlenecek. Kısaca AKlanacaklar.
Zimmet, irtikap, rüşvet, devleti kazıklama, sahtekarlık, haksız mal edinme, dolandırıcılık, kara para aklama, devlet taahhüdüne hile karıştırma suç sayılmıyor. Parayı bastıran serbest...
Bu suçları işleyenler dörtte birini peşin olmak üzere, üç yıl içinde parayı öderlerse, yaptıkları iş, "yedikleri nane", hiç bir şekilde "vaki olmamış" sayılacak. Saygın Türk vatandaşı olarak onları omuzlarımızda taşıyacağız.
Böylece banka hortumlayanlar kurtulacak. SSK'yı soyanlar kurtulacak. İhale yolsuzluğundan mahkemeye düşenler, vurguncular, soyguncular kurtulacak.
Yetmedi, sadece vurguncu vekil ve işadamlarına "büyük Türk büyüklerine" değil, yabancı patronlara, özellikle "büyük ABD büyüklerine" de af geliyor. Bush'un ricasını kıramayan Başbakan'ın verdiği söz gereğince ABD firması Cargill'e özel af geliyor.
Yürürlükteki yasaları çiğneyerek tarım arazileri üzerinde kurulan Cargill gibi yabancı firmalara AKP iktidarı bakın nasıl af getiriyor.
Hükümet, bu fabrikaların kurulduğu tarım arazilerini endüstri bölgesi ilan ederek, bu fabrikalar ile ilgili mahkeme kararlarını geçersiz saydıracak bir tasarı hazırladı. Tasarıya göre sadece bu fabrikaları değil, tarım arazisinde kurulan her fabrikanın arazisi, münferit yatırım yeri ilan edilecek.
İsteyen istediği yere fabrika dikecek. Çiftçinin ise tarlasındaki fındığı, tütünü, pancarı sökülüyor. IMF istedi diye...
Alın size adalet, alın size kalkınma, alın size AK günler, dercesine.
AKP ampulü yakınca karanlık hiç bir şey kalmayacaktı. Hatta AKP iktidarının dışişleri bakanı kendi dönemlerini diğer iktidarlardan ayıran en önemli özelliğin açıklık, saydamlık olduğunu iddia etmişti.
Ancak iki yıla yaklaşan devr-i iktidarlarında Türkiye'nin en hayati meselelerinin ABD-İMf-AB ve İsrail dörtgeninde kapalı kapılar ardında kotarıldığını gördük.
Millet, iktidarın kapalı kapılar ardından verdiği sözlerin faturasını açık ödedi.
Adalet adına azınlıklara, hıristiyanlara ikram edilen imtiyazların karşılığında insanımıza, dindarımıza çifte standarttan başka bir şey görmedik.
AKP iktidarında kalkınanlar ise belli. Yine finans, medya, bürokrasi ve siyaset esnafı ve onları besleyen küresel sermaye...
10 milyon açlık sınırında. 20 milyon insanımız yoksulluk sınırında. 13 milyon işsiz... 26 milyon genç evlenecek çağda ama imkansızlıklardan ev kuramıyor.
Hükümet bu yıl da rantiyeye 100 katrilyonun üstünde para aktardı. Yatırım, üretim ve istihdam ise hükümetin umurunda değil.
Memura 24 milyon zam yaparken milletvekillerine 650 milyon zam yapılıyor.
Yolsuzluk gündemine gelince... AKP'nin de önceki iktidarlardan farkı yok...
O da "benim hırsızım senin hırsızın" oyunu oynuyor. İktidara yalakalık yapan batık medya patronlarını el üstünde tutuyor. Rakip gördükleri ile ya da kendi destekçisi medya patronlarının rakip gördüklerinin üstüne gidiyor.
İktidar, milletvekili dokunulmazlıklarının sınırlandırılmasına şiddetle karşı çıkıyor.
Tam tersine hortumcu vekillere af yolunu açıyor.
AKP hükümetinin hazırladığı yeni kanun tasarısında halkı soyanlar üç yıl içinde para ödeyerek, ceza almadan kurtulacaklar ve sicilleri temizlenecek. Kısaca AKlanacaklar.
Zimmet, irtikap, rüşvet, devleti kazıklama, sahtekarlık, haksız mal edinme, dolandırıcılık, kara para aklama, devlet taahhüdüne hile karıştırma suç sayılmıyor. Parayı bastıran serbest...
Bu suçları işleyenler dörtte birini peşin olmak üzere, üç yıl içinde parayı öderlerse, yaptıkları iş, "yedikleri nane", hiç bir şekilde "vaki olmamış" sayılacak. Saygın Türk vatandaşı olarak onları omuzlarımızda taşıyacağız.
Böylece banka hortumlayanlar kurtulacak. SSK'yı soyanlar kurtulacak. İhale yolsuzluğundan mahkemeye düşenler, vurguncular, soyguncular kurtulacak.
Yetmedi, sadece vurguncu vekil ve işadamlarına "büyük Türk büyüklerine" değil, yabancı patronlara, özellikle "büyük ABD büyüklerine" de af geliyor. Bush'un ricasını kıramayan Başbakan'ın verdiği söz gereğince ABD firması Cargill'e özel af geliyor.
Yürürlükteki yasaları çiğneyerek tarım arazileri üzerinde kurulan Cargill gibi yabancı firmalara AKP iktidarı bakın nasıl af getiriyor.
Hükümet, bu fabrikaların kurulduğu tarım arazilerini endüstri bölgesi ilan ederek, bu fabrikalar ile ilgili mahkeme kararlarını geçersiz saydıracak bir tasarı hazırladı. Tasarıya göre sadece bu fabrikaları değil, tarım arazisinde kurulan her fabrikanın arazisi, münferit yatırım yeri ilan edilecek.
İsteyen istediği yere fabrika dikecek. Çiftçinin ise tarlasındaki fındığı, tütünü, pancarı sökülüyor. IMF istedi diye...
Alın size adalet, alın size kalkınma, alın size AK günler, dercesine.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014