Yıllardır Müslüman Türk milletinin ve dünya Müslümanlarının dini ve milli bütünlüğünü, inancını, itikadını, kültürünü tehdit altına alan; haçlı batının senaryosunu yazıp, içerdeki aymazlar tarafından çanak tutulup piyonluk yapılan, deccal fitnesi Dinler arası diyaloga panzehir olacak bu sempozyuma; "Müslümanlar arası diyalogun başlangıcı" diyebiliriz. Prof. Dr. Haydar Baş'ın, vatanın bölünmez bütünlüğü ve dinimizin sarsılmaz itikadı için verdiği mücadelenin adeta tacı hükmünde olabilecek bu sempozyum, katılımcıların yoğunluğu ve çeşitliliği açısından; Müslümanların muhtaç olduğu birlik ve beraberliğin sağlanabileceğinin habercisi ve ispatı olmuştur.Gerçekten de öyle değil mi? Müslümanlar arasında belki de en büyük ayrılık sebebi olarak sürekli gündemde tutulmuş, asırlarca fitne unsurları tarafından körüklenmiş; Müslümanlar arasından şiddetli kavgalara sahne olmuş, asırlardır konuşulmaktan bile çekinilen ancak Müslüman'ın yüreğinde hançer gibi saplı olan, asırlardır kangrenleşmiş bir yaranın, bir problemin bile, Müslümanlar tarafından konuşularak ve anlaşılarak nasıl çözülebileceğinin ortaya konması açısından bu sempozyuma büyük anlamlar yüklemek mümkündür. Bu sempozyumun düzenlediği zaman açısından da anlamlı olduğunu söyleyebiliriz. Takkeli, sarıklı, şalvarlı, cübbeli sözde hoca efendiler tarafından Suriye'ye yapılması düşünülen müdahalenin fetvası verdirildiği, dönemlerden geçiyoruz. Hafızalarınızı yoklayın? Cüppeli Hoca, bir tv konuşmasında kendisine sorulan "Suriyeli Müslüman askerlerle savaşan askerler şehit olur mu?" sorusuna şöyle cevap veriyor: "Tabi şehit olur. Bizim askerimiz meşru müdafaa ve oradaki mazlum insanları kurtarmak için müdahale ediyorlarsa, hayatını kaybederse şehit olur?" "Zalimin zulmünü durdurulmak için meşrudur. Zaten Şiiler hep Müslümanlarla savaşır. İran'ın desteği ortadadır Suriye'ye. Bizim hükümetimiz de bunu iç işimiz diye sahipleniyor. Doğru yapıyorlar. İç işimizdir. Sahiplenilmesi lazımdır. Oradaki halk Türkiye'den medet beklemektedir. Türk ordusunun Suriye'ye girmesi caizdir."Bu kadar olumsuz gelişmenin yaşandığı bir zaman diliminde düzenlenen Ehl-i Beyt sempozyumunda Prof. Dr. Haydar Baş "Allahın askerleri Müslüman'a namlu çeviremez" diye haykırarak Müslüman'ın haçlı batının piyonu olmasına karşı çıkıyor. Müslüman'a yakışan bir tavır ortaya koymaya çalışıyor. Netice olarak şu tespiti yapmak durumundayız: Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikir babalığını üslendiği uluslar arası Ehl-i Beyt sempozyumu; kavgaya sokulmaya çalışılan fikirlerin sahiplerini bir çatı altında toplayarak; savaşın değil barışın, düşmanlığın değil sevginin oluşmasına, aynı din mensuplarının çok ciddi manada fikir alışverişine, yani "Müslümanlar arası diyalogun" başlangıcına vesile olmuştur.Yüce Allah bu süreci; milletimiz, dinimiz ve insanlık hakkında hayırlara vesile kılsın inşallah? Amin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Ahlak bulaşıcıdır / 05.04.2025
- Şevval ayında yapılacak ibadetler / 03.04.2025