Mizan’da ağır gelen ibadet -2-

Sefîne'den (radiyallahu anh) merfu bir rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Mizan'da ağır gelen şu beş şeye hayret doğrusu: Sübhanallah, elhamdülillah, lâ ilâhe illallah, Allahüekber ve kişinin rahatsız ettiği sâlih adamın sabrı!" 

Ebû Hureyre'den (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Dilde (söylemesi) hafif, Mizan'da ağır, Allah'a en sevimli olan iki kelime, 'Sübhanallahi ve bi hamdih, Sübhanallahi'l-Azîm'dir."

Ebu Malik el-Eş'âri rivâyet etmiştir ki Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Temizlik imanın yarısıdır. 'Elhamdülillah' demenin sevabı Mizan'ı doldurur. 'Sübhanallahi velhamdülillah' sözlerinin sevabı yerle gök arasını kaplar." 

Ebû Hureyre'den (radiyallahu anh) merfu rivâyetle Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: "İman yetmiş küsur şubedir. (Şubelerin ) en üstünü lâ ilâhe illallah (Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur) sözü; en aşağısı ise eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır." 

Ebû Ayyâş'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Kim sabahleyin 'La ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîke leh. Lehü'l-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr' derse, İsmail neslinden bir köle azad etmiş gibi olur.

Ayrıca onun için on sevap yazılır, on günahı düşülür ve on derece de yükseltilir. Akşama kadar da Şeytan'dan korunmuş olur. Akşamleyin de aynını söylerse, sabaha kadar öyle olur."

(Râvi) Hammâd  dedi  ki: "Bir adam rüyasında Peygamber'i (sallallahu aleyhi ve âlihi) gördü ve ona, 'Ebû Ayyâş Senden böyle bir hadis nakletti ne dersin?' diye sorunca, 'Ebû Ayyâş doğru söyledi' buyurdu." 

Amr b. Şuayb, babasından, o da dedesinden (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki:

"Kim, Allah'ı yüz kere sabah, yüz kere de akşam tesbih ederse, yüz hac yapmış gibi sevap kazanır. Kim sabah yüz kere, akşam yüz kere Allah'a hamd ederse (elhamdülillah) Allah yolunda yüz at techîz etmiş gibi olur. Ya da yüz kere harbe çıkmış gibi olur. Kim sabah yüz kere, akşam da yüz kere Allah'ı tehlil ederse (lâ ilâhe illallah), İsmail soyundan tam yüz köle azad etmişcesine sevap alır. Kim sabah yüz kere, akşam yüz kere Allah'ı tekbir ederse (Allahü ekber), o gün hiç kimse onun kadar güzel bir amelde bulunmamış olur. Onun gibi ya da ondan çok amel yapanlar müstesna".

İmrân b. Husayn'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Sizden biri bir gün içinde Uhud (dağı) gibi amel işleyemez mi?"

"Ey Allah'ın Resûlü! Buna kimin gücü yeter?" dediler.

"Hepinizin gücü yeter."

"Peki, nasıl ey Allah Resûlü?"

"Sübhanallah, Uhud'dan daha büyüktür. Lâ ilâhe illallah da Uhud'dan daha büyüktür. elhamdülillah da Uhud'dan daha büyüktür. Allahüekber de Uhud'dan daha büyüktür, buyurdu."  

Temîm ed-Dârî'den (radiyallahu anh) merfu bir rivâyetle Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle buyurdu:

"Kim on kere 'Eşhedü en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîke leh. İlâhen vâhiden Ehaden Sameden. Lem yettehiz sâhibeten velâ veleden, velem yekun lehu küfüven ehad/Vâhid, Ehad ve Samed olan bir ilâh olarak Allah'tan başka ilâh olmadığına, O'nun birliğine, ortağı bulunmadığına, eş ve çocuk edinmediğine ve O'na hiç kimsenin denk olmadığına şehadet ederim' derse kırk milyon sevap yazılır".

Ömer'den (radiyallahu anh) merfû rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Kim bir çarşıya girip de orada, 'Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü, yuhyî ve yumît ve hüve Hayyün daimen lâ yemût, bi-yedihi'l-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr/Bir olarak Allah'tan başka ilah yoktur. O'nun ortağı yoktur. Mülk de O'nundur, hamd O'na mahsustur. O, diriltir de, öldürür de. O, daima ölmeyen Hayy (diridir). Hayır elinde bulunmaktadır. O, her şeye gücü yetendir' derse, Allah ona bir milyon sevap yazar. Bir milyon günahını da siler. Derecesini bir milyon da yükseltir." 

Muhammed b. Müslim, İmam Muhammed Bâkır (a.s.) ve İmam Sâdık'tan (a.s.) şöyle rivâyet eder: "Mizan'da, Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve âlihi) ve Âl-i Muhammed'e getirilen salâttan daha ağır bir şey yoktur. Bir adamın amelleri Mizan'a konur, amelleri hafif kalır. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi), ümmetinin kendisine getirdiği salâtı Mizan'a koyar ve adamın amellerinin bulunduğu kefe ağır basar." 

Ebu Bâsir'den rivâyetle Ebu  Ca'fer Muhammed Bâkır (aleyhisselâm) şöyle buyurur: "Kıyâmet Günü amelinin tam olarak tartılmasını isteyen kimse, oturduğu meclisten kalktığı zaman; 

'Senin izzet sahibi Rabb'in, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir.  Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun!  Âlemlerin Rabbi olan Allah'a da hamd olsun!'   desin."  (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)