Mizan’da ağır gelen ibadet -1-
Ehl-i Sünnet ulemasının itikadına ve Ehl-i Beyt Ekolü'ne göre; Mizan haktır. Allah-u Teâlâ'nın terazisi vardır. Bununla Kıyâmet günü, iyilikleri kötülükleri tartacaktır
16.10.2024 08:30:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Ehl-i Sünnet ulemasının itikadına ve Ehl-i Beyt Ekolü'ne göre; Mizan haktır. Allah-u Teâlâ'nın terazisi vardır. Bununla Kıyâmet günü, iyilikleri kötülükleri tartacaktır:
Ahmed bin Hanbel ve Bezzâr'ın İbn Abbâs'dan (radiyallahu anh) şöyle bir rivâyetleri bulunmaktadır: "İman; Cennet'e, Cehennem'e, hesaba, Mizan'a ve iyisiyle kötüsüyle kadere iman etmendir."
Peygamber Efendimiz Mizan için; "Terazi, Rahmân ve Rahîm olan Allah Teâlâ'nın yed'i kudretindedir. Bazı kavimleri yükseltir, diğer bazı kavimleri de alçaltır" buyurdu.
Cenâb-ı Hakk, Kur'ân-ı Kerim'de Mizan'a dâir şöyle buyurur: "Biz, Kıyâmet Günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak Biz (herkese) yeteriz."
"O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse işte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.
"Ameli hafif olana gelince, işte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye (kızgın ateş)dir."
Amelin ağır gelmesi, hayır ve iyiliklerin fazla olması dolayısıyla Allah'ın izniyle Cennet'e girmek demektir. Hafif gelmesi ise, hayır ve sevap kefesine konacak amelin azlığı veya bulunmaması demektir. Dolayısıyla, Cehennem'i hak etmek demektir. Peygamber Efendimiz dahi terazisinin ağır gelmesi için dua etmiştir:
Ümmü Seleme'den (radiyallahu anhâ) rivâyet edildiğine göre Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle dua etti:
"Allah'ım! Ayağımı kaydırma, terazimi ağır eyle! Derecemi yükselt, namazımı kabul et, hatamı bağışla! Senden Cennet'in en yüksek derecelerini dilerim. Âmin!"
Hadislerde sevap bakımından en büyük ve Mizan'da ağır gelecek ibâdetin Allah'ı zikir olduğu belirtilmiştir. Bu hadisler, hadis kitaplarında oldukça fazla sayıdadır. Nevevî'nin "Kitâbu-l-Ezkar" gibi, başlı başına zikrullahın faziletini anlatan hadis eserleri dahi mevcuttur.
Zikrullahın faziletini anlatmak için bu hadislerin bazılarını aktaralım: Adullah İbn Amr b. el-Âs'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Şüphesiz Allah, Kıyâmet Günü'nde ümmetimden bir adamı ortaya çıkartacak, sonra herkesin gözü önünde her biri gözün görebildiği kadar büyük olan tam doksan dokuz sicil (dosya) açılacak ve sonra şöyle buyuracak: 'Bunlardan bir şeyi inkâr edebilir misin? Yazıcı ve koruyucu meleklerim sana haksızlık ettiler mi?'
Kul, 'Hayır yâ Rabbi!' diyecek.
Yüce Allah, 'Bir özrün var mı?' diye soracak; o da 'Hayır yâ Rabbi!" diyecek.
Yüce Allah, 'Evet, katımızda senin sevabın vardır. Bugün sana hiçbir haksızlık yapılmayacaktır' buyuracak ve ona içinde, 'Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlüh' yazılı bir kağıt çıkartılacak ve 'Haydi tartıya hazırlan!' diyecek.
Kul, 'Yâ Rabbi, bu kadar sicillerin (dosyaların) yanında bu kağıt neye yarar ki?' der demez, kendisine şöyle denilecek: 'Bugün haksızlığa uğratılmayacaksın.'
Terazinin bir kefesine dosyalar, diğer kefesine de şehâdet kelimesini içeren kağıt konacaktır. Kağıt, dosyalara ağır basacaktır. Çünkü Allah'ın ismini hiçbir şey tartamaz."
Ebû Saîd'den (radiyallahu anh) merfû rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Mûsâ dedi ki: 'Ya Rabbi! Bana Seni zikredebileceğim bir şey öğret!'
Allah, 'Ey Mûsâ! Lâ ilâhe illallah, de!' buyurdu.
'Bunu her kulun söylüyor?'
Yüce Allah, 'La ilâhe illallah, de!' buyurdu.
Mûsâ (a.s.), 'Lâ ilâhe illâ ente. Ben kendime özgü olan bir şey istiyorum' deyince, Allah şöyle buyurdu:
'Ey Mûsâ! Yedi kat gök, Benden başka O'na iman edenler ve yedi kat yer bir kefede, lâ ilâhe illallah da öbür kefede olsa, mutlaka lâ ilâhe illallah'ın bulunduğu kefe ağır basar.'"
İbn Amr b. el-Âs'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki:
"Kişiyi Cennet'e sokan iki haslet ya da huy vardır. Bunları yapmak kolaydır. Ancak yapanlar azdır. Her namazın ardından, on kere 'Sübhanallah', on kere 'elhamdülillah', on kere de 'Allahuekber' der.
Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) bunları elleri ile sayıp söylediğini gördüm. Buyurdu ki: 'Bu, dilde (beş vakit itibarıyla) yüz elli yapar fakat Mizan'da bin beş yüz yapar. (İkinci haslet:) Yatağına girdiğin zaman, onu yüz kere tesbih edersin, tahmîd edersin ve tekbîr edersin. Bu, dilde yüz yapar, ancak, Mizan'da bin yapar.
Yirmi dört saat içinde hanginiz iki bin beş yüz günah işleyebilir?'
Dediler ki: 'Biz bunları nasıl söylemeyiz!?'
Şöyle buyurdu: 'Sizden biri namazdayken, Şeytan ona gelir ve, şunu şunu düşün ve bunu bunu hatırla, der. Namazı biter de o bunun farkına varmaz. Yatarken de Şeytan ona yaklaşır ve onu uyutmaya gayret gösterir; o da bunları yapmadan uyur, gider.'" (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
Ahmed bin Hanbel ve Bezzâr'ın İbn Abbâs'dan (radiyallahu anh) şöyle bir rivâyetleri bulunmaktadır: "İman; Cennet'e, Cehennem'e, hesaba, Mizan'a ve iyisiyle kötüsüyle kadere iman etmendir."
Peygamber Efendimiz Mizan için; "Terazi, Rahmân ve Rahîm olan Allah Teâlâ'nın yed'i kudretindedir. Bazı kavimleri yükseltir, diğer bazı kavimleri de alçaltır" buyurdu.
Cenâb-ı Hakk, Kur'ân-ı Kerim'de Mizan'a dâir şöyle buyurur: "Biz, Kıyâmet Günü için adalet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş,) bir hardal tanesi kadar dahi olsa, onu (adalet terazisine) getiririz. Hesap gören olarak Biz (herkese) yeteriz."
"O gün kimin tartılan ameli ağır gelirse işte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.
"Ameli hafif olana gelince, işte onun anası (yeri, yurdu) Hâviye (kızgın ateş)dir."
Amelin ağır gelmesi, hayır ve iyiliklerin fazla olması dolayısıyla Allah'ın izniyle Cennet'e girmek demektir. Hafif gelmesi ise, hayır ve sevap kefesine konacak amelin azlığı veya bulunmaması demektir. Dolayısıyla, Cehennem'i hak etmek demektir. Peygamber Efendimiz dahi terazisinin ağır gelmesi için dua etmiştir:
Ümmü Seleme'den (radiyallahu anhâ) rivâyet edildiğine göre Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve âlihi) şöyle dua etti:
"Allah'ım! Ayağımı kaydırma, terazimi ağır eyle! Derecemi yükselt, namazımı kabul et, hatamı bağışla! Senden Cennet'in en yüksek derecelerini dilerim. Âmin!"
Hadislerde sevap bakımından en büyük ve Mizan'da ağır gelecek ibâdetin Allah'ı zikir olduğu belirtilmiştir. Bu hadisler, hadis kitaplarında oldukça fazla sayıdadır. Nevevî'nin "Kitâbu-l-Ezkar" gibi, başlı başına zikrullahın faziletini anlatan hadis eserleri dahi mevcuttur.
Zikrullahın faziletini anlatmak için bu hadislerin bazılarını aktaralım: Adullah İbn Amr b. el-Âs'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
"Şüphesiz Allah, Kıyâmet Günü'nde ümmetimden bir adamı ortaya çıkartacak, sonra herkesin gözü önünde her biri gözün görebildiği kadar büyük olan tam doksan dokuz sicil (dosya) açılacak ve sonra şöyle buyuracak: 'Bunlardan bir şeyi inkâr edebilir misin? Yazıcı ve koruyucu meleklerim sana haksızlık ettiler mi?'
Kul, 'Hayır yâ Rabbi!' diyecek.
Yüce Allah, 'Bir özrün var mı?' diye soracak; o da 'Hayır yâ Rabbi!" diyecek.
Yüce Allah, 'Evet, katımızda senin sevabın vardır. Bugün sana hiçbir haksızlık yapılmayacaktır' buyuracak ve ona içinde, 'Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve Resûlüh' yazılı bir kağıt çıkartılacak ve 'Haydi tartıya hazırlan!' diyecek.
Kul, 'Yâ Rabbi, bu kadar sicillerin (dosyaların) yanında bu kağıt neye yarar ki?' der demez, kendisine şöyle denilecek: 'Bugün haksızlığa uğratılmayacaksın.'
Terazinin bir kefesine dosyalar, diğer kefesine de şehâdet kelimesini içeren kağıt konacaktır. Kağıt, dosyalara ağır basacaktır. Çünkü Allah'ın ismini hiçbir şey tartamaz."
Ebû Saîd'den (radiyallahu anh) merfû rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki: "Mûsâ dedi ki: 'Ya Rabbi! Bana Seni zikredebileceğim bir şey öğret!'
Allah, 'Ey Mûsâ! Lâ ilâhe illallah, de!' buyurdu.
'Bunu her kulun söylüyor?'
Yüce Allah, 'La ilâhe illallah, de!' buyurdu.
Mûsâ (a.s.), 'Lâ ilâhe illâ ente. Ben kendime özgü olan bir şey istiyorum' deyince, Allah şöyle buyurdu:
'Ey Mûsâ! Yedi kat gök, Benden başka O'na iman edenler ve yedi kat yer bir kefede, lâ ilâhe illallah da öbür kefede olsa, mutlaka lâ ilâhe illallah'ın bulunduğu kefe ağır basar.'"
İbn Amr b. el-Âs'dan (radiyallahu anh) rivâyetle Peygamber Efendimiz buyurur ki:
"Kişiyi Cennet'e sokan iki haslet ya da huy vardır. Bunları yapmak kolaydır. Ancak yapanlar azdır. Her namazın ardından, on kere 'Sübhanallah', on kere 'elhamdülillah', on kere de 'Allahuekber' der.
Peygamber'in (sallallahu aleyhi ve âlihi) bunları elleri ile sayıp söylediğini gördüm. Buyurdu ki: 'Bu, dilde (beş vakit itibarıyla) yüz elli yapar fakat Mizan'da bin beş yüz yapar. (İkinci haslet:) Yatağına girdiğin zaman, onu yüz kere tesbih edersin, tahmîd edersin ve tekbîr edersin. Bu, dilde yüz yapar, ancak, Mizan'da bin yapar.
Yirmi dört saat içinde hanginiz iki bin beş yüz günah işleyebilir?'
Dediler ki: 'Biz bunları nasıl söylemeyiz!?'
Şöyle buyurdu: 'Sizden biri namazdayken, Şeytan ona gelir ve, şunu şunu düşün ve bunu bunu hatırla, der. Namazı biter de o bunun farkına varmaz. Yatarken de Şeytan ona yaklaşır ve onu uyutmaya gayret gösterir; o da bunları yapmadan uyur, gider.'" (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)