Yazılarımızda zaman zaman AKP hükümetinin icraatları ile ülkeyi parçalanma sürecine ittiğinden bahsediyoruz. Millet yararına harcanması gereken mesainin, ne yazık ki, yabancılar için kullanıldığını dile getiriyoruz.Bizi işi abartmakla itham edenler için bugün de bazı delillerle AKP yaklaşımına devam edeceğiz. Antakya'da turistik gezi maksadıyla geldiği bildirilen 8 kişilik Güney Kore kafilesi şehir merkezinde ayin yaptı. Gelen şikayetler üzerine olay yerine gelen polis ekipleri bu gösteriyi sadece seyretmekle yetindi. Misyonerlik bir iç güvenlik meselesi olmasına rağmen kolluk kuvvetlerinin de iç işlerinin de sesi çıkmıyor, çıkamıyor. 2006 Kasım ayında yayınlanan AB İlerleme Raporunda misyonerliğin önünü tıkayan maddelerin düzeltilmesi talep edilmişti. Türkiye'de işler AB talimatlarına göre yürüdüğü için bir daha misyonerlere dokunmak ne mümkün?Misyonerlik sadece bir dinin, diğer din mensuplarına anlatılması değildir. Eğer böyle olsa idi bizim bir şey demeye hakkımız da olamazdı. Herkes dinini inandığı gibi yaşamakta ve yaymakta serbesttir. Ancak buradaki nükte, karşındakini Hıristiyan yapmanın ötesinde ülke topraklarını parçalamaya yönelik projeler için dini kullanmaktır. Ve bizim dikkatleri çektiğimiz konuda bu husustur.Ülkemizde AKP iktidarı döneminde 40 binden fazla kilise ev açılmıştır. Sokaklarda İncil dağıtılmasının olağan hale geldiği ülkemizde, 100 dolarlar karşılığında okullardan gençlerimiz ayinlere taşınmaktadır. Boynuna haç takanlar, Hıristiyan olduğunu göğsünü gere gere haykıranlar artık yadırganmıyor. Bunlar AKP'nin marifetleridir. Bir milleti bir ve beraber tutan en önemli harç inanç birliğidir. Eğer toplumumuz Hıristiyanlaştırılıyorsa iyi bilinsin ki bunun ikinci adımı sizin aslınız Türk değildir Rum'dur, Ermenidir, teranesidir. Bu topraklarda Rum toprağıydı, Ermenilerindi, Türkler geldi, sizin dininizi değiştirdi, bu toprakları da elde etti fikrini işlemektedirler. Senaryonun devamını herkes düşünebilir. Bunu söyleyenler dost gözüktüğü için, gelenlere hiçbir müdahale yapılmadan ülkeler savaşsız ele geçirilir. Misyonerlik bu yönüyle artık sadece inanç boyutundan çıkmakta, siyasi bir konu haline gelmektedir.ABD'nin BOP sürecinde en önemli ayağı dinlerarası diyalog ve medeniyetler ittifakı projesidir. Bunlar savaşla ele geçirilmesi kanlı ve maliyetli olan 22 İslam ülkesini savaşsız kazanmanın planıdır. Bu projelerle İşgale karşı duyarsızlaşan ve gelenleri bir kurtuluş olarak gören milletler, milli reflekslerini yitirmektedir. Yazdıklarımızı ABD ve topyekün Batı görüyor ve parçalama planlarında bir devlet politikası olarak kullanıyor. Bizim siyasilerimiz bu yapılanları hiç mi görmüyor? Neden uyuyor? Ve neden batıya boyun eğer politikalar sıra Müslümana gelince değişiyor? Yarın AKP'nin kendi vatandaşına inanç noktasında getirdiği kısıtlamaları anlatacağız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012