Türk medyasının çoğu, millilik vasfını yitirmiş, emperyalistlerin sözcüsü ve öncü gücü haline dönüşmüştür. İstisnalar geçmişte de vardı, bugün de vardır. Ama genel durum budur. Bu durum, milli mücadele veren günümüzün milli kahramanlarını, medya desteğinden yoksun bırakmaktadır. Milli Mücadele döneminde, o dar ve kısıtlı imkânlara rağmen, durum bu kadar vahim değildi. Özellikle yerel medya, Milli Mücadele’yi destekliyor ve halkı da desteklemeye çağırıyordu. Milli Mücadele kazanıldıktan sonra, devletimizi idare edenler, “yerel medya milletimize Milli Mücadele’nin hediyesidir” diyerek, ona gereken önemi ve desteği vermiştir. Yerel medyanın, bu vasfını büyük oranda koruduğu, akil adamların toplantılarında, bir kere daha ortaya çıkmıştır. Akil adamlar, yerel medya mensuplarının sorularından kaçıyor, haber ve yorumlarından korkuyorlar.
Aslında yerel medya, bu davranışıyla milli bir görev icra ediyor. Medyanın görevi, milletimizi, devletimizi, tehdit ve tehlikelerden korumak değil mi? Bunu yapan her medya millidir ve milletin en büyük savunma silâhıdır. Bu görevi hakkıyla yerine getiren kaç medya kuruluşu vardır? Çok azdır, ama ona da şükürler olsun, ya hiç olmasaydı, gerçekleri nereden, nasıl öğrenecektik? Demek isteriz ki, gerçeği arayanlar için imkânlar tamamen tükenmemiş, yine açık kapılar mevcuttur. Ama ne yazık ki, milli medyanın verdiği milli mesajları duyacak insan sayısı azalmıştır. Gayri milli medyanın çıkardığı gürültü, milli medyanın sesini boğuyor. Medyadaki yalan, aldatma, çarpıtma, haber ve yorumlar, iyi bir düşünce adamı olmadan fark edilemiyor. Bu sebepten bazı ülkelerde eğitim kurumlarında çocuklara ve gençlere “medya okur-yazarlığı” dersleri verilmektedir. Bu derslerle, medyada nelere dikkat edilmesi gerektiği öğretilmektedir.
Gayri milli medyayı tanımak çok kolaydır. O hemen kendini ele verir. En bariz özelliği çifte standart uygulamasıdır. Kimi haberleri abartarak verir, kimilerini es geçer. Yanıltma taktikleri uygular. Bu taktiklerden biri şudur: Aynı görüşleri, ayrı görüşlermiş gibi detaylandırarak sunar ve böylece gerçekleri gizlerler. Bazen de bunu taktik tartışmaları ile yaparlar. Aynı görüş sahiplerini uzun uzun tartıştırırlar, gerçeği söyleyecek kişilere ise hiç yer vermezler. Bu, en çok ekonomik haber ve yorumlarda yapılır. Çünkü bundan geçinenler vardır. Bunu yapanların kimisi doğrudan, kimisi de dolaylı olarak bir holdingden beslenirler. O haber ve yorumlarla piyasayı, holdinglerin lehine maniple ederler. Noam Chomsky, bu konuda şöyle der: “Medya, bir manipülasyon, beyin yıkama ve denetim kurma aracı olarak güçlü ve ayrıcalıklı kesimlerin çıkarlarına hizmet etmektedir.” (Bkz. Medya Gerçeği, s. 202). Tabii ki, bunu gayri milli medya yapmaktadır. O medya, hiçbir ahlâki kural tanımaz, dahası kendini her şeyin üstünde görür.
Kısaca ifade edersek, ülkemizde medya, en önemli sorunlarımızdan biri olmuştur. Böyle bir medya yapılanmasıyla milli mücadele verilemez ve milli değerler korunamaz. Şirket çıkarlarını, milli çıkarların üstünde tutan bir medya ile nereye varılabilir? Milli değerleri koruması gereken medya, tam aksine onlara savaş açıyorsa, milleti aydınlatma yerine aldatıyorsa, o zaman sormak gerekir: “Bu medya kime hizmet için vardır?” Gayri milli medyada, ABD aleyhine en ufak bir haber ve yoruma yer verilmemesinden ne anlamalıyız? Şunu iyi biliyoruz ki, ABD, güdümüne alacağı bir ülkenin, ilkönce medyasını ele alır. Ele aldığı medya, görünüşte her şeyiyle yerli, fakat içerik ve ruh olarak tam bir ABD medyası olur. Akbar S. Ahmed, bu gerçeği şöyle ifade eder: “Amerikalı politikacıların yapamadığını Amerikan kitle iletişimi yapmış ve başarmıştır. Amerika’yı dünyaya egemen kılmıştır.”
Baştan beri anlatmaya çalıştığımız bu gerçekleri, güncel bir tek olay ispat için yeterlidir. O da, Prof. Dr. Haydar Baş’ın dünya çapındaki başarılarına karşı, gayri milli medyanın takındığı tavırdır. Medya kuruluşlarını tanımamızda, bu önemli ve şaşmaz bir ölçüdür. Bunu unutmayalım.
Aslında yerel medya, bu davranışıyla milli bir görev icra ediyor. Medyanın görevi, milletimizi, devletimizi, tehdit ve tehlikelerden korumak değil mi? Bunu yapan her medya millidir ve milletin en büyük savunma silâhıdır. Bu görevi hakkıyla yerine getiren kaç medya kuruluşu vardır? Çok azdır, ama ona da şükürler olsun, ya hiç olmasaydı, gerçekleri nereden, nasıl öğrenecektik? Demek isteriz ki, gerçeği arayanlar için imkânlar tamamen tükenmemiş, yine açık kapılar mevcuttur. Ama ne yazık ki, milli medyanın verdiği milli mesajları duyacak insan sayısı azalmıştır. Gayri milli medyanın çıkardığı gürültü, milli medyanın sesini boğuyor. Medyadaki yalan, aldatma, çarpıtma, haber ve yorumlar, iyi bir düşünce adamı olmadan fark edilemiyor. Bu sebepten bazı ülkelerde eğitim kurumlarında çocuklara ve gençlere “medya okur-yazarlığı” dersleri verilmektedir. Bu derslerle, medyada nelere dikkat edilmesi gerektiği öğretilmektedir.
Gayri milli medyayı tanımak çok kolaydır. O hemen kendini ele verir. En bariz özelliği çifte standart uygulamasıdır. Kimi haberleri abartarak verir, kimilerini es geçer. Yanıltma taktikleri uygular. Bu taktiklerden biri şudur: Aynı görüşleri, ayrı görüşlermiş gibi detaylandırarak sunar ve böylece gerçekleri gizlerler. Bazen de bunu taktik tartışmaları ile yaparlar. Aynı görüş sahiplerini uzun uzun tartıştırırlar, gerçeği söyleyecek kişilere ise hiç yer vermezler. Bu, en çok ekonomik haber ve yorumlarda yapılır. Çünkü bundan geçinenler vardır. Bunu yapanların kimisi doğrudan, kimisi de dolaylı olarak bir holdingden beslenirler. O haber ve yorumlarla piyasayı, holdinglerin lehine maniple ederler. Noam Chomsky, bu konuda şöyle der: “Medya, bir manipülasyon, beyin yıkama ve denetim kurma aracı olarak güçlü ve ayrıcalıklı kesimlerin çıkarlarına hizmet etmektedir.” (Bkz. Medya Gerçeği, s. 202). Tabii ki, bunu gayri milli medya yapmaktadır. O medya, hiçbir ahlâki kural tanımaz, dahası kendini her şeyin üstünde görür.
Kısaca ifade edersek, ülkemizde medya, en önemli sorunlarımızdan biri olmuştur. Böyle bir medya yapılanmasıyla milli mücadele verilemez ve milli değerler korunamaz. Şirket çıkarlarını, milli çıkarların üstünde tutan bir medya ile nereye varılabilir? Milli değerleri koruması gereken medya, tam aksine onlara savaş açıyorsa, milleti aydınlatma yerine aldatıyorsa, o zaman sormak gerekir: “Bu medya kime hizmet için vardır?” Gayri milli medyada, ABD aleyhine en ufak bir haber ve yoruma yer verilmemesinden ne anlamalıyız? Şunu iyi biliyoruz ki, ABD, güdümüne alacağı bir ülkenin, ilkönce medyasını ele alır. Ele aldığı medya, görünüşte her şeyiyle yerli, fakat içerik ve ruh olarak tam bir ABD medyası olur. Akbar S. Ahmed, bu gerçeği şöyle ifade eder: “Amerikalı politikacıların yapamadığını Amerikan kitle iletişimi yapmış ve başarmıştır. Amerika’yı dünyaya egemen kılmıştır.”
Baştan beri anlatmaya çalıştığımız bu gerçekleri, güncel bir tek olay ispat için yeterlidir. O da, Prof. Dr. Haydar Baş’ın dünya çapındaki başarılarına karşı, gayri milli medyanın takındığı tavırdır. Medya kuruluşlarını tanımamızda, bu önemli ve şaşmaz bir ölçüdür. Bunu unutmayalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018