Ülke olarak ve millet olarak yaşadığımız olumsuzlukları, varlık içinde yaşadığımız yoklukları, kaynaklarımızın kökünü kurutan ve bereketini de alıp götüren yolsuzlukları, akıl ve mantık süzgecinden geçirmek zorundayız.
Neredeydik nerelere geldik, nasıldık ve niye böyle olduk?
Sebep ne ki, birçoğu bizim bazı şehirlerimizin nüfusu kadar olan devletciklerin paraları bizimkinden daha değerli halde?
Paramızın çok kısa zaman dilimi içinde pula dönüşmesinin sebepleri nelerdir?
Batı ve Doğu sınırımızdaki bazı ülke vatandaşlarının, alış-veriş etmek için ülkemize akın etmeleri niyedir, nedendir?
Sebep ne ki, hangi olumsuz tablolardan ötürü, bizim yetişmiş insan gücümüz ülkemizden kaçıyor?
Hangi uluslararası sözleşmelerin gereği olarak ülkemiz, kelimenin tam anlamıyla bir sığınmacılar ülkesi haline gelmiştir?
İmzalanan bu sözleşmeler için milletimizin fikri neden sorulmamış da adeta dayatılmıştır?
Bir koli yumurtanın 100 TL'ye gelip dayanmış olması, ailelerin çocuklarına süt içiremez, bir parça et yediremez hale gelmiş olması hangi kafanın ürünüdür ve hangi beceriksizliklerin sonucudur?
Dünya çapında ciddiye alınan kuruluşlar, her ne zaman ve hangi alanda bir istatistik yayınlasa, dünya ülkeleri arasında en sonlardayız.
Halkı mutlu-mesut yaşayan ülkeler sıralamasında sonlardayız.
Ekonomik refah seviyesi sıralamasında en sonlardayız.
Gelir dağılımı eşitliği sırlamasında yerlerde sürünüyoruz.
Toplam gelirin eşit paylaşımındaki adaletsizlik sırlamasında ilklerdeyiz.
İnsan haklarına riayet sırlamasında en gerilerdeyiz.
En tepedeki yöneticilerin itiraflarıyla yolsuzluklar listesinde başı çekiyoruz, yoksulluğun yaygınlığı sıralamasında yine ilklerdeyiz, rüşvetin yaygınlığı sıralamasında birinciliği kimselere kaptırmıyoruz.
Hukuk önünde herkesin eşitliği sıralamasında çoğu zaman listelere bile giremiyoruz.
Biz kimiz, bize ne oldu ve hangi eller bu koca millete, bu kadim devlete böyle bir soncu hazırladı?
Milletçe ciddi bir muhasebeye mecburuz.
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025