Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden Hz. Mevlana
Şekilce insan gibi görünse de, gerçekte ancak bu perhiz sayesinde imar olur, insan.
Evet, zikir sayesinde gönül ülkelerinde ruhunu hakim kılan insanların oluşturduğu cemiyet, insan cemiyetidir.
"O halde toplum ve devlet esas alınarak insana değil; insan esas alınarak bunlara gidilmelidir. İnsan imar edilmeli, insan mutlu kılınmalı ki, dünya, özlenen kıvam ve düzene, dirlik ve esenliğe ulaşabilsin."
İmam-ı Rabbânî Hazretlerinin: "İslâmiyet, insanların saadeti için çalışanları, kendini kurtarmaya çalışanlardan üstün tutmaktadır." buyurması boşuna değil.
Ancak, insanların saadeti için çalışanların, gerçekten insanların saadetini temin edebilmeleri için önce zikir ateşiyle olgunlaşıp Hakk'a gönül vermiş olmaları şarttır. Yoksa; Hakk'a gönül vermeyenin halka yoldaş olacağı, insana hizmet edeceği düşünülemez.
Mevlana ve Sema (zikir)
Mevlâna'da zikir sema şeklinde sembolleşir. Bilindiği üzere sema, dönerek Allah'ı zikretmektir. Esasen bu dönüş mahlukatın lisan-ı haliyle zikrini sembolize etmektir. Herşeyin hareket halinde olduğu, mikrocisim olarak bilinen atomlardan makrocisim olan gezegen ve galaksilere kadar her cismin hem kendi mihveri etrafında hem de bağlı bulunduğu sistemin etrafında döndüğü ilmî bir gerçektir. Her cisim bir yörüngede hareket eder. Kur'an-ı Kerim'de bu genel kanun, "Herşey kendi feleğinde (yörüngesinde) yüzüyor." şeklinde ifade edilir.
İşte Mevlâna, semâ ile bu ilmî ve Kur'anî gerçeği temsil ediyor ve bu temsili ile mesaj veriyor: "Dönmeyen birşey yok ki ben de dönmeyeyim" demek istiyor. Bilindiği üzere semâda Mevlâna merkezde dönerken diğer müridleri (Hak yolu sâlikleri) onun etrafında bir daire oluştururlar. Sanki Mevlâna atomun, müridleri çevredeki elektronlardır. Veya Mevlâna güneş, müridleri ona tâbi olan gezegenlerdir. Âlemde canlı-cansız herşeyin lisan-ı haliyle zikrettiği (tesbih ettiği) Kur'an-ı Kerim'in muhtelif ayetlerinde anlatılır: "Semada ve arzda herşey Allah'ı tesbih eder." mealinde birçok ayet bunu anlatmaktadır.
Zikir hakkında Mevlâna şöyle der:
"Cenab-ı Hakk'ı zikret de, şeytanın sesini bastır. Nergis gibi olan gözünü, akbaba gibi olan şu dünyaya (dünya muhabbetine) karşı kapa."
"Zikir suyunda nefesini tutup zikret ki; eski şeytanın vesvesesi ve fikrinden kurtulasın."
"Allah'ın zikri, temiz ve temizleyicidir. Taharet gelince, dahildeki pislik yükünü toplayıp dışarıya çıkarır."
Şekilce insan gibi görünse de, gerçekte ancak bu perhiz sayesinde imar olur, insan.
Evet, zikir sayesinde gönül ülkelerinde ruhunu hakim kılan insanların oluşturduğu cemiyet, insan cemiyetidir.
"O halde toplum ve devlet esas alınarak insana değil; insan esas alınarak bunlara gidilmelidir. İnsan imar edilmeli, insan mutlu kılınmalı ki, dünya, özlenen kıvam ve düzene, dirlik ve esenliğe ulaşabilsin."
İmam-ı Rabbânî Hazretlerinin: "İslâmiyet, insanların saadeti için çalışanları, kendini kurtarmaya çalışanlardan üstün tutmaktadır." buyurması boşuna değil.
Ancak, insanların saadeti için çalışanların, gerçekten insanların saadetini temin edebilmeleri için önce zikir ateşiyle olgunlaşıp Hakk'a gönül vermiş olmaları şarttır. Yoksa; Hakk'a gönül vermeyenin halka yoldaş olacağı, insana hizmet edeceği düşünülemez.
Mevlana ve Sema (zikir)
Mevlâna'da zikir sema şeklinde sembolleşir. Bilindiği üzere sema, dönerek Allah'ı zikretmektir. Esasen bu dönüş mahlukatın lisan-ı haliyle zikrini sembolize etmektir. Herşeyin hareket halinde olduğu, mikrocisim olarak bilinen atomlardan makrocisim olan gezegen ve galaksilere kadar her cismin hem kendi mihveri etrafında hem de bağlı bulunduğu sistemin etrafında döndüğü ilmî bir gerçektir. Her cisim bir yörüngede hareket eder. Kur'an-ı Kerim'de bu genel kanun, "Herşey kendi feleğinde (yörüngesinde) yüzüyor." şeklinde ifade edilir.
İşte Mevlâna, semâ ile bu ilmî ve Kur'anî gerçeği temsil ediyor ve bu temsili ile mesaj veriyor: "Dönmeyen birşey yok ki ben de dönmeyeyim" demek istiyor. Bilindiği üzere semâda Mevlâna merkezde dönerken diğer müridleri (Hak yolu sâlikleri) onun etrafında bir daire oluştururlar. Sanki Mevlâna atomun, müridleri çevredeki elektronlardır. Veya Mevlâna güneş, müridleri ona tâbi olan gezegenlerdir. Âlemde canlı-cansız herşeyin lisan-ı haliyle zikrettiği (tesbih ettiği) Kur'an-ı Kerim'in muhtelif ayetlerinde anlatılır: "Semada ve arzda herşey Allah'ı tesbih eder." mealinde birçok ayet bunu anlatmaktadır.
Zikir hakkında Mevlâna şöyle der:
"Cenab-ı Hakk'ı zikret de, şeytanın sesini bastır. Nergis gibi olan gözünü, akbaba gibi olan şu dünyaya (dünya muhabbetine) karşı kapa."
"Zikir suyunda nefesini tutup zikret ki; eski şeytanın vesvesesi ve fikrinden kurtulasın."
"Allah'ın zikri, temiz ve temizleyicidir. Taharet gelince, dahildeki pislik yükünü toplayıp dışarıya çıkarır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.