Milli Ekonomi Modeli hakkında 2005 yılından bu yana 7 uluslar arası kongre yapıldığını ve bu kongrelere hemen hemen gelişmiş her ülkeden 400'ü aşkın bilim adamının katıldığını, tebliğlerinde Model'e ve Model'in sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'a olan hayranlıklarını dile getirdiklerini biliyoruz. Yine başta Rusya ve Çin olmak üzere 120 ülkenin Milli Ekonomi Modeli'nin çözüm projelerinden kısmen de olsa istifade ettiklerini biliyoruz. Araştırmacı Birol Namlıer'in yaptığı bir çalışma neticesinde bir hususu da yeni öğreniyoruz, meğer Milli Ekonomi Modeli farklı bir isimde milyonlarca kişi tarafından tartışılıyor, gündemde tutuluyor. Bildiğiniz gibi, Milli Ekonomi Modeli dünya tarihinde tüketim odaklı tek model… Diğer modeller olan Sosyalizm ve Kapitalizm üretim odaklı modellerdir ve daha ötesi tüketimin daraltılması ve bastırılması gerektiğini savunurlar. Bu gerçeklerden yola çıkarak, internet ortamında Milli Ekonomi Modeli olarak değil de "Tüketim odaklı ekonomi" ya da "Tüketim odaklı model" olarak aradığınızda karşınıza Milli Ekonomi Modeli'nin temel anlayışının ne kadar dünya gündeminde olduğu ortaya çıkmaktadır. Tabi, Türkçe aramayacaksınız. İngilizce, Almanca, Çince, Rusça aradığınız zaman bu konuda birçok makalenin yazıldığını, haberlerin yapıldığını, sosyal medya ortamında tartışıldığını göreceksiniz. Biz bunun araştırmasını yaptık ve karşımıza şu çarpıcı sonuçlar çıktı: "Tüketim odaklı ekonomi" ifadesinin İngilizce karşılığı "Consumption based economy" ya da "Consumption oriented economy"dir. Bunları, örneğin google arama butonuna yazıp aradığınızda ilkinin karşılığı olarak 200 milyon sonuç, diğerinde ise 11 milyon 900 bin sonuç çıkmaktadır. Birkaç örnek verelim: 2009 yılında bir İngiliz sitesinde, "An Analysis of Production and Consumption Based Economy" başlığıyla üretim ve tüketim odaklı ekonomiler mukayese edilmiş. Bir Çin ticaret sitesinde, "Will China Become a Consumption Based Economy?" başlığıyla Çin'in bir tüketim ekonomisi olup olmayacağı tartışılmış ve bu yazıda birçok Çinli uzmanın bu konuyu bir toplantı ortamında tartıştığı belirtilmiş. Videosu da var. Çin'in geçtiğimiz günlerde yapılan Ulusal Halk Kongresi'nde tüketim odaklı ekonomiye geçtiğini ilan etmesi bu tartışmaların sonucunu açıkça göstermektedir. ABD'nin Pensilvanya Devlet Üniversitesi'nde "A Consumption Base Theory of Development" başlığı taşıyan akademik bir çalışma yapılmış. Meşhur Forbes dergisi "Did China Just Change Its Growth Model?" başlığıyla Çin'in tüketim odaklı ekonomiye geçişini değerlendirmiş. Bir Amerikan sitesinde "Moving From Production to Consumption Based Economy" başlığıyla üretim ekonomisinden tüketim odaklı ekonomiye geçiş anlatılmış. "Sustainable Brazil" başlığıyla Brezilya'nın sürdürülebilir büyümesinde tüketimin önemi konusu işlenmiş. "China's consumption challenge" başlığıyla Çin'in tüketim odaklı ekonomiye geçişi ve tüketim gücü ile meydan okuması anlatılmış. "From production-based to consumption-based national emission" başlığı altında tüketim odaklı emisyonun genişletilmesinden bahsedilmiş. "Consumer-oriented Russia doing much better than the EU" başlığı adı altında tüketim odaklı model yani Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayan Rusya'nın Avrupa Birliği ülkelerinden çok daha iyi noktalara geldiği vurgulanmış. Almanya'nın Mannheim şehrinde 6 Mart 2013 tarihinde "Consumption Based Approaches in Climate Policy" başlığı altında ekonomide tüketim bazlı yaklaşımlar değerlendirilmiş. Misalleri artırabiliriz. Başta da belirttiğimiz gibi sadece İngilizce olarak 200 milyon başlıkta bu konu değerlendirilmiş. Dünya akademik çevreleri Milli Ekonomi Modeli'nin fikirlerini tartışadursun, Rusya ve Çin hem uyguluyor, hem büyüyor ve hem de uyguladığını ilan ediyor. Çıkmaz sokakta olan ABD ve de Avrupa ülkeleri eninde sonunda Milli Ekonomi Modeli çizgisine gelecektir. Bu noktada tereddüdüm yok. Merak ettiğim konu, Türk milleti, kendi içerisinden çıkan bu modeli ve sahibini ne zaman anlayacaktır?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025