Peygamber Efenedimizin İnsan hakları alanında öncü olduğu dün çeşitli etkinliklerle değerlendirilen İnsan Hakları Günü münasebetiyle bir kez daha hatırlandı. Peygamber Efendimizin Mekke'den Medine'ye hicret ettiği 622 yılında Medine'deki kabilelerle akdettiği belge olan "Medine Sözleşmesi" tarihteki ilk insan hakları belgesi olarak biliniyor. Peygamber Efenedimizin 632 yılında 124 bin sahabeye hitaben irat ettiği "Veda Hutbesi" de insan hakları alanındaki en önemli belge niteliği taşıyor.
Peygamberimiz Medine'ye huzur getirdi
Hicretten önce Medine, Arap ve Yahudi kabilelerinin merkezi bir otoriteden mahrum ve sürekli çekişme içinde yaşadıkları bir kentti. Peyfamberimiz Mekke'den Medine'ye hicret edince, bütün bu kabileleri eşit şartlar içinde tek bir siyasi otorite ve yasal düzen çevresinde topladı. Bu yeni siyasal oluşuma katılan toplulukların hak ve görevlerini belirleyen ilkeler, bütün Arap ve Yahudi kabile şeflerinin katılımıyla saptandı. Toplam 52 maddeden oluşan Medine Sözleşmesi'nin ilk 24 maddesi Müslümanlarla onların müttefiki olan toplulukların, geri kalan maddeleri de Yahudi kabileleri ile müttefiklerinin hak ve görevlerini beliriliyordu. Bu yasal düzenlemeye göre Müslümanlar, Yahudi kabileler ve bunların müttefikleri eşit şartlar altında olacaklardı. Yahudi kabileler din özgürlüğüne ve kendi bölgeleri içinde bağımsızlığa sahip olacaktı. Suç işleyenler hiç bir şekilde korunmayacak; adalete teslim edileceklerdi.
Osmanlı'daki ilk belge
Osmanlı döneminde de; Padişah II. Mahmut ile bazı ayan (ileri gelenler) tarafından imzalanarak 1808 yılında ilan edilen "Senedi İttifak", ülkemizde anayasacılık ve demokratikleşme hareketleri alanında ilk belge olarak gösteriliyor.
Batı insan haklarıyla 13. yüzyılda tanıştı
Batı ülkeleri ise, insan hakları kavramıyla ilk kez 19 Haziran 1215 tarihli "Magna Charta Libertatum-Özgürlük Belgesi" ile tanıştı. İngiltere Kralı (Yurtsuz) John'un yetkilerinin sınırlandırılmasını öngören bu belgeyi; 26 Temmuz 1581 tarihli Hollanda Bağımsızlık Bildirisi, 7 Haziran 1628'deki İngiliz Haklar Bildirisi izledi. 1679 yılında ise İngiltere'de keyfi gözaltıların ve tutuklamaların kaldırılmasını, yargısız infazlara son verilmesini öngören "Habeas Corpus" bildirileri yayınlandı. İngiltere İnsan Hakları Bildirisi (Bill of Rights-1689), Amerika'da Virginia İnsan Hakları Bildirisi (12 Haziran 1776) ve 4 Temmuz 1776 tarihli Amerika Bağımsızlık Bildirisi, önemli insan hakları belgeleri arasında sayılıyor. Fransa Devrimi'nden (1789) sonra yayımlanan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin (3 Eylül 1791) de bu alandaki en önemli belgelerden olduğu kaydediliyor.
Türkiye'deki ilk insan hakları kılavuzu
İnsan Hakları Bildirisi'nin, 10 Aralık1948'de kabulünün ardından, Türkiye'de 1949 yılında "Orta dereceli okullar için" yazılan kılavuz, insan haklarının eğitimi alanında ilk olma özelliğini taşıyor. İstanbul Erkek Lisesi Felsefe ve Sosyoloji Öğretmeni Cemil Sena Ongun tarafından yazılan "Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi Kılavuzu", "Milli Eğitim Bakanlığı'nca; orta dereceli okullar öğrencileri için Yurttaşlık Bilgisi dersine yardımcı kitap olarak kabul" ediliyor. Cemil Sena, Hatipoğlu Yayınevi'nce 1950 yılında ikinci baskısı yapılan kılavuzun, Kasım 1949 tarihini taşıyan "Önsöz"ünde, BM üyesi ülkelerin, "beyannameyi" kendi eğitim ve öğretim alanlarında uygulamayı kabul ettiklerini belirtiyor.
"Bu beyannamenin dayandığı esas haklar"ın, tarih boyunca Türkler'in "kutsal saydığı haklar" olduğunu anlatan Sena, özetle şunları dile getiriyor: "Türk çocukları, zaten bu hakların dışında başka bir hak olacağını düşünmek bile istemezler; çünkü aile, mülkiyet, çalışma, öğretim, inanma, adalet hak ve hürriyetleri, bizim milli geleneklerimizin en aziz ülkülerindendir."
Peygamberimiz Medine'ye huzur getirdi
Hicretten önce Medine, Arap ve Yahudi kabilelerinin merkezi bir otoriteden mahrum ve sürekli çekişme içinde yaşadıkları bir kentti. Peyfamberimiz Mekke'den Medine'ye hicret edince, bütün bu kabileleri eşit şartlar içinde tek bir siyasi otorite ve yasal düzen çevresinde topladı. Bu yeni siyasal oluşuma katılan toplulukların hak ve görevlerini belirleyen ilkeler, bütün Arap ve Yahudi kabile şeflerinin katılımıyla saptandı. Toplam 52 maddeden oluşan Medine Sözleşmesi'nin ilk 24 maddesi Müslümanlarla onların müttefiki olan toplulukların, geri kalan maddeleri de Yahudi kabileleri ile müttefiklerinin hak ve görevlerini beliriliyordu. Bu yasal düzenlemeye göre Müslümanlar, Yahudi kabileler ve bunların müttefikleri eşit şartlar altında olacaklardı. Yahudi kabileler din özgürlüğüne ve kendi bölgeleri içinde bağımsızlığa sahip olacaktı. Suç işleyenler hiç bir şekilde korunmayacak; adalete teslim edileceklerdi.
Osmanlı'daki ilk belge
Osmanlı döneminde de; Padişah II. Mahmut ile bazı ayan (ileri gelenler) tarafından imzalanarak 1808 yılında ilan edilen "Senedi İttifak", ülkemizde anayasacılık ve demokratikleşme hareketleri alanında ilk belge olarak gösteriliyor.
Batı insan haklarıyla 13. yüzyılda tanıştı
Batı ülkeleri ise, insan hakları kavramıyla ilk kez 19 Haziran 1215 tarihli "Magna Charta Libertatum-Özgürlük Belgesi" ile tanıştı. İngiltere Kralı (Yurtsuz) John'un yetkilerinin sınırlandırılmasını öngören bu belgeyi; 26 Temmuz 1581 tarihli Hollanda Bağımsızlık Bildirisi, 7 Haziran 1628'deki İngiliz Haklar Bildirisi izledi. 1679 yılında ise İngiltere'de keyfi gözaltıların ve tutuklamaların kaldırılmasını, yargısız infazlara son verilmesini öngören "Habeas Corpus" bildirileri yayınlandı. İngiltere İnsan Hakları Bildirisi (Bill of Rights-1689), Amerika'da Virginia İnsan Hakları Bildirisi (12 Haziran 1776) ve 4 Temmuz 1776 tarihli Amerika Bağımsızlık Bildirisi, önemli insan hakları belgeleri arasında sayılıyor. Fransa Devrimi'nden (1789) sonra yayımlanan Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin (3 Eylül 1791) de bu alandaki en önemli belgelerden olduğu kaydediliyor.
Türkiye'deki ilk insan hakları kılavuzu
İnsan Hakları Bildirisi'nin, 10 Aralık1948'de kabulünün ardından, Türkiye'de 1949 yılında "Orta dereceli okullar için" yazılan kılavuz, insan haklarının eğitimi alanında ilk olma özelliğini taşıyor. İstanbul Erkek Lisesi Felsefe ve Sosyoloji Öğretmeni Cemil Sena Ongun tarafından yazılan "Birleşmiş Milletler Evrensel Beyannamesi Kılavuzu", "Milli Eğitim Bakanlığı'nca; orta dereceli okullar öğrencileri için Yurttaşlık Bilgisi dersine yardımcı kitap olarak kabul" ediliyor. Cemil Sena, Hatipoğlu Yayınevi'nce 1950 yılında ikinci baskısı yapılan kılavuzun, Kasım 1949 tarihini taşıyan "Önsöz"ünde, BM üyesi ülkelerin, "beyannameyi" kendi eğitim ve öğretim alanlarında uygulamayı kabul ettiklerini belirtiyor.
"Bu beyannamenin dayandığı esas haklar"ın, tarih boyunca Türkler'in "kutsal saydığı haklar" olduğunu anlatan Sena, özetle şunları dile getiriyor: "Türk çocukları, zaten bu hakların dışında başka bir hak olacağını düşünmek bile istemezler; çünkü aile, mülkiyet, çalışma, öğretim, inanma, adalet hak ve hürriyetleri, bizim milli geleneklerimizin en aziz ülkülerindendir."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.