Malını, servetini kaybetmek insanı acıtan, üzen bir olaydır. Nasıl üzmesin ki, bin bir emekle, uğraşla dişini tırnağına takarak insanın biriktirdiği malı kaybetmesi gerçekten insanın dünyasını hayallerini karartan bir olaydır.
Millet olarak ülke olarak fakirleştiğimiz, doların tercümesi olan, isminin dışında milli olmayan kullandığımız liranın değerinin pula döndüğü günleri yaşıyoruz.
Ülke olarak birçok ekonomik krizler yaşadık. Bazen döviz rezervlerimizin azlığı ile alakalı kur üzerinden oynanan oyunlardan, kimi zaman uluslararası piyasalardaki emtia fiyatlarının aşırı zamlanmasından, bazen talep azlığından, bazen üretimde meydana gelen problemlerden, bazen de finans çevrelerinin balon yapıp milleti ilk başta uçurup sonrasında bir toplu iğne ile patlatıp, kafa üstü bilmem kaç bin fitten aşağı, kıçına tekme bastığı spekülatörlerden dolayı epey bir kriz yaşadık.
Serbest piyasa ekonomisini kabul edip tüylerimizin yolunmaya başladığı 1980 yılına mı, yoksa 1994, 2001, 2007 ve 2018 yıllarında yaşanan ekonomik krizlere mi değinmemiz gerekir, acaba bu krizlerin kaç tanesi piyasamızla, üretimimizle, bizlerle alakalı gerçek krizlerdi, hiç düşündük mü?
20. yüzyılda yaşanan en büyük uluslararası ekonomik kriz şüphesiz ki, 1929 yılında başlayıp etkilerini 1930'ların başında dünyaya acı acı hissettiren büyük buhran denilen ekonomik krizdir. Pekâlâ, sizce genç Türkiye Cumhuriyeti bu krizden nasıl etkilenmiştir, bu krizi nasıl yaşamıştır?
Türkiye, ekonomik açıdan birçok olumsuzluğa rağmen 1929 yılına iyimser bir havada girmiştir. Çünkü bu yıl, iklim şartlarının çok uygun olması ürün rekoltesinin yüksek olacağı beklentisini beraberinde getirmişti. (Alptekin Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşı'nın Mali Kaynakları, Ankara, 1974, s.248.) Bu satırlardan anladığınız gibi herhangi bir ekonomik sıkıntı yaşanmadan büyük buhran, Türkiye'yi teğet geçmek şöyle dursun, uzağından bile geçmemiştir!
Türkiye, Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde ekonomik krizlere bulaşmamış, üstüne üstlük kendisinden önceki İmparatorluğun yaşadığı ve halkına yaşattığı ekonomik sıkıntıları yaşatmamış, bunun yanında İmparatorluğun dış devletlerden aldığı borcu da, dünyanın ekonomik krizlerle buhranları yaşadığı anlarda dahi sentine kadar 'Düyûn-ı Umûmiye' ödemesi olarak yapmayı bilmiştir.
Nasıl mı? Örnek, gözümüzün önünde… Anadolu'nun çalışkan, mert, bağımsızlık hayranı özgür insanı Gazi Paşa'da… "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek, milleti ile özdeş karakterini her sahada ortaya koymuş ve başarmıştır.
Örnek almak isteyenlere de bugün ilk diyeceğimiz, paramızın özgürleştirilmesi, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modelin'de yazdığı gibi. Sonrası mı?
Siz bir bağımsızlığı, bir özgürlüğü öğrenin gerisi Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Av. Hüseyin Baş ve yetişmiş kadrosu ile çok basit!
Malınız canınızın yongası ise!
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024