Maide süresi Medeni'dir. Yani hicreti seniyeden sonra nâzil olmuştur. Hem de son nazil olan sürelerdendir. Binaenaleyh helalini helal, haramını haram tutunuz, diye de aleyhissalatü vesselam efendimizden mervidir. Hudeybiye senesinden itibaren nüzule başlamış, bir kısmı fethi Mekke senesi, bir kısmı da hıccetülveda'da (veda haccında) nazil olmuştur. Bazıları da bu surenin hepsi birden hıccetülveda'da Arefe günü, bazıları da bu sefer (veda haccı yolculuğunda) esnasında nazil olduğunu söylemişlerdir. (Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili 3. Cilt 1543. Sayfa)
Evet, Maide süresi Bedir, Uhud, Hendek gazvelerinden Hudeybiye Antlaşması'ndan sonra nazil olduğuna göre, hatta Mekke fethedildikten aleni Mekkeli düşman müşrikler kalmadığına göre Peygamber Efendimiz (s.a.a) kimden çekinebilirdi.
Hepimizin hatırlaması gereken bir başka nokta Efendimiz'in (s.a.a.) şecaati ve "sağ elime güneşi, sol elime ayı koysanız, ben davamdan dönmem" imani dik duruşudur.
Sürenin nüzulü Gadir-i Hum'da vuku bulmuş, ayet tefsir edilirken tevil yapılmış, sanki ayeti kerime, Mekki olarak nazil olmuş gibi gösterilmiştir.
Aslında Gadir-i Hum, Mekke sınırları için de olmasına rağmen Hicretten sonra inen ayeti kerimelere Medeni dendiğini unutmamak gerekir. Bu yanlış Mekki algısı ile Efendimizin (s.a.a.) endişe ettiği topluluk olarak muhatap bir anda Mekkeli müşrikler olarak gösterilmek istenmiştir.
Acaba gerçekten çekinilen topluluk Mekkeli müşrikler mi idi? İsterseniz bu konuyu daha iyi anlayabilmek için hidayet rehberimiz yüce Kitabımıza dönelim.
Efendimiz (s.a.a.) Tebuk seferinden dönerken uğramış olduğu suikastı burada hatırlatmak istiyorum.
Müslümanların ordusunun içinden ashap denilen zümreden olan kişiler tarafından, Peygamber Efendimize (s.a.a.) yapılan suikast, Kuran-ı Kerimde Tevbe suresi 74. Ayeti kerimede geçmekte olup bu ayeti kerimenin tefsiri, Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur'an Dili adlı eserinin 4. cilt 2592. sayfasında şöyle anlatır:
"Ve nail olmadıkları bir kasıdda bulundular- Tebük'ten Medine'ye avdette münafıklardan on beş kişi geceleyin karanlıkta bir akabenin örgüçlendiği tepede aleyhissalâtü vesselâmı râhilesinden vurup uçuruma itmeğe ittifak etmişlerdi ve Ammar ibn-i Yasir rahilenin yularından çekiyor, Huzeyfe ibnil Yeman da arkasından sevk ediyordu. Tam o sırada Huzeyfe deve ayak sesi ve bir silah şakırtısı işitir. Döner bakar ki yüzleri örtülü bir kavm, 'Hey sizler Allah'ın düşmanları' diye bağırır, onlar da kaçarlar."
Bu eserlerin dışında Tebük gazvesinden dönüşteki bu suikast olayı, Beyhaki'nin Kubra adlı eserinin 8. cildinin 345. sayfasında, İbn-i Hanbel'in Müsned'inde 5. cilt (39/210), Megazi-i Vakidi, 3. cilt 1044- 1045. sayfalarında yazılıdır.
Rabbimizde bu elim olayı kast ederek, hiç kimseden çekinmeden, Efendimize (s.a.a), İmam Ali'nin (a.s.) İmametini ve hilafetini tebliğ etmesini emretmiştir. Böyle bir ayeti kerimeyi esbabı nüzulü bakmadan tefsir etmek hilafet gibi, imamet gibi, velayet gibi çok önemli bir meseleleri ortada bırakır.
"Ey Resul! Sana Rabbinden her indirileni tebliğ et. Etmezsen, O'nun risaletini yerine getirmiş olmazsın. Ve Allah seni insanlardan koruyacak. Emin ol, Allah kâfirleri muratlarına erdirmeyecektir." Maide suresi 67. Ayeti kerime.
Bizlere bilmediğimiz bu bilgileri öğreten çok kıymetli Prof. Dr. Haydar Baş'a teşekkürü bir borç bilirim.
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024