Beşiktaş 100 yıllık geçmişinin belki de en önemli maçına çıkıyordu. Giunti hariçinde ideal onbire yakın bir kadro ile sahadaki yerini alıyordu. Beşiktaş-Chelsea karşılaşmanısın son derece coşkulu bir seyircinin önünde oynandığı ve yerin Türkiye olmadığına inanmak bir hayli zordu.
Tribünlerin büyük desteğini alan Beşiktaş, maça oldukça arzulu, istekli ve hırslı başladı. Seyircilerin olağanüstü desteğine rağmen, Chelsea takımı tribünlerdeki gürültüden etkilenmeyecek kadar tercübeli bir ekipti.
Bu maçta Beşiktaş'ın sağ kanatı hiç işlemediği gibi, rakipe çok pozisyonlar verdi. Şöyle baktığımızda Kaan Dobra mevcutların en iyisi. Ancak orta sahadan yardım gelmeyince rakip ataklarda oldukça zorlandı. Keza İlhan da yetenekli bir forvet olduğu halde, Sergen'in büyük klasına karşın santroforluğun inceliklerini bilmemesine nedeniyle etkili olamıyordu.
Chelsea ilk maçta yapmış olduğu hataya düşmeyerek, Beşiktaş'ı çok ciddiye aldı. Büyük bir dsiplin içerisinde götürmüş oldukları maçı, dörtlü savunmayı orta saha çizgisini geçirmeyerek gösterdiler. İlk yarı 0-0 biterken ortaya çıkan manzara iki takımın da birer önemli pozisyonu dışında, Beşiktaş kazanmayı, kaybetmemekten daha çok istiyor görüntüsü idi.
İkinci yarı ise ilk yarıyı aratmayacak şekilde başladı. Oyun uzun süreli tempo kazanmadı. Maçın bitimine son 20 dakikaya girilirken Lucescu faktörü yine devreye girdi ve Beşiktaş gerekli olmadığı halde iki değişiklik yaparak oyuna damgasını vurdu. Yorulan Kaan Dobra'nın yerin Okan'ı almakla belki hücum gücünü artırmak istiyor olabilirdi. Bunu mazur görebiliriz. Ancak Sergen, iyi gününde olmamakla beraber yapacağı bir hareketle işi çözebilecek tek oyuncu olması hasebiyle oyunda tutulması gerekiyordu. Zira oyunda kaldığı sürece Chelsea defansı iki adamla Sergen'i kontrol altında tutuyorlardı. Sergen oyundan çıkar çıkmaz bir anda iki oyuncusu boşa çıkmış oldu. Hücumda çoğaldılar ve bunun akabinde de kalemizde goller gördük. Uzun süre oynamamış, sürekli olarak yan top oynayan ve takımını adeta frenleyen Yasin'i ilk onbirde sahaya sürmek hangi mantığa sığar anlamış değilim. Yine bir yan top oynama hastalığı yüzünden ilk golü kalemizde gördük.
Maçın Almanya'da oynanması Beşiktaş takımına hatırı sayılır bir para kazandırdı. Ama şurasıda bir gerçek ki, Chelsea İnönü Stadı'nda da oynamış olsaydı istediği sonucu almaya Beşiktaş'tan daha yakındı. Şimdi bilançoyu daha iyi okuma zamanı. Özellikle Lucescu, dersini daha iyi çalışmalı.
Tribünlerin büyük desteğini alan Beşiktaş, maça oldukça arzulu, istekli ve hırslı başladı. Seyircilerin olağanüstü desteğine rağmen, Chelsea takımı tribünlerdeki gürültüden etkilenmeyecek kadar tercübeli bir ekipti.
Bu maçta Beşiktaş'ın sağ kanatı hiç işlemediği gibi, rakipe çok pozisyonlar verdi. Şöyle baktığımızda Kaan Dobra mevcutların en iyisi. Ancak orta sahadan yardım gelmeyince rakip ataklarda oldukça zorlandı. Keza İlhan da yetenekli bir forvet olduğu halde, Sergen'in büyük klasına karşın santroforluğun inceliklerini bilmemesine nedeniyle etkili olamıyordu.
Chelsea ilk maçta yapmış olduğu hataya düşmeyerek, Beşiktaş'ı çok ciddiye aldı. Büyük bir dsiplin içerisinde götürmüş oldukları maçı, dörtlü savunmayı orta saha çizgisini geçirmeyerek gösterdiler. İlk yarı 0-0 biterken ortaya çıkan manzara iki takımın da birer önemli pozisyonu dışında, Beşiktaş kazanmayı, kaybetmemekten daha çok istiyor görüntüsü idi.
İkinci yarı ise ilk yarıyı aratmayacak şekilde başladı. Oyun uzun süreli tempo kazanmadı. Maçın bitimine son 20 dakikaya girilirken Lucescu faktörü yine devreye girdi ve Beşiktaş gerekli olmadığı halde iki değişiklik yaparak oyuna damgasını vurdu. Yorulan Kaan Dobra'nın yerin Okan'ı almakla belki hücum gücünü artırmak istiyor olabilirdi. Bunu mazur görebiliriz. Ancak Sergen, iyi gününde olmamakla beraber yapacağı bir hareketle işi çözebilecek tek oyuncu olması hasebiyle oyunda tutulması gerekiyordu. Zira oyunda kaldığı sürece Chelsea defansı iki adamla Sergen'i kontrol altında tutuyorlardı. Sergen oyundan çıkar çıkmaz bir anda iki oyuncusu boşa çıkmış oldu. Hücumda çoğaldılar ve bunun akabinde de kalemizde goller gördük. Uzun süre oynamamış, sürekli olarak yan top oynayan ve takımını adeta frenleyen Yasin'i ilk onbirde sahaya sürmek hangi mantığa sığar anlamış değilim. Yine bir yan top oynama hastalığı yüzünden ilk golü kalemizde gördük.
Maçın Almanya'da oynanması Beşiktaş takımına hatırı sayılır bir para kazandırdı. Ama şurasıda bir gerçek ki, Chelsea İnönü Stadı'nda da oynamış olsaydı istediği sonucu almaya Beşiktaş'tan daha yakındı. Şimdi bilançoyu daha iyi okuma zamanı. Özellikle Lucescu, dersini daha iyi çalışmalı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Kandazoğlu / diğer yazıları
- Trabzonspor zor kazandı / 23.03.2004
- Trabzon finalde... / 19.03.2004
- Trabzon, bir engeli daha aştı... / 14.03.2004
- Gençler turu geçer... / 13.03.2004
- Köstek değil, destek zamanı... / 12.03.2004
- Geciken yasalar... / 10.03.2004
- Profesyonel futbol sendikalaşmalı... / 21.02.2004
- Trabzonspor'a sahip çıkalım / 19.02.2004
- Elimizdeki değerlere sahip çıkalım!.. / 07.02.2004
- İlk adım Cem Papila'dan..! / 01.02.2004
- Trabzon finalde... / 19.03.2004
- Trabzon, bir engeli daha aştı... / 14.03.2004
- Gençler turu geçer... / 13.03.2004
- Köstek değil, destek zamanı... / 12.03.2004
- Geciken yasalar... / 10.03.2004
- Profesyonel futbol sendikalaşmalı... / 21.02.2004
- Trabzonspor'a sahip çıkalım / 19.02.2004
- Elimizdeki değerlere sahip çıkalım!.. / 07.02.2004
- İlk adım Cem Papila'dan..! / 01.02.2004