Kuzey Irak ve PKK terörü kapsamındaki ziyaretler yoğun bir şekilde devam ediyor.Milli Savunma Bakanı, ardından Dışişleri Bakanı, sonra Genelkurmay Başkanı ABD'ye ağırlıklı bu konu çerçevesinde gitmişti.Hemen sonra İsrail Başbakanı ve Irak'ın Cumhurbaşkanı yardımcısı Ankara'ya geldiler. Hissedilen ve görülen o ki, bu yıl merkez Kuzey Irak olmak üzere ülkemizin de içinde olacağı önemli gelişmeler yaşanacak. Hareketlilik bunu gösteriyor.Dilerseniz ilgili ülkelerin ve yetkililerimizin tavırlarını değerlendirmeye çalışalım.ABD, İran'a olan tehditlerini arttırdı; bir taraftan Türkiye'nin Kuzey Irak operasyonuna sınırlı şartlarda yeşil ışık yakıyor, diğer taraftan ise "asla müsaade etmem" diyor; PKK'yı terör örgütü olarak kabul ettiğini ilan ediyor, ama kendisinin ona müdahale etmeyeceğini de beyan ediyor; ayrıca PKK'ya ve peşmerge yönetimine her türlü silah ve parasal yardımı da esirgemiyor.Irak kukla yönetimi, Ankara'ya gelen Talabani'nin vekili vesilesiyle PKK konusunda hiçbir şey yapmayacağını açık ve net olarak ifade etti; Kuzey Irak, Kerkük, PKK, federasyon, peşmerge ordusu gibi konularda Kuzey Irak yönetiminden farklı düşünmüyor, hatta hamiliğini yapıyor; daha da önemlisi Irak'ın bütün güvenliği, içinde PKK'lıların da üst düzey görevler aldığı peşmerge ordusuna teslim edilmiş vaziyette.İran yönetimi, Batılı ülkelerin tepkisine rağmen nükleer çalışmalarına devam ediyor, fakat uluslararası örgütler hala İran'ın barışçıl olmayan bir nükleer çalışma yaptığını ispatlamış değiller, yani İran'a haksız bir suçlamayla yargısız infaz yapılıyor. İran yönetimi PKK konusunda Türkiye ile aynı düşünüyor, çünkü bu tehdit kendisini de rahatsız ediyor; Türkiye'ye bu konuda ortak hareket öneriyor, ama siyasilerimiz buna yanaşmıyor. Yakın zamanda gelen İran Dışişleri Bakanı Muttaki, oldukça sıcak mesajlar verdi, hatta kendi ülkesinde Türk şirketlerinin petrol ve doğalgaz aramasını dahi teklif etti. Kısaca İran, ABD'nin Türkiye merkezli kirli senaryolarını anlamış olacak ki, bu oyuna gelmememiz için sıcak ilişkiler kurmaya çalışıyor.İsrail, ABD'nin Ortadoğu politikalarında sessiz ve derinden çalışarak organizatörlük yapıyor; ABD'nin bu coğrafyada tek stratejik müttefiki. ABD, bütün Ortadoğu projelerini İsrail merkezli yürütüyor. Kuzey Irak'ta ülkemizi tehdit eden peşmerge oluşumu her ne kadar finans ve silahlanma açısından ABD çıkışlı olsa da peşmerge ordusunun askeri ve istihbarat eğitimi bizzat İsrailli generaller ve Mossad tarafından verildi. İsrail her ne kadar sadece Filistin ve Lübnan ile uğraşıyor gibi gözükse de, Ortadoğu'nun her karışında organizatör konumunda.Gelelim ülkemizdeki yetkililerin olaylara bakışına.Mevcut iktidarımız en üst düzeyde yaptığı açıklamalarla Irak savaşına en büyük desteği verdiğini açıkladı. Bu gizli saklı değil. Yani hükümetimiz Irak'ın işgalinde, yapılan katliamlarda, Irak'ın bölünme sürecinde, Kuzey Irak'taki oluşumda, kısaca iktidara geldiğinden bu yana Ortadoğu'da gelişen bütün olaylarda ABD ve İsrail'le ortak. Bunu ben demiyorum, Sayın Başbakan, Sayın Dışişleri Bakanı sık sık söylüyor. Başbakanımız Büyük Ortadoğu Projesinde ABD Başkanı Bush'un eşbaşkanı değil mi?İran bize yanaşmaya ve ilişki kurmaya çalışırken, bizim siyasilerimiz her İran'a gidişinde Bush'un mesajlarını götürüyor, tabiri caizse ABD adına, "ayağınızı denk alın" diyor.Barzani, "Kerkük Kürdistan'ın başkentidir" diyor, bunu peşmerge anayasasına bir madde olarak da koyuyor, Kerkük'e 600 bin peşmerge ailesini yerleştiriyor, bizim siyasilerimiz ise "Kuzey Irak yönetimiyle sıcak ilişkiler kurabiliriz" diyor.Tabiri caizse adam sövüyor, biz gülücük dağıtıyoruz. Sonra da diyoruz ki bu cesareti nereden buluyor?Kuzey Irak yönetimi, PKK konusunda bırakın bir çözüme gitmeyi, onlara orduda komutanlık görevi veriyor, tespit edilse dahi Türkiye'ye teslim etmeyeceğini anayasaya bir madde olarak ekliyor, PKK'nın silahını temin ediyor, yaralarını sarıyor, hatta Kerkük Referandumu gibi siyasi konularda PKK'yı Türkiye'yi oyalama unsuru olarak bizzat kullanıyor. Aslına bakılırsa Kuzey Irak'ta PKK diye bir unsur da kalmadı. PKK, peşmerge oldu. Diğer bir ifadeyle PKK, Kuzey Irak yönetiminin siyasi bir takım hedeflerle Türkiye'de faaliyet gösteren operasyonel terör gücü haline geldi. PKK'yı bir nimet gibi bağrına basan Kuzey Irak onu hiç ortadan kaldırır mı?İşte bizim akıllı siyasilerimiz de bu Kuzey Irak yönetimiyle ilişki kurmanın hesapları içinde.Eee tabii ki, Barzani yaptığı basın açıklamalarında, böyle tavizkar bir hükümetin Türkiye'de tekrar iktidara gelmesini ister.Gelelim askerimize.Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı açıklamalarla askerimiz, en üst düzeyde, varolan tehditlerden ve kirli senaryolardan haberdar olduğunu ortaya koydu. Fakat dikkat edilmesi gereken konu, bu tehditlerle nasıl mücadele edileceği. Asker her fırsatta üzerine düşeni hakkıyla yapacağını ifade ediyor ve bunda da zerre kadar şüphemiz yok. Şimdi yukarıda saydığımız ülkelerin ve yetkililerin tavırlarını birleştirerek oluşan büyük fotoğrafa bakılırsa ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu görürüz.Dün "operasyon asla olmaz" diyenler, bugün yeşil ışık yakıyor, sözde PKK konusunda ortak hareket edeceğimizin söylendiği Irak, Kuzey Irak ve ABD, "PKK konusunda hiçbir şey yapamayız" diyor, Türkmenlere saldırılar artıyor, yakında ülkemizde PKK terörünün artacağı sinyalleri de geliyor, İran konusu kaşınıyor, havalimanlarımız özellikle de Trabzon havalimanımızın üzerindeki ABD hesapları netleşiyor, yetkililer ABD merkezli mekik dokuyor?Türkiye'nin başına çorap örülüyor.Gerek ABD, gerek Irak, gerekse Kuzey Irak yönetimi, Kuzey Irak'a girmemizi tahrik ediyor.İdarecilerimizin ve güvenlik güçlerimizin çok dikkatli olması gereken bir dönemi yaşıyoruz.Kuzey Irak'a, oradaki tuzağa bugün girdiğimiz takdirde, eskiden sadece PKK olarak tanımladığımız problemlerin uluslararası bir çapa döndüğünü göreceğiz.Bugün yeşil ışık yakanlar bir anda karşımıza geçecekler.Bugün yapılması gereken askeri bir operasyondan ziyade, siyasi bir takım manevralar yapmaktır. Mesela, siyasiler, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi BM'ye giderek Kerkük'e BM çatısı altında girmeyi teklif edebilirler. Diyelim ki BM bunu kabul etmedi, o zaman PKK'dan bizim gibi zarar gören İran ve Suriye hatta Rusya ile ortak bir hareket oluşturulabilir. Bu oyun kuranların oyunlarını bozabilir.Askerimiz güçlüdür, ama siyasetimiz yanlış kulvardadır. Siyasetimizin bugünkü manevralarına bakılırsa, muhtemel bir İran savaşının faturasını askere yüklemek gibi bir görüntü var.Bütün bu kirli oyunların asıl ve kalıcı çözümü milli projelerle, bağımsızlığımızı, birliğimizi tekrar temin ederek güçlü bir ülke haline gelmektir.Bunu Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli ile temin edebiliriz.Gücünü yeniden toparlayan bir Türkiye'nin bulunduğu Ortadoğu'da kirli senaryoların devam etmesi, küresel sömürücülerin cirit atması mümkün mü?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025