Ziya Paşa'nın:"Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat, Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde" dediği gibi emperyal güçlerin de öncelikle kendilerini ekonomik, sosyal, dini yönden rehabilite etmeleri gerekiyor. Ülke ismi vermek gerekirse bu tanıma sizce hangi ülkeler uyuyor?Amerika mı, İsrail mi, İngiltere mi, Fransa mı, Almanya mı, Çin mi, Japonya mı, Rusya mı ?Küresel işgal güdüsüyle hareket eden İngiltere ve Amerika'nın asıl aktörler olduğunu söyleyebiliriz. Bu ülkelere ilintili hareket eden ve onları lojistik ve psikolojik anlamda destekleyen devletler de tanımımıza uygun düşecektir. (Orta)doğu'da yaşanan cinayetler ortada değil mi?, Bal(kan)lar da akıtılan kan değil miydi?, Kaf(kas)lardaki kas mücadelesine kimler soyundu? Emperyal yayılımla birlikte işlenen cinayetler kolay kolay unutulur mu?Bu ülkeler mi dünyaya nizam verecekler, bu nizam nasıl bir nizam olacak, kan ve gözyaşının akıtılmasına bu ülkeler engel olabilir mi?Demokrasiyi ağzından eksik etmeyenler demokrasiyi baltalıyor, insan haklarını en çok savunanlar insanlara zulmediyor, barış ve özgürlükten taviz vermeyenler özgürlük alanlarını sabote ediyor?Politik beyanlar ve atılımlarla emperyal ülkeler kendilerini gizlemeye çabalasalar da dünya halkları kimlerin neler yaptığını eskisinden daha çok biliyor.Dünyaya yön verme adına işlenen cinayetleri savunmaktan geri durmayan Amerikalı siyasilerin vaadleri eskisi kadar tutuyor mu sanıyorsunuz? Ve Avrupalı liderlerin demokratik açılım adına yaptıkları atılımlar eskisi kadar pirim yapıyor mu dersiniz?Avrupa ve Amerika hemen her yönden çöküşe geçmiş durumdalar. Dünyaya nizam vermeye çalışanların bugün keni hanelerinde yaşanan dramın boyutu daha da büyümekte.Sosyal ve ekonomik açıklar veren Amerika ve Avrupa'nın en büyük açığı din alanında. Avrupa ülkelerinin çoğu kendi dinini kendi içinde perçinlemeye çalışırken Amerika'da bu konuda büyük çatlaklar oluşmuş durumda. Sadece halk arasında değil üst kademelerde de dini yapılanmalar ve yalpalanmalar var. Amerika'da din yönünden saflar daha belirgin hal kazanmış durumda. Dinin günlük yaşamdan soyutlanmasını talep ederek kendini dindışı tanımlayan bir kesim artış gösterirken inançsızların sayısı çığ gibi büyüyor. Öte yandan da da dini inançlarını her olaya tatbik ederek alan mücadelesine, siyasal güç savaşına soyunan fanatik guruplaşmalar her geçen gün yeni ve farklı radikal örgütler vasitasıyla gelişiyor. Radikal dini yapılanmalar o derece güç kazanmış durumda ki bunun en bariz örneği Amerikan siyasetindeki Neocon kadro. Bu kadronun siyasal gücünü izah etmemize gerek yok sanırım.Ortadoğu'daki dini tabloya müdahale ederek demokrasi taşlarını döşemeye çalışan Amerika'nın öncelikle olarak kendi dini yaşamını dizayn etmesi ve insanının dindışı yaşamdan kurtarması gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005