Ekonomide krize neden olan bakanlar bir bir gidiyor. Ancak "yapısal reformları sayesinde" krizleri yapısal hale getiren Kemal Derviş yerinde duruyor.
Demek ki IMF politikaları sayesinde Kemal Derviş de siyasetin yapısal bir unsuru haline geldi.
Derviş'in yapısal masallarından bir tanesi ve en önemlisi dövizin dalgalanmaya bırakılmasıydı.
Dalgalı kur sayesinde ihracat ve turizm gelirlerinde patlamalar yaşanacak, ülke dövize boğulacak ve bu sayede döviz bir müddet dalgalandıktan sonra durulacaktı.
Diğer yapısal reformlar sayesinde ekonominin siyasetle bağı koparılacak ve böylece enflasyon düşecekti.
Ancak ha bugün, ha yarın oyalamaları ile döviz bir iki ayda iki kat değerlendi.
Dalgalı kur, kontrolsüz kura dönüştü. Dalgalı kur sistemine geçilmesinin ardından dolar fiyatının aşırı yükselmesinin nedeninin yabancı fonlar ve bankalar olduğu açığa çıktı.
Yani iddia edildiği gibi döviz düşmemiş, siyasetle ekonomimiz büsbütün yabancı fon ve bankaların kontrolüne girmiş bulunuyor.
Ayrıntılarını Haber Müdürümüz Recep Bahar'ın analizinde okuyacağınız oyunun baş aktörleri yabancı bankalar. Ve tabii ki onların içerdeki şubeleri.
Merkez Bankası'nın beceriksiz politikaları sayesinde yabancı bankalarla işbirliği yapan yabancı spekülatörler döviz operasyonları ile haftada yüzde onlara varan kârlar elde ediyorlar. Hazinenin bu tatlı kazanca alışmış fonlara geçtiğimiz hafta niçin kağıt satamadığı da anlaşılmış oldu.
Yabancı bankaların vurgunu o boyutlara vardı ki hükümetin bu işleri iyi bilen küçük ortağının dikkatini çekti.
Hükümetin yerli bankalara el koyup yabancılara lahana fiyatına satması da işin cabası.
Olay sadece ekonomik soygundan ibaret değil. Yurtdışına uzanan hortumun bir ucu yabancı devlet adamlarının elinde. Yabancı kaynaklı bu operasyon Türkiye'yi zayıf anında yakalayan Avrupalıların Kıbrıs ve Avrupa Güvenlik Savunma Projesi konusunda taviz koparma girişiminin bir parçası.
Kasım ve Şubat krizi de AB Belgesine direnen Türkiye'yi dize getirmek için çıkarılmamış mıydı?
Yani Derviş Türk ekonomisinin siyasetle olan bağını kopardı ama yabancı siyasetlerle olan bağını güçlendirmiş oldu.
Siyasette estirilen yapay rüzgarlarda. Türkiye'yi Dervişli hükümetin ittiği bu küresel makastan çekip çıkaracak bir vizyon, program ve lider görebiliyor musunuz Allah aşkına...
Herkes ABD'ye, Avrupa'ya daha iyi bir Derviş olma iddiasında o kadar.
Demek ki IMF politikaları sayesinde Kemal Derviş de siyasetin yapısal bir unsuru haline geldi.
Derviş'in yapısal masallarından bir tanesi ve en önemlisi dövizin dalgalanmaya bırakılmasıydı.
Dalgalı kur sayesinde ihracat ve turizm gelirlerinde patlamalar yaşanacak, ülke dövize boğulacak ve bu sayede döviz bir müddet dalgalandıktan sonra durulacaktı.
Diğer yapısal reformlar sayesinde ekonominin siyasetle bağı koparılacak ve böylece enflasyon düşecekti.
Ancak ha bugün, ha yarın oyalamaları ile döviz bir iki ayda iki kat değerlendi.
Dalgalı kur, kontrolsüz kura dönüştü. Dalgalı kur sistemine geçilmesinin ardından dolar fiyatının aşırı yükselmesinin nedeninin yabancı fonlar ve bankalar olduğu açığa çıktı.
Yani iddia edildiği gibi döviz düşmemiş, siyasetle ekonomimiz büsbütün yabancı fon ve bankaların kontrolüne girmiş bulunuyor.
Ayrıntılarını Haber Müdürümüz Recep Bahar'ın analizinde okuyacağınız oyunun baş aktörleri yabancı bankalar. Ve tabii ki onların içerdeki şubeleri.
Merkez Bankası'nın beceriksiz politikaları sayesinde yabancı bankalarla işbirliği yapan yabancı spekülatörler döviz operasyonları ile haftada yüzde onlara varan kârlar elde ediyorlar. Hazinenin bu tatlı kazanca alışmış fonlara geçtiğimiz hafta niçin kağıt satamadığı da anlaşılmış oldu.
Yabancı bankaların vurgunu o boyutlara vardı ki hükümetin bu işleri iyi bilen küçük ortağının dikkatini çekti.
Hükümetin yerli bankalara el koyup yabancılara lahana fiyatına satması da işin cabası.
Olay sadece ekonomik soygundan ibaret değil. Yurtdışına uzanan hortumun bir ucu yabancı devlet adamlarının elinde. Yabancı kaynaklı bu operasyon Türkiye'yi zayıf anında yakalayan Avrupalıların Kıbrıs ve Avrupa Güvenlik Savunma Projesi konusunda taviz koparma girişiminin bir parçası.
Kasım ve Şubat krizi de AB Belgesine direnen Türkiye'yi dize getirmek için çıkarılmamış mıydı?
Yani Derviş Türk ekonomisinin siyasetle olan bağını kopardı ama yabancı siyasetlerle olan bağını güçlendirmiş oldu.
Siyasette estirilen yapay rüzgarlarda. Türkiye'yi Dervişli hükümetin ittiği bu küresel makastan çekip çıkaracak bir vizyon, program ve lider görebiliyor musunuz Allah aşkına...
Herkes ABD'ye, Avrupa'ya daha iyi bir Derviş olma iddiasında o kadar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014