Kur’an’ı Hz. Ali cem etti
İmam Ali (a.s), Peygamberimizin (s.a.a) vefatından sonra insanlarda dine karşı bir vurdumduymazlık, bir hafiflik gördü. Bunun üzerine Kur’an’ı toplamadıkça üzerine bir rida almamaya yemin etti. Evinden üç gün çıkmadı. Bu süre içinde Kur’an’ı cem etti
23.10.2024 11:21:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Bütün sahih rivayetler İmam Ali'nin (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) cenaze işlemlerinin, tekfin ve tedfin işinin sona ermesinin ardından evine çekildiği ve ayrı yerlerde yazılı bulunan Kur'an ayetlerini toplamakla, nüzul sırasına göre tertiplemekle meşgul olduğu hususunda görüş birliği içindedirler.
İmam Ca'fer Sâdık'tan (a.s) şöyle rivayet edilir: "Resûlullah (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) dedi ki: 'Ey Ali! Kur'an yatağımın arkasında mushafta, ipek levhalarda ve kâğıtlarda yazılıdır. Onu al ve bir kitap hâline getir. Yahudilerin Tevrat'ı kaybetmeleri gibi onları kaybetme.' Bunun üzerine Ali (a.s) gitti ve onları sarı bir örtü içine koyup topladı." (el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, 2/41; Feth'ul-Bari, 10/386; el-İtkan, Suyutî, 1/51).
Yine rivayet edilir ki: "İmam Ali (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) vefatından sonra insanlarda dine karşı bir vurdumduymazlık, bir hafiflik gördü. Bunun üzerine Kur'an'ı toplamadıkça üzerine bir rida almamaya yemin etti. Evinden üç gün çıkmadı. Bu süre içinde Kur'an'ı cem etti." (el- Fihrist, İbn-i Nedim, s.30).
Başka bir rivayette de Hz. Ali'nin (a.s) insanlarla her türlü ilişkisini keserek uzun süre sadece Kur'an'ı toplamakla meşgul olduğu belirtiliyor.
Bu rivayete göre, Ali Kur'an'ı toplama işini tamamladıktan sonra mescitte toplanan insanların yanına gitti. Onların ortasına kadar geldikten sonra hazırladığı kitabı ortalarına koydu ve şöyle dedi:
"Resûlullah (s.a.a) buyurdu ki: 'Aranızda iki şey bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece sapmazsınız. Biri Allah'ın Kitabı, diğeri de Benim soyum Ehl-i Beyt'imdir.' İşte bu Allah'ın Kitabıdır, ben de Peygamber'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'iyim." Ardından da ekledi:
"Yarın bizim bundan haberimiz yoktu, dememeniz için bunu yaptım." (el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, 2/41). Sonra şöyle dedi: "Kıyamet günü, sizi bana yardım etmeye çağırmadığımı, size hakkım olan şeyi hatırlatmadığımı, sizi Fâtiha'dan sonuna kadar Allah'ın Kitabına çağırmadığımı söylemeyin." (Kitab-u Süleym b. Kays, s.32).
Hz. Ömer ona şu karşılığı verdi: "Eğer senin yanında Kur'an varsa, bizim yanımızda da aynısı vardır. Bizim ikinize de ihtiyacımız yoktur."
Öyle anlaşılıyor ki, İmam (a.s) sadece Kur'an'ı toplamamış, aynı zamanda nüzul sırasına göre de tertip etmiştir. Ayetlerden genel ve özel nitelikte olanlara, mutlak ve kayıtlı olanlara, muhkem ve müteşabih olanlara, nasih ve mensuh olanlara, azimet gereğini ve ruhsat anlamını içerenlere, sünnet ve adabına işaret etmiştir.
İmam (a.s.) ayetlerin nüzul sebeplerine de işaret etmiş, Kur'an ilimlerinden altmış ilim dalına değinmiştir. Her bir ilim dalına ona özgü bir örnek vermiştir. Bu büyük çalışmasıyla İmam (a.s) İslâm'ın en önemli İslâm kaynağının korunmasını sağlamıştır.
Şöyle buyurmuştur: "Resûlullah'a (s.a.a) inen hiçbir Kur'an ayeti yoktur ki, bana okumuş ve yazdırmış olmasın. Ben de bu ayetleri yazardım. Resûlullah (s.a.a) ayetlerin tevilini, tefsirini, nasıhını mensuhunu, muhkemini müteşabihini bana öğretti. Allah'a, onların anlamını bana öğretmesi için dua etti. Allah'ın Kitabından hiçbir ayeti unutmadım.
Bana öğretip de yazdığım hiçbir bilgi aklımdan çıkmadı. Allah'ın Kendisine öğrettiği helâli, haramı, emri ve yasağı bana da öğretti. Geçmişte olmuş, gelecekte olacak olan bütün itaatleri ve isyanları bana da bildirdi ve ben bütün bunları ezberledim. Bunlardan bir tek harf bile unutmadım." (Kifayet'ut- Talib, el-Gencî, s.199; el-İtkan, Suyutî, 2/187; Bihar'ul-Envar, 92/99).
İmam Ca'fer Sâdık'tan (a.s) şöyle rivayet edilir: "Resûlullah (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) dedi ki: 'Ey Ali! Kur'an yatağımın arkasında mushafta, ipek levhalarda ve kâğıtlarda yazılıdır. Onu al ve bir kitap hâline getir. Yahudilerin Tevrat'ı kaybetmeleri gibi onları kaybetme.' Bunun üzerine Ali (a.s) gitti ve onları sarı bir örtü içine koyup topladı." (el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, 2/41; Feth'ul-Bari, 10/386; el-İtkan, Suyutî, 1/51).
Yine rivayet edilir ki: "İmam Ali (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) vefatından sonra insanlarda dine karşı bir vurdumduymazlık, bir hafiflik gördü. Bunun üzerine Kur'an'ı toplamadıkça üzerine bir rida almamaya yemin etti. Evinden üç gün çıkmadı. Bu süre içinde Kur'an'ı cem etti." (el- Fihrist, İbn-i Nedim, s.30).
Başka bir rivayette de Hz. Ali'nin (a.s) insanlarla her türlü ilişkisini keserek uzun süre sadece Kur'an'ı toplamakla meşgul olduğu belirtiliyor.
Bu rivayete göre, Ali Kur'an'ı toplama işini tamamladıktan sonra mescitte toplanan insanların yanına gitti. Onların ortasına kadar geldikten sonra hazırladığı kitabı ortalarına koydu ve şöyle dedi:
"Resûlullah (s.a.a) buyurdu ki: 'Aranızda iki şey bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece sapmazsınız. Biri Allah'ın Kitabı, diğeri de Benim soyum Ehl-i Beyt'imdir.' İşte bu Allah'ın Kitabıdır, ben de Peygamber'in (s.a.a) Ehl-i Beyt'iyim." Ardından da ekledi:
"Yarın bizim bundan haberimiz yoktu, dememeniz için bunu yaptım." (el-Menakıb, İbn-i Şehraşub, 2/41). Sonra şöyle dedi: "Kıyamet günü, sizi bana yardım etmeye çağırmadığımı, size hakkım olan şeyi hatırlatmadığımı, sizi Fâtiha'dan sonuna kadar Allah'ın Kitabına çağırmadığımı söylemeyin." (Kitab-u Süleym b. Kays, s.32).
Hz. Ömer ona şu karşılığı verdi: "Eğer senin yanında Kur'an varsa, bizim yanımızda da aynısı vardır. Bizim ikinize de ihtiyacımız yoktur."
Öyle anlaşılıyor ki, İmam (a.s) sadece Kur'an'ı toplamamış, aynı zamanda nüzul sırasına göre de tertip etmiştir. Ayetlerden genel ve özel nitelikte olanlara, mutlak ve kayıtlı olanlara, muhkem ve müteşabih olanlara, nasih ve mensuh olanlara, azimet gereğini ve ruhsat anlamını içerenlere, sünnet ve adabına işaret etmiştir.
İmam (a.s.) ayetlerin nüzul sebeplerine de işaret etmiş, Kur'an ilimlerinden altmış ilim dalına değinmiştir. Her bir ilim dalına ona özgü bir örnek vermiştir. Bu büyük çalışmasıyla İmam (a.s) İslâm'ın en önemli İslâm kaynağının korunmasını sağlamıştır.
Şöyle buyurmuştur: "Resûlullah'a (s.a.a) inen hiçbir Kur'an ayeti yoktur ki, bana okumuş ve yazdırmış olmasın. Ben de bu ayetleri yazardım. Resûlullah (s.a.a) ayetlerin tevilini, tefsirini, nasıhını mensuhunu, muhkemini müteşabihini bana öğretti. Allah'a, onların anlamını bana öğretmesi için dua etti. Allah'ın Kitabından hiçbir ayeti unutmadım.
Bana öğretip de yazdığım hiçbir bilgi aklımdan çıkmadı. Allah'ın Kendisine öğrettiği helâli, haramı, emri ve yasağı bana da öğretti. Geçmişte olmuş, gelecekte olacak olan bütün itaatleri ve isyanları bana da bildirdi ve ben bütün bunları ezberledim. Bunlardan bir tek harf bile unutmadım." (Kifayet'ut- Talib, el-Gencî, s.199; el-İtkan, Suyutî, 2/187; Bihar'ul-Envar, 92/99).