Peygamber Efendimiz (s.a.a.), "Ali Kur'an'la, Kur'an da Ali iledir. Bu ikisi Kevser'in yanında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmayacaklardır" buyurmuştur. (Sevaiku'l-Muhlika, s.74)
Prof. Dr. Haydar Baş, bir makalesinde, "Cenab-ı Hakk'ın (cc) sevilmesini farz kıldığı Ehl-i Beyt, kuralları Kur'an-ı Kerim'in iki kapağı arasında emredilmiş İslam dininin yaşayan numuneleridir. Onlar, İslam terbiyesiyle yoğrulmuş güzel ahlakın, adaletin, cömertliğin, muhabbetin, Allah rızası istikametinde yaşamanın, nezaketin ve nezafetin örnekleridir" ifadelerini kullanarak Ehl-i Beyt'in yaşantısının esasen İslam'ın, Kur'an'ın ve Sünnet'in kendisi olduğunu vurgulamıştır.
Kur'an ilmine Peygamberimizden sonra en fazla vakıf olan kişi İmam Ali efendimizdi. Bununla ilgili Ehl-i Sünnet kaynaklarında da birçok delil mevcuttur.
Hz. Peygamber vefatına yakın Hz. Ali'ye şöyle buyurdu: "Ey Ali! Kur'an yatağımın arkasında mushafta, ipek levhalarda ve kağıtlarda yazılıdır. Yahudilerin Tevrat'ı kaybetmeleri gibi onları kaybetmeyin." Bunun üzerine İmam Ali (a.s.), onları sarı bir örtü içine koyup topladı. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.589; El-Menakıb, İbn Şehraşub, c.2, s.41; Fethu'l-Bari, c.10, s.386; El-İtkan, Suyuti, s.51)
Şeyh Müfid şöyle yazıyor: "Müminlerin Emiri, Kur'an'ı baştan sona bir araya getirdi, yapması gerekeni yaptı. Mekki ayetleri Medeni ayetlerden önce, nesholunmuş ayetleri nesheden ayetlerden önce yazmak suretiyle her ayeti olması gereken yerde yazmıştı. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.589; Şeyh Müfid, El Mesalisu's-Serviye, s.79)
Muhammed b. Sirin, İkrime'den şöyle nakletmektedir: Ebu Bekir'in hilafetinin ilk günlerinde Ali b. Ebi Talib evde oturup Kur'an'ı toplamakla meşgul oldu. Ben İkrime'den, "Acaba o zaman aynı nüzul sırasına göre başka bir Kur'an da yazılmış mıydı?" diye sordum. "Eğer cinler ve insanlar hepsi bir araya gelselerdi, böyle bir Kur'an vücuda getiremezlerdi" cevabını verdi. İbn-i Sirin diyor ki: "Bu kitabı araştırmaya koyuldum; Medine'ye mektup yazdım, ancak ona ulaşamadım." (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.590; Suyuti, El-İtkan, c.1, s.58; İbn-i Sa'd, Tabakatu'l-Kübra, c.2, s.101)
Ulaşamamasının nedeni de, Hz. Ali topladığı Kur'an'ı Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in bulunduğu yere getirmiş, takdim etmiş ama Hz. Ömer, "Bizde ondan var" demiş reddetmişti.
İmam Ali de, nüzul sebebine göre yazılmış, Hz. Peygamberin bizzat hadisleriyle tefsir edilmiş bu muazzam Kur'an'ı almış Kendisinden sonraki İmam'a, İmam Hasan efendimize, diğer eserlerle birlikte emanet etmiştir. Bu eser İmam Ali'nin Mushafı olarak bilinmektedir.
12 İmam'ın 11'i bu temel kaynak eserden istifade ederek kendilerine sorulan sorulara cevap vermişlerdir ve bu eser ve de diğerleri 12. İmam, İmam Mehdi'nin de yanında olacaktır.
İbn-i Ebi'l-Hadid şöyle yazıyor: Hz. Ali'nin Peygamber (s.a.a.) zamanında Kur'an hafızı olduğu, O'ndan başka hiç kimsenin Kur'an'ın tamamına hafız olmadığı ve Peygamber'den sonra ilk Kur'an'ı toplayan şahıs olduğu, görüş birliğine varılmış bir konudur. (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.590, İbn-i Ebi'l-Hadid, Nehcü'l-Belağa Şerhi, c.1, s.27)
Kur'an-ı Kerim konusu böyle de sünnet ve hadis konusu nasıldır?
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) Hz. Ali dışındaki hiçbir sahabeye hadis yazmasına müsaade etmemiştir. Yani Sünnet konusunda tek yetkili Hz. Ali'dir.
Hz. Ali'ye "Sana söylediklerimi yaz" buyurmuştur.
Hz. Ali, "Ya Resulülllah! Unutmamdan mı endişe ediyorsunuz?" diye sordu.
Resulüllah (s.a.v.), "Hayır, unutmandan endişe etmiyorum. Çünkü Ben Allah'tan Senin hafızanı güçlendirmesini ve Senin unutmamanı istedim. Bunları ortakların için yaz" buyurdu.
Bunun üzerine Hz. Ali, "Ortaklarım kimlerdir ya Resulüllah?" dedi.
Peygamber (s.a.v.), "Ortakların Senin evlatlarından olan imamlardır. Allah onların sebebi ile ümmetime yağmur yağdırır. Onların sebebi ile dualar kabul olur" buyurdu.
Sonra Hasan'a işaret ederek, "Bu Onların birincisidir" dedi. Ardından Hüseyin'e işaret ederek, "İmamlar bunun evlatlarındandır" buyurdu. (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.32; Şeyh Tusi, el-Emali; Besairu'd-Deracat, Yenabiu'l-Mevedde)
İmam Ali Efendimiz Hz. Peygamberin bu emrinden sonra, duyduklarını, şahit olduklarını yazıyor ve bunlardan İmam Ali'nin Mushafı, Cifr, Camia eserleri ortaya çıkıyor.
Yani Kur'an ilminin tümüne vakıf olan tek kişi İmam Ali olduğu gibi, Peygamberin Sünnetine tümüyle vakıf olan ve kaydeden tek kişi de İmam Ali'dir.
Bu açıdan da bakıldığında ilmin kapısı İmam Ali'ye çıkmayan hiçbir yol, kişiyi Allah'a ve Peygamberine ulaştırmaz; batıldır, bidattir, fitnenin ta kendisidir
Prof. Dr. Haydar Baş, bir makalesinde, "Cenab-ı Hakk'ın (cc) sevilmesini farz kıldığı Ehl-i Beyt, kuralları Kur'an-ı Kerim'in iki kapağı arasında emredilmiş İslam dininin yaşayan numuneleridir. Onlar, İslam terbiyesiyle yoğrulmuş güzel ahlakın, adaletin, cömertliğin, muhabbetin, Allah rızası istikametinde yaşamanın, nezaketin ve nezafetin örnekleridir" ifadelerini kullanarak Ehl-i Beyt'in yaşantısının esasen İslam'ın, Kur'an'ın ve Sünnet'in kendisi olduğunu vurgulamıştır.
Kur'an ilmine Peygamberimizden sonra en fazla vakıf olan kişi İmam Ali efendimizdi. Bununla ilgili Ehl-i Sünnet kaynaklarında da birçok delil mevcuttur.
Hz. Peygamber vefatına yakın Hz. Ali'ye şöyle buyurdu: "Ey Ali! Kur'an yatağımın arkasında mushafta, ipek levhalarda ve kağıtlarda yazılıdır. Yahudilerin Tevrat'ı kaybetmeleri gibi onları kaybetmeyin." Bunun üzerine İmam Ali (a.s.), onları sarı bir örtü içine koyup topladı. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.589; El-Menakıb, İbn Şehraşub, c.2, s.41; Fethu'l-Bari, c.10, s.386; El-İtkan, Suyuti, s.51)
Şeyh Müfid şöyle yazıyor: "Müminlerin Emiri, Kur'an'ı baştan sona bir araya getirdi, yapması gerekeni yaptı. Mekki ayetleri Medeni ayetlerden önce, nesholunmuş ayetleri nesheden ayetlerden önce yazmak suretiyle her ayeti olması gereken yerde yazmıştı. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.589; Şeyh Müfid, El Mesalisu's-Serviye, s.79)
Muhammed b. Sirin, İkrime'den şöyle nakletmektedir: Ebu Bekir'in hilafetinin ilk günlerinde Ali b. Ebi Talib evde oturup Kur'an'ı toplamakla meşgul oldu. Ben İkrime'den, "Acaba o zaman aynı nüzul sırasına göre başka bir Kur'an da yazılmış mıydı?" diye sordum. "Eğer cinler ve insanlar hepsi bir araya gelselerdi, böyle bir Kur'an vücuda getiremezlerdi" cevabını verdi. İbn-i Sirin diyor ki: "Bu kitabı araştırmaya koyuldum; Medine'ye mektup yazdım, ancak ona ulaşamadım." (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.590; Suyuti, El-İtkan, c.1, s.58; İbn-i Sa'd, Tabakatu'l-Kübra, c.2, s.101)
Ulaşamamasının nedeni de, Hz. Ali topladığı Kur'an'ı Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in bulunduğu yere getirmiş, takdim etmiş ama Hz. Ömer, "Bizde ondan var" demiş reddetmişti.
İmam Ali de, nüzul sebebine göre yazılmış, Hz. Peygamberin bizzat hadisleriyle tefsir edilmiş bu muazzam Kur'an'ı almış Kendisinden sonraki İmam'a, İmam Hasan efendimize, diğer eserlerle birlikte emanet etmiştir. Bu eser İmam Ali'nin Mushafı olarak bilinmektedir.
12 İmam'ın 11'i bu temel kaynak eserden istifade ederek kendilerine sorulan sorulara cevap vermişlerdir ve bu eser ve de diğerleri 12. İmam, İmam Mehdi'nin de yanında olacaktır.
İbn-i Ebi'l-Hadid şöyle yazıyor: Hz. Ali'nin Peygamber (s.a.a.) zamanında Kur'an hafızı olduğu, O'ndan başka hiç kimsenin Kur'an'ın tamamına hafız olmadığı ve Peygamber'den sonra ilk Kur'an'ı toplayan şahıs olduğu, görüş birliğine varılmış bir konudur. (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.590, İbn-i Ebi'l-Hadid, Nehcü'l-Belağa Şerhi, c.1, s.27)
Kur'an-ı Kerim konusu böyle de sünnet ve hadis konusu nasıldır?
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) Hz. Ali dışındaki hiçbir sahabeye hadis yazmasına müsaade etmemiştir. Yani Sünnet konusunda tek yetkili Hz. Ali'dir.
Hz. Ali'ye "Sana söylediklerimi yaz" buyurmuştur.
Hz. Ali, "Ya Resulülllah! Unutmamdan mı endişe ediyorsunuz?" diye sordu.
Resulüllah (s.a.v.), "Hayır, unutmandan endişe etmiyorum. Çünkü Ben Allah'tan Senin hafızanı güçlendirmesini ve Senin unutmamanı istedim. Bunları ortakların için yaz" buyurdu.
Bunun üzerine Hz. Ali, "Ortaklarım kimlerdir ya Resulüllah?" dedi.
Peygamber (s.a.v.), "Ortakların Senin evlatlarından olan imamlardır. Allah onların sebebi ile ümmetime yağmur yağdırır. Onların sebebi ile dualar kabul olur" buyurdu.
Sonra Hasan'a işaret ederek, "Bu Onların birincisidir" dedi. Ardından Hüseyin'e işaret ederek, "İmamlar bunun evlatlarındandır" buyurdu. (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, s.32; Şeyh Tusi, el-Emali; Besairu'd-Deracat, Yenabiu'l-Mevedde)
İmam Ali Efendimiz Hz. Peygamberin bu emrinden sonra, duyduklarını, şahit olduklarını yazıyor ve bunlardan İmam Ali'nin Mushafı, Cifr, Camia eserleri ortaya çıkıyor.
Yani Kur'an ilminin tümüne vakıf olan tek kişi İmam Ali olduğu gibi, Peygamberin Sünnetine tümüyle vakıf olan ve kaydeden tek kişi de İmam Ali'dir.
Bu açıdan da bakıldığında ilmin kapısı İmam Ali'ye çıkmayan hiçbir yol, kişiyi Allah'a ve Peygamberine ulaştırmaz; batıldır, bidattir, fitnenin ta kendisidir
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025