Kredi notunda oyun var!
Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet kurmayları, geçmişte Türkiye'nin notunu kıran kredi değerlendirme kuruluşlarına ateş püskürürken, Fransız şirketi Fitch'in not yükseltmesinin ardından bu kuruluşa ‘övgüler düzmeye' başladı
07.11.2012 00:00:00
RECEP BAHAR - ANALİZ
Çok değil bundan yaklaşık 6 önce dünyanın önde gelen kredi değerlendirme kuruluşu Standard and Poor's, Türkiye'nin kredi notunu notu görünümünü, “daha düşük dış talep ve kötüleşen ticaret haddi” dolayısıyla “pozitif”ten “durağan”a düşürmüştü.
Standard and Poor's'un 2 Mayıs 2012 tarihli açıklamasında, “Azalan dış talep ve kötüleşen dış ticaret haddi - ihracat fiyatları ile ithalat fiyatlarını karşılaştıran oran-, bizim görüşümüze göre, ekonominin yeniden dengelenmesini daha zor hale getirdi ve yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye'nin kredibilitesine yönelik riskleri artırdı” şeklinde görüş bildirilmişti. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 2 Mayıs'ta yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında, Standard and Poors'u sert şekilde eleştirerek, bunun haksız ve yersiz bir karar olduğunu söylemişti. Başbakan Erdoğan da, 3 Kasım'da yaptığı açıklamada, “Ben bunu çok garipsedim. Neye göre sen Türkiye'nin pozitif notunu durağana indiriyorsun? Tamamen ideolojik yaklaşım. Bunu kimse yutmaz. Sen kalkıp da kredi notunu durağana indirirsen, bunu yemezler. Ve bedelini ‘Ben artık seni kredi kuruluşu olarak tanımıyorum' demek suretiyle açıklarız” demişti. Erdoğan, daha da ileri giderek, Türkiye'nin kendi kredi değerlendirme kuruluşunu kuracağını dile getirmişti.
Not yükseltmesinin ardında oyun olabilir
Oysa kredi değerlendirme kuruluşları değere bindi... Fransa merkezli uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin notunu yükseltmesi, hükümet kurmayları tarafından memnuniyetle karşılandı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Fitch'in kararını “geç kalmış hakkın tescili ve teslimi' olarak nitelerken, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel sermaye artışının hızlanacağını ifade etti. Böylece Fitch, 1994 yılından bu yana ilk kez Türkiye'nin notunu ‘yatırım yapılabilir seviye'ye yükseltti. Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta şu: Türkiye ekonomisi 1994 yılının başlarında oldukça iyi gidiyordu. Borsa coşmuştu, döviz kurları harikaydı, otomobil satışları olağanüstüydü. İşte bu pembe günlerde Fitch, Türkiye'ye ‘yatırım yapılabilir ülke' olarak görmüştü. Ancak Türkiye ekonomisi 5 Nisan 1994 tarihine geldiğinde adeta çuvalladı. Döviz kurları bir günde yüzde 80 artmış, borsa çakılmıştı. Kredi değerlendirme kuruluşlarının verdiği notlar da ona göre şekillenmişti. Şimdi şu soruyu sormak gerekiyor: Fitch, Türkiye'yi sarsabilecek bir ekonomik kriz öncesi havayı yumuşatıp kendi müşterilerinin Türkiye'den düşük kurdan döviz almasını sağlayarak çıkmasını mı sağlıyor? Öyle ya, üç gündür döviz kurları aşağı doğru seyrediyor. Bu süre için de Türkiye'ye yatırım mı geldi? Dahası Fitch'in kararının ardından Türkiye'ye yatırım yapacağını açıklayan bir şirket mi oldu?
Çok değil bundan yaklaşık 6 önce dünyanın önde gelen kredi değerlendirme kuruluşu Standard and Poor's, Türkiye'nin kredi notunu notu görünümünü, “daha düşük dış talep ve kötüleşen ticaret haddi” dolayısıyla “pozitif”ten “durağan”a düşürmüştü.
Standard and Poor's'un 2 Mayıs 2012 tarihli açıklamasında, “Azalan dış talep ve kötüleşen dış ticaret haddi - ihracat fiyatları ile ithalat fiyatlarını karşılaştıran oran-, bizim görüşümüze göre, ekonominin yeniden dengelenmesini daha zor hale getirdi ve yüksek dış borç ve dolaylı vergi gelirlerine dayanan devlet bütçesi dikkate alındığında, Türkiye'nin kredibilitesine yönelik riskleri artırdı” şeklinde görüş bildirilmişti. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, 2 Mayıs'ta yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında, Standard and Poors'u sert şekilde eleştirerek, bunun haksız ve yersiz bir karar olduğunu söylemişti. Başbakan Erdoğan da, 3 Kasım'da yaptığı açıklamada, “Ben bunu çok garipsedim. Neye göre sen Türkiye'nin pozitif notunu durağana indiriyorsun? Tamamen ideolojik yaklaşım. Bunu kimse yutmaz. Sen kalkıp da kredi notunu durağana indirirsen, bunu yemezler. Ve bedelini ‘Ben artık seni kredi kuruluşu olarak tanımıyorum' demek suretiyle açıklarız” demişti. Erdoğan, daha da ileri giderek, Türkiye'nin kendi kredi değerlendirme kuruluşunu kuracağını dile getirmişti.
Not yükseltmesinin ardında oyun olabilir
Oysa kredi değerlendirme kuruluşları değere bindi... Fransa merkezli uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Fitch'in Türkiye'nin notunu yükseltmesi, hükümet kurmayları tarafından memnuniyetle karşılandı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Fitch'in kararını “geç kalmış hakkın tescili ve teslimi' olarak nitelerken, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel sermaye artışının hızlanacağını ifade etti. Böylece Fitch, 1994 yılından bu yana ilk kez Türkiye'nin notunu ‘yatırım yapılabilir seviye'ye yükseltti. Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta şu: Türkiye ekonomisi 1994 yılının başlarında oldukça iyi gidiyordu. Borsa coşmuştu, döviz kurları harikaydı, otomobil satışları olağanüstüydü. İşte bu pembe günlerde Fitch, Türkiye'ye ‘yatırım yapılabilir ülke' olarak görmüştü. Ancak Türkiye ekonomisi 5 Nisan 1994 tarihine geldiğinde adeta çuvalladı. Döviz kurları bir günde yüzde 80 artmış, borsa çakılmıştı. Kredi değerlendirme kuruluşlarının verdiği notlar da ona göre şekillenmişti. Şimdi şu soruyu sormak gerekiyor: Fitch, Türkiye'yi sarsabilecek bir ekonomik kriz öncesi havayı yumuşatıp kendi müşterilerinin Türkiye'den düşük kurdan döviz almasını sağlayarak çıkmasını mı sağlıyor? Öyle ya, üç gündür döviz kurları aşağı doğru seyrediyor. Bu süre için de Türkiye'ye yatırım mı geldi? Dahası Fitch'in kararının ardından Türkiye'ye yatırım yapacağını açıklayan bir şirket mi oldu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.